top of page

Aktivist Fotoğrafçı - Claudia Andujar





Geçtiğimiz ay Londra’da ziyaret ettiğim ve halen devam etmekte olan fotoğraf sergisi oldukça ilgi çekici, çünkü fotoğraf sanatı, bir kültürün tanıtılması, aktivizm bir arada sunuluyor. Bana göre, bu serginin uzun süre etki altında bırakmasının, düşündürmesinin ve ilham kaynağı olmasının sebebi çok. Ama önce hikayeyi anlatayım:




Claudia Andjuvar cesur, fotoğraf yeteneğini haksızlığa uğramış Amazon yerlilerine yardımcı olmak için kullanan bir sanatçı. Bir halkın ıstırabına tanık olmak onun için bir ilk değil. Büyüdüğü Macaristan’da küçük bir kız çocuğu iken Yahudi olan babası ve ilk öptüğü erkek olan arkadaşı toplama kampında Naziler tarafından öldürüldü. Protestanlığa inanan annesiyle birlikte savaş yüzünden Amerika'ya kaçtığı sırada henüz on üç yaşındaydı. On sene sonra yerleştiği Brezilya'da fotoğrafçılığı başkalarına ulaşma ve iletişim kurma amacıyla seçti. Öyle de oldu, hatta daha fazlası…



Çalıştığı magazin tarafından Kuzey Amazon’daki ormanlara yollandı. Orada yaşayan yerli halk Yanomamis ile ilgili imge çalışmaları yaptı. Fotoğrafçılıkta, özellikle portre çekimleri için insanlarla bir bağ kurulması gerekir . Claudia Andujar işte bu bağı kurabilmek, onları ve kültürlerini daha iyi anlayabilmek için Yanomamis halkı gibi giyinmekle kalmadı, onlarla beraber yaşadı.


1970’lerde Brezilya’nın askeri diktatörlüğü Yanomamis halkının yaşadığı yeri kolonize ederek, doğal kaynaklarından yararlandı. Binlerce altın madencisinin bölgeye akın etmesiyle bölgeye ölümcül hastalıklar yayıldı. Kanunsuz altın madenciligi, ormanları yok etme gibi durumlara dikkat çeken Claudia Andujar askeri hükümet tarafından orayı terk etmek zorunda bırakıldı. Sao Paulo’ya dönünce politik eylemlerde bulundu, fotoğrafçılığı aktivist çabaları için kullandı. Yanomamilerin haklarını korumak için dünyayı dolaşarak çeşitli kampanyalar, protestolar, sağlık programları düzenledi. Bu şekilde Yanomamis halkı, görüldü, duyuldu, bilindi. Sergide Andujar’ın fotoğraflarından başka Yanomami sanatçılarının işleri de sunuluyor.




Serginin düşündürdüklerine gelince..Öncelikle, Claudia Andujar’da kadın olmanın getirdiği empati, anlayış, şefkat ve anaçlık gibi güçlü özellikle var . Bunları Yanomami halkına çok hissettirmiş olmalı ki, ona “anne” diye hitap ediyorlar.

Buna ilaveten, sanatçı kendisini rahatsız eden olaylar karşısında suskun kalmadı. Fotoğrafları çekip yoluna devam etmedi. Daha önce hiç tanımadığı bu insanlar için savaştı. Bu özel durumu, kendisine özel yeteneğiyle birleştirerek anlamlandırdı.



En yüreğe dokunan ise, onun küçükken babasına , erkek arkadaşına, Yahudi halkına yapılanlar için bir şey yapma imkanı yoktu. Sergide sunulan bir videoda Andujar ile yapılan bir söyleşi var. Annesinden ayrılan babasının başına geleceklerini anladığında ondan ve annesinden özür dilediğini anlatıyor. Ayrıca, savaştan seneler sonra babasının evini annesiyle ziyaret ettiklerinde masadaki tabakta yiyecek artıkları gördüklerini, bu şekilde babasının Naziler tarafından yemek yerken apar topar götürüldügünü anladıklarını paylaşıyor.



Yahudi sevdiklerini savaşta kaybetti, bir başka topluluğu kurtarmaya calışıyor. Aktivist hareketleriyle, fotoğraflarıyla. Elinden geldiğince…

Yaşam yolunda karşımıza çıkan bazı şeyler bizi çok rahatsız ediyorsa, mutlaka bir sebebi vardır ve asla tesadüf değildir. Sebep her ne ise, şikayet etmek yerine elimizden geleni, payımıza düşeni yapabilmeliyiz. Yahudi din adamı Menachem Mendel Schneerson’ın Tikkun Olam’ı anlattığı gibi , “eğer dünyada düzeltilmesi gerekeni ve nasıl düzeleceğini görebiliyorsanız, demek ki Tanrının sizin tamamlamanız için bıraktığı bir parça buldunuz. Fakat eğer sadece dünyadaki yanlışı ve çirkini görüyorsanız, demek ki düzeltilmesi gereken sizsiniz”.




Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page