Lübnan/Hizbullah ikilemi…
top of page

Lübnan/Hizbullah ikilemi…

4 Ağustos günü Beyrut’ta meydana gelen patlamanın görüntülerini dehşet içinde izledik. 200 kişinin öldüğü, enkazın altında kalan insan sayısının halen bilinmediği ve binlerce yaralının bulunduğu bu facianın ertesi günü Tel Aviv belediye binasının cephesine ışıklandırma ile Lübnan bayrağı yansıtıldı.

Salt Tel Aviv Belediye Başkanı Ron Huldai’nin siyasi çizgisinden hareketle bu insani dayanışma eylemine karşı çıkanları anlamakta güçlük çekiyorum. İsrael’in düşmanı Lübnan halkı değil, Hizbullah’tır ve nitekim Başbakan Netanyahu da patlamanın hemen akabinde Lübnan’a yardım önerisinde bulundu.

Patlama olur olmaz İsrail, “Biz yapmadık” dedi. Ancak Hizbullah da adeta İsrail’i doğrularcasına, “Bu bir saldırı değildi, bizim de orada silahımız yoktu” dedi. Tabi bu açıklamalar İsrael karşıtı komplo teorilerinin önünü kesmedi. Yeni Akit araştırmacı/yazarı J) Murat Akın “İsrail Biz yaptık diyemez” başlıklı yazısında; (8.8.2020) “patlamanın arkasında İsrail’i işaret eden güçlü emareler” bulunduğuna dikkati çekti. Diğer bir gazete Milat ise “Katil Belli!” manşeti altında Netanyahu’nun resmini yayınladı.

İsrael geçmişte, Hizbullah’ın Beyrut limanında, havaalanında ve bir hastanede silah depoladığına ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. Patlamada alev alan 2.750 ton amonyum nitrat aslında suni gübre olarak tarımda kullanılıyor. Ancak belli kimyasal işlemlerden geçtikten sonra güçlü bir bombaya dönüşebiliyor.

Bir tarım ülkesi sayılmayan ve fiilen İran yanlısı Hizbullah’ın kontrolündeki Lübnan limanına söz konusu 2750 ton kimyevi maddenin getiriliş serüveni de oldukça ilginç: Rus iş adamı İgor Greşukin’e ait Molodova bayraklı Rhosus gemisi, amonyum nitrat yüküyle 2013 yılında Gürcistan’ın Batum limanından Mozambik’in Beira limanına doğru yola çıkar. Gemi arızalanır (???) ve Beyrut limanına yanaşır. Geminin o halde yola çıkamayacağı anlaşılınca, güvenlik kuralları gereği, tehlikeli madde sayılan yük boşaltılarak Beyrut limanında depolanır ve gemi sahibi tarafından terk edilir. Felaketin nedeni olan amonyum nitrat o tarihten bu yana hiçbir tedbir alınmaksızın limanda saklanmaktaydı.

Patlama Lübnan’ı sadece siyasi değil, derin bir ekonomik krizin içinde yakaladı. Covid-19 salgınına rağmen doktorlara, hemşirelere maaş verilememesi nedeniyle hastaneler felç, çalışamaz halde... Beyrut’ta liman dışında, şehir merkezi, liman bölgesine yakın ve ülkenin belli başlı iş, finans, alışveriş, yeme-içme merkezleri de yerle bir olmuş durumda. Zararın giderilmesi için 100 milyar dolara ihtiyaç var.

Ülkede yolsuzluk, rüşvet ve suiistimallerin önünü alınamıyor. Patlamadan bir hafta önce hükümetin etkin kişilerinden Dış İşleri Bakanı Nassif Hitti “köklü reformların yapılamadığı” gerekçesi ile hükümetten ayrılmıştı. Halk sokaklara döküldü, hükümet binaları ateşe verildi. Protestolar sırasında Nasrallah ve Cumhurbaşkanı Michel Aoun’un maketleri yakıldı.

Hassan Diab’ın başkanlığındaki hükümet ortalığı yatıştırmak için istifa etmek zorunda kaldı. Diab, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ülkenin erken seçime gideceğini aktardı ve Beyrut'ta meydana gelen patlamanın "yaygın yolsuzluk" nedeniyle olduğunu belirtti.

Fransa ve Lübnan’daki Sünni muhalefet uluslararası bir tahkikat komisyonunun kurulmasını istiyor. Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Lübnan’da çiçeklerle karşılandı. Macron daha ılımlı bir hükümet kurulduğu takdirde yardımda bulunabileceğini ima etti. Hükümette ve mecliste güçlü olan ve Lübnan’da bütün köşe başlarını tutan Hizbullah hem uluslararası bir araştırma komisyonuna karşı çıkmakta, hem de seçime gidilmesi durumunda öldürülen Refik el-Hariri’nin oğlu Saad Hariri’nin hükümete geçmesinden çekinmekte.

Lübnan’da Hizbullah’ın bertaraf edilmesi şu aşamada mümkün görülmüyor. Hizbullah’ın gücünün kırılması aynı zamanda İran’ın bölge üzerindeki kontrolünün azalması anlamına gelmekte ki şimdilik bu pek olası değil. Ancak Ortadoğu’da önemli bir oyuncu olma yolundaki Türkiye gücünü iyice yitiren ve bataklığa saplanan Lübnan’a yardım elini uzatarak ülke üzerinde etkinliğini artırabilir.

Nitekim Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Cumhurbaşkanı Michel Aoun ile görüşmelerinde, liman kullanılır hale gelene dek Mersin ve İskenderun limanlarını kullanabileceklerini söyledi.

İsrael açısından ise şimdilik değişen bir durum yok. Her ne kadar iç sorunlarla boğuşması gereken Hizbullah’ın gündem değiştirme amacıyla İsrael’e karşı bazı terör eylemlerine girişmesi ve saldırılar düzenlemeye kalkışması mümkün ise de İsrael kuzey sınırında tedbiri elden bırakmıyor.

Bölgede sular durulmuyor…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page