ARALIKLI ORUÇ
top of page

ARALIKLI ORUÇ


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)


‘Sevim koş koş! Yeni bir diyet çıkmış. Ayda 10 kilo verdiriyormuş Sevim, koş kaçırıyorsun.” Bizimkiler dizisi 2019 yılında yayınlanıyor olsaydı, bir pazar akşamı baykuş Cemil herhalde camdan karısına böyle bağırırdı.


Son bir iki yıldır herkesin dilinde aralıklı oruç. Küçüklüğümüzde yalnızca dini, özel günlerden bildiğimiz oruçlar hangi ara bir beslenme tarzı ve yaşam biçimi haline geldiler?


Başlamadan önce burada yazacaklarımın büyüme ve gelişim çağını tamamlamış yetişkinlere hitaben olduğunu belirtmek isterim. Lütfen çocuklarınızı bu yaşam tarzına özendirmeyiniz.


Aralıklı oruç nedir?

Vücudumuzu belli periyodlarda dinlenmeye bırakmaktır. Ona besin vermeyerek ve sindirim sistemini aktive etmeyerek dinlendirmiş oluruz. Açlık penceresinde su, soda, tatlandırıcı ya da şeker içermemek koşulu ile çay ve sütsüz kahve tüketimi serbesttir. Bu kısıtlama insülin hormonunun çalışmasına sebep olmayan içecekler tüketilebilir prensibine dayanır.

Bu yaklaşımlardan en bilindik olanları 8:16 ve 5:2 sistemleridir. Bununla beraber haftanın 1 ya da 2 günü tek öğün ile beslenme düzeni de bu yaklaşıma girer.


· 8:16 düzenià 8 saatlik yeme penceresi ve 16 saatlik açlık penceresi ile 24 saat tamamlanır.

· 5:2 düzenià Haftanın 5 günü uygun gördüğümüzde ve uygun gördüğümüz miktarda beslenerek diğer 2 gün boyunca 500-800 arası kalori tüketimi olmasıdır.


Özünde bu beslenme şekilleri vücudun bilgeliğine dayanır. Onu sindirimle yormayarak vücudumuzdaki hücrelerin yenilenmesi, toksinlerin atılması, iltihaplarla başa çıkılması hormonların dengelenmesi, yağ yakılması gibi sindirim dışında reaksiyonlara enerji harcanması prensibine dayanır. Böylece bağışıklık sistemimiz güçlenmiş olur. Eğer biyolojik saatimiz ile uyum içerisinde yapılırsa ve açlık penceresi havanın karardığı zamana getirilirse uyku kalitesi de artmış olur.


Yağ yakımı mekanizmasına kısaca değinmek istiyorum. Haftalık ya da günlük fark etmez, yediğimiz zaman penceresi daralınca aldığımız kalori miktarı da azaldığı için kilo kaybı desteklenir. Ancak klasik diyetlerde kalori kısıtlaması sonucu kilo kaybı yağdan olabileceği gibi çok defa kastan da olur. Aralıklı oruç da kas kaybından ziyade yağ kaybının dikkat çekecek kadar daha fazla olmasının sebebi vücudun 10-12 saatlik açlık sonrasında enerji ihtiyacını yağ yakarak elde etmesinden kaynaklanır .


Buraya kadar çok güzel gözükse de yemek ile duygusal ilişkisi olan kişiler kuralları çarpıtarak bu yaklaşımın özündeki bilgeliği yitirebilirler. Nihayetinde sabah 8:00 de uyanıp öğlen 14:00’e kadar aç kalmak ve akşam 22:00 de yemeği sonlandırmak da temel kurallara aykırı değildir. Bir de akşam yemeğinde besin içeriğini düşünmeye dair kural yok diyerek kızarmış ve işlenmiş gıdalar tüketilirse bu düzen anlamını tamamen yitirmiş olur.


Söz konusu beslenme olunca, tek bir doğru yoktur. Benim görüşüm bu beslenme tarzını benimsemek ya da benimsememek konusunda da herkesin kendi cevabını ve doğrusunu bulması yönünde. Sağlıklı ve kilo problemi olmayan ebeveynler akşamları vücutlarını dinlendirmeyip, çocuklarıyla birlikte pişirdikleri ev yemeklerini sofrada yiyerek çocuklarına rol model olmayı ve sofradaki sohbetler aracılığı ile onlarla bağ kurmayı tercih edebilirler. Bununla beraber 60 yaşlarında, kilo fazlası olan ve sosyalleşmek için gündüz saatlerini tercih eden bir çift akşamları erken saatte yedikten sonra sindirim sistemlerini dinlendirmeyi seçebilirler.


30 yaşında yalnız yaşayan, açlıkla ilgili çocukluk travması olan bir kişi bu orucu yapıp sağlıklı olmak uğruna vücudunu ağır strese sokarak çok daha büyük zarar verebilir. Ya da sağlıklı olacağım derken yemek yememek için akşam dostlarınızla gezmeye çıkmayı bırakıp yalnız hissetmeniz sağlığınıza çok da hizmet etmeyecektir.


Bir de toplumdaki “Sen yiyemezsin, saatin gelmedi.” baskısını da unutmayalım. Kişi o gün çok açsa ve orucunu sosyal baskı yüzünden açamıyorsa bu gibi durumlar gizli gizli yemek yeme ve tokluk penceresinde tıkanırcasına yeme gibi yeme bozukluklarına zemin hazırlama riski de taşırlar.


Önemli olan, kendi öncelik sıralamanızı yapmanız ve sürdürülebilir sağlıklı beslenme düzeni oturtmanızdır. Bu düzene gelene kadar kendinize vakit tanımanız gerekebilir. Vücudunuzu ve kendinizi keşfetmeye devam ediyorsanız ne mutlu size. Araştırmak, uzmanların söylediklerini dahi sorgulamak ve kendi sağlığınızın sorumluluğunu ele almak esas olandır.


Sevgili okurlar, unutmayın ki; “Bilgi ışıktır. Işık yolumuzu aydınlatır. Aydınlık yol güvenlidir. Ve ancak yoldaysak ilerleriz.”

Sağlıklı günler dilerim.

Rosie Sarfati

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page