YOM HAZİKARON- YOM HAATSMAUT ve TİKUN OLAM
top of page

YOM HAZİKARON- YOM HAATSMAUT ve TİKUN OLAM


( Yazarın yazısını sesli dinlemek için tıklayınız)

Merhaba sevgili okuyucularım. Bu gün çok hüzünlü bir gün… Bugün Yom Hazikaron. İsrael’de savaşlarda ve terör olaylarında can vermiş askerlerin ve sivil halkın ebediyete göçmelerini anma günü.

Çok dokunaklı, çok hüzünlü… Televizyon kanallarında ölenlerin en yakınları ile yapılan röportajlarda anlatılan hatıralar, paylaşılan fotoğraflar, acı gözyaşları, çaresiz iç çekişler insanın yüreğini parçalıyor. Çaresizlik okyanusunda boğuluyor, gözyaşlarınıza engel olamıyorsunuz. Tüm can verenlerin Tanrı’nın cennetinde olduklarını düşünmek, insanın az da olsa içini serinletiyor. Hepsinin ruhları şad olsun.

Yarın Yom Haatsmaut. İsrael Devleti 72. kuruluş yıldönümünü kutlayacak. Nedir ki, daha kurulduğu günden itibaren ihtiyacı olan huzur ve barışa henüz ulaşmayı başaramadı. Her an tetikte olmak zorunda. Ama zoru başarıp, gitgide daha da güçleniyor. Dünyanın her türlü buluş ve başarı öykülerinde birinciliği kimseye kaptırmıyor. Devletin bu itim gücü, Yahudi ulusunun, ezelden beri DNA’ larıyla getirdiği Tanrı ve Tora imanı ile birlikte, kodlarına işlemiş olan ilim ve bilimin, üstün zekaların ve yüzyıllarca yaşadıkları kötülüklerin sonucunda elde ettikleri cesaret, gözü karalık ve kararlılıklarından ileri geliyor.

Nice yıllar dilerim İsrael. Her daim başın dik ve gururlu olsun. Ocağın sönmesin, ulusun daha da ilerilere taşınsın. Corona günlerinde bu tip anma ve kutlama ve hatta dini bayramlarda dahi tüm ülkede sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Devlet törenleri birkaç devlet büyüğünün katılmasıyla ve televizyon kanallarından yayınlanmasıyla uygulanıyor. Yarın, Yom Haatsmaut da aynı şekilde geçecek çünkü sokağa çıkma yasağı olacak. Eski yıllarda yapılan, meydanlardaki havai fişekli, danslı, müzikli kutlamalar olmayacak, yarın bütün yurtta yapılan park ve bahçe piknikleri, mangal partileri yapılamayacak. 72. yıl sevinç ve coşkusunu herkes evinde ve televizyon karşısında yaşayacak.

Bu corona günlerinde, insan sürekli evde amaçsızca otururken, kafası türlü düşüncelere dalıyor. Farkında mısınız? Tabiat; hazır insanlar ortalıkta değilken, kendini hızla tamir etmeye başladı. Yeryüzünün florası ve faunası, gökyüzünün atmosfer tabakası, müthiş bir değişime uğramaya başladı. Tabiat kendi ritmine döndü. Denizler ve akarsular temizlenmeye başladı, insan yokluğunda balıklar sahillere yanaştı. Yunus balıkları havada taklalar atarak sahillerde yüzüyorlar. İsrael’de Yarkon Parkı’nda çakallar ve tilkiler dolaşıyorlar. Eskiden piknikçilerden korkan bu hayvanlar, şimdi parklarda özgürlüğün tadını çıkartıyorlar.

Carmel Dağı’nda yaban domuzları ormanlık alanlarından çıkıp salınarak caddelerde yürüyorlar. Evlerin bahçelerine girip çöp bidonlarını eşeliyorlar. Marmaris’te ördek ve domuzcuklar yol boyunca ailece gezinti yapıyorlar. İstanbul Avcılar’da yaşayan insanlar evlerinin balkonlarından Bursa’daki Uludağ’ın zirvelerini apaçık görebiliyorlar. Sanayi durdu, hava kirliliği sıfıra indi. Menderes Nehri kimyasal atıklardan arındığı için on yıllardır kaybettiği yaşamına kavuştu. Balıklar Menderes’te kaynaşıyor şimdilerde. Dünyanın bazı bölgelerinde artık soylarının tükendiğine inanılan bazı hayvanların inlerinden çıkıp ortaya çıktıkları anlatılıyor. Kuzey kutbunda ozon tabakasında açılan delik tamir olmuş ve kapanmış. Atmosfer ihtiyacı olan temizliğe ve saflığa kavuşuyor.

Bütün bunların tek nedeni insanların ortalıktan çekilmesi… Sanayi ve ulaşımın çok aza indirgenmiş olması. Ne kadar dehşet verici değil mi? Biz insanlar doğayı hunharca katlediyoruz.

Şimdi size fantezi gibi gelecek ama, Tanrı bu virüsü insanların başına isteyerek musallat etti diye düşünüyorum. İster inanın, ister inanmayın tabiatın, insanların, bütün güzelliklerin ve belaların Tanrı’nın ilahi planı olarak geldiğine inananlardanım. Bence Tanrı bu günlerde “Tikun Olam” yapıyor. Yani evreni ve dünyayı tamir ediyor veya ettiriyor. Bu yüzden de Coronayı yeryüzüne musallat ederek, gezegenimizin kendini toparlamasına olanak sağlıyor. Bu, çağdaş bir Nuh Tufanı .Dünyanın çivisi çıkmıştı. İnsanlar sonsuz ihtiraslarının ve egolarının itimiyle, vahşi hayvanları bile solluyorlardı. Birbirlerine savaş açıyorlar, memleketin menfaati için deyip birbirlerine hayâsızca çemkiriyorlardı. Eğer kendi kendimizle kalıp düşünürsek, şimdi yaşadığımız felaketin az bile olduğunun farkına varacağız ve Yahudi dini felsefesinde anlatıldığı gibi kendi edimlerimizi de yargılayıp tikkunumuzu yaparken, âlemin de iyileşmesine yardım etmiş olacağız.

Bitecek tabii ki, bu da bitecek. Önemli olan insanlığın artık bir takım işlere girişirken sırf kendi faydaları için diğerlerine zarar verme alışkanlığından artık vazgeçmeleri. Daha fazla hümanist olmaları… Küçük çocuklar, ileride bu corona günlerini çocuklarına ve torunlarına ibretle anlatacaklar. Maskelerle kutladıkları bayramları, evlerinde ekran başında oturarak ders dinlediklerini, okulun dijital ortamda yapıldığını, aile büyükleri ile sadece telefonlar ve tabletlerle görüştükleri zamanları anlatacaklar.

Bu günleri sağlıkla, asaletle ve suhuletle atlatmamızı diliyorum. Yom Haatsmaut Sameah.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page