Bir süre önce Sohnut Başkanı Isaac Herzog, yakın dönemde 250 bin yeni göçmenin beklendiğini, dünyada artan antisemitizmin ve pandemi sırasında İsrael’in sağlık açısından güvenli bir liman olmasının bunda önemli bir etken olduğunu belirtmişti.
17 Haziran günü gerçekleşen ve farklı ülke ole hadaş temsilci kuruluşlarının yanı sıra İYT’yi temsilen zoom üzerinden Knesset’te Göç ve Uyum Komisyonu toplantısına katılan İYT Başkan Yardımcısı Eti Adato Granit’in aktardığı üzere çiçeği burnunda Bakan Pnina Tamano-Shata 2021 yılı sonuna kadar çoğunluğu 18-35 yaş aralığında 90 bin yeni ole hadaşın beklendiğini ifade etti.
Sohnut Başkanı Herzog’un öngörüsünü abartılı buldum, ancak Etiyopya’dan göçün hızlandırılacağı ve ailelerin bölünmüşlüğüne son verileceğini belirten Tamano-Shata’nın yüzde yüzlük bir artışı öngören tahmini daha gerçekçi görünmekte. 2019 yılında İsrael’e göç edenlerin sayısı 34 bin idi. Bakan Hindistan’dan Bnei Menaşe kavminin göçlerinin de gerçekleştirileceğini belirtti.
Dünyanın geçirdiği bu çalkantılı dönemde Aliya’nın boyutları konusunda tahminlerde bulunmak oldukça zor. Geçtiğimiz ay pandemi açısından dünyanın en güvenilir ülkeleri arasında yer alan İsrael şu anda AB tarafından seyahat edilecek yerler listesinden çıkartıldı. Kısıtlamaları kaldıran Avrupa’nın yarın durumunun ne olacağı, olası ikinci dalganın boyut ve etkileri de tartışma götürür.
Ukrayna’dan göç devam ediyor, ABD ve diğer Avrupa ülkeleri, örneğin Fransa, İngiltere veya Türkiye’den kitlesel bir göç beklemiyorum. Ancak bu ülkelerde belirgin bir huzursuzluk var, antisemitizm giderek daha tehlikeli bir durum alıyor… Gençler için ise İsrael artık bir son durak değil ideallerinin gerçekleşebileceği bir ülke konumunda, bunun bilincindeler.
Bir özlemden söz edilir kimi kez… Uzun yıllar İsrael’de yaşayanlarda bile Boğaza, Adalara, İstanbul’un bazı güzelliklerine ve belli tatlara olan özlemlerden söz edilir. Gerçekte ise, söz konusu olan geçmiş çocukluk anılarına, bir daha yaşanamayacak bir döneme olan özlemdir.
Aliya yapan kişi, terkedilen ülke ile göç edilen ülke arasında bir muhasebenin, bitmeyen bir hesaplaşmanın, bir kıyaslamanın içinde olmamalıdır. Bu tür kimseler çevreye negatif enerji yaydıkları gibi zihinsel olarak aliyaya da hazır olmadıklarından mutlu olmaz, zorlukları alt etme gücünü kendilerinde bulamazlar. Çünkü her göç, hangi ülkeye olursa olsun beraberinde belli bir zorluk, artı bir mücadele gerektirir.
Geçmişte az sayıda da olsa bu denli ikircikli bazı kişiler İsrael’e uyum sağlayamamış ve geri dönmüşlerdir. Aliya yapan kimse varlığının yükseldiğini duyumsar. O kişi kendi vatanında özgürce yaşamayı seçmiş, çocuklarının, torunlarının geleceğini güven altına almaya karar vermiştir.
İnsanın doğup büyüdüğü ülke ile ilişkilerini sıcak tutup, o ülkenin gündemini de takip ederek göç ettiği ülkede sağlam kökler salması oldukça doğaldır ve bu ilgi ikinci ve üçüncü kuşaklarda giderek azalır.