top of page

AÇIYOR GÖNLÜMÜN ÇİÇEĞİ




Bir zamanlar yaşadığım semtte pembe, beyaz açan bahar çiçekleri vardı. Severdik o ağaçları. Meyvelerini yiyeceğimiz günleri iple çekerdik. Sokaklarda dökülen dutlara basmamak için dikkat eder, dalından kopardığımız dutları yıkamadan mideye indirirdik. Hoş dut dediğin meyvenin tadı yıkanınca gider zaten. Erikler ise toplanır tartılır ve komşular arasında eşit bir şekilde dağıtılırdı. Kimileri kışlık marmelat yapar kimileri pestil. Çocuklar ise katır kutur yerlerdi, kimileri tuza batırarak. Annelerimiz günde 3_5 taneden fazla yemeyin diye tembih etseler de bizler kotayı çoktan aşar akşamları da karın ağrısı ile kıvranırdık. Bugün erik deyince içim söyle cız eder. Son yıllarda beton yığınına dönen o güzel semtlerde çiçeği açan bir ağaç görünce mutlu oluyoruz.


Badem ağaçları düne kadar incecik yıpranmış dalları ile kupkuru bir ağaçtı. Dalları birbirine dolanırdı. Uzunca soğuk günlerde kabuğuna çekilip öylece bekledi. Umudunu yitirmeden sıcak güneşin doğayı ısıtmasını bekledi. Güneşin şefkati geç kalmadı ve badem ağacı gelinliğini giydi.İnsanın yüzünde gülücüğe, gönlünde sevdaya dönüştü.Şairlere ilham oldu badem ağacı.


Tıpkı Can Yücel’in dizlerindeki gibi.

Kibrit çakıyorsun karanlıkta Badem çiçeklerini görmek için Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift Sarnıç gemisi gözlerin Bir iş açacaksın sen başımıza Yangın mı olur artık, bahar mı?


Ve tıpkı usta ressam Van Gogh’un ünlü “Almond Blossoms”( Badem Ağacı) adlı tablosundaki gibi.

Efsanelere konu olur badem çiçeği. M.Ö.1200 yıllarındayız. Truva Savaşı yeni bitmiştir. Demophon’la Phyllis’in aşk efsanesi dillere destandır. Kahramanlık adına düzenlenen bir yemekte tanışırlar. Yıldırım aşka tutulurlar. Ne yazık ki ayrılık kaçınılmazdır. Bağlılık yemini ederler. Ancak günler günleri kovalarken umutlar da solar ve Phyllis gücünü yitirir kendini yapraksız bir ağaca asar. İlham ve Barış tanrıçası Athena bu öyküden etkilenir ve o yapraksız ağacı badem ağacına dönüştürür. Demophon bir bahar günü döner.

göz yaşları döker ve o kuru ağaç badem ağacının dalları çiçeklerle bezenir.


Efsaneden de anlaşılacağı gibi ağacın tek istediği bahar yağmurları ile ıslanmak, güneşin eşliğinde varoluşunu yenilemekti.


Badem çiçekleri hoş kokuludur. Buket haline getirilerek uzun süre vazoda kalan bu çiçekler aşkın ve umudun simgesidir.




Şimdi sıra ile tüm ağaçlar rengarenk çiçeklere bürünecekler. Pembeler, fuşyalar, erguvanlar tekrar doğuşun mucizesini hatırlatacaklar. Boğazın iki yakası bu renkli dünyaya selam çakacak. Ve biz doğanın mucizesine tekrar tanık olacağız.


Tüm bu çiçekler arasında sarı mimozaları unutmamak gerek.1946 yılından bu yana mimoza kadının gücünün ve kadın dayanışmasının sembolü haline geldi.8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları sapsarı mimoza çiçekleri ile renkleniyor. Çünkü mimozanın uçucu çiçekleri ve kırılması zor dalları ile aslında kadını anlatıyor. Bir mimozayı dalından koparmaya çalışın öyle bir direnir ki şaşırırsınız.Tıpkı kadınlar gibi.

Çiçeklerin renkleri gönlünüzden eksik kalmasın










Etiketler:

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page