Bu sene her zamanki rutinimizden epey uzaklaştık..
Ne bayram bayram gibiydi, ne de yaz mevsimi.
Her şey bir değişik, her şey bir tuhaf…
Sanki bir filmin içinde yaşar gibiyiz. Bundan çok değil bir yıl önce bana bugün karantinada olacağımı söyleselerdi ne düşünürdüm acaba… Gülerdim herhalde…Her yerde maskeli insanlar, ertelenen düğünler, kepenk indirmiş sinemalar… Gelecekle ilgili plan program yapamaz olduk.
İnsanoğlu kilitlendi, anahtarı da yok henüz. Nereye gidiyoruz belli değil. Her kafadan bir ses, herkes uzman, herkes bilirkişi… Devletler de ne yapacağını şaşırmış durumda. Vakalar birden artıyor, birden azalıyor, tam bitti derken hop yeniden başlıyor..
İçinden çıkılmaz bir lupa girmiş gibiyiz, bir döngünün içine kısılıp kalmış, takılmış çıkamıyoruz bir türlü. Her yerde ateş ölçüyorlar, bir bakıyorsun ateşsiz seyreden vakalar da var. Sırt ağrısıyla adam kliniğe gidiyor, öylesine test yapıyorlar, pozitif çıkıyor. Kimine kan pıhtısı yapıyor, kiminin tat ve koku duyusu gidiyor, kimin de ishal, kiminde ise deri döküntüleri baş gösteriyor.
Kimi laylaylom atlatıyor, kimi de ölüp gidiyor hemencecik. Yaşlılar tehlikede deniyor bir bakıyorsun yüz yaşında insanlar çabucak iyileşivermiş, yirmi yaşında bir hasta ise gidiveriyor.
Koronavirüs mutasyondan mutasyona dörtnala koşuyor…
İleriye dönük seyahat planları, sanki sonsuza dek yaşayacakmışız gibi uzun vadeli hesaplar, sorumluluktan her kaçmak istediğimizde nasılsa ileride yaparız deyip her bir şeyi ertelemeler... Şu saçmasapan şeyler için ettiğimiz kavgalara değdi mi yani?
Size de, sanki bize birisi yukarıdan bakıyormuş gibi gelmiyor mu?
Bak nasıl da beğeniyorlar kendilerini, hemen öyle çözeceklerini zannediyorlar, biraz da kalp semptomu ekleyelim iyice şaşırsınlar. Kim olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini iyice unuttular. Daldılar dijital dünyaya, kendilerini evrenin efendisi zannediyorlar. İşte gözleriyle seçemedikleri ufacık bir canlı o koskoca egolarını nasıl söndürüverdi! Sandıkları kadar büyük değiller. Sadece kibirliler. Hepsi bu!
Evet kibirliyiz. Belki de en büyük günahımız bu.
Umarım insanlık bu salgından hak ettiği dersi alır da bir daha böyle sınavlara ihtiyacımız kalmaz. Unuttuğumuz değerler, insanlığımız gerisin geri döner…
80 lerin,90 ların o yalın hayatını yaşar gibi bir mutluluk kaplar içimizi…
Kim bilir?