Virüs’e karşı 10 adet “analgesique forte”!
top of page

Virüs’e karşı 10 adet “analgesique forte”!

Virüs’e karşı 10 adet “analgesique forte”!

M.Ö. VI. yüzyılda yaşamış olan Çinli düşünür Konfiçyüs’ün şu özdeyişini geçenlerde okurken, günümüze ne denli uygun düştüğünün farkına vardım: “Bazılarımız, ancak yas günlerinde kendilerini bulurlar.”

Şurası kesindir ki, evlerimizde hapis kaldığımız, kimilerimizin tek başına, bazılarımızın sadece en yakın ailesiyle birlikte olduğu anlarda, bir çeşit “yas” dönemi yaşamıyor muyuz? İstediğimiz yere gitme özgürlüğünden yoksun, her an bizim ve/veya sevdiklerimizin yakalanabileceği, ölümcül olabilecek bir salgın hastalık ile karşı karşıya, keza ekonomik açıdan kara günlerin arifesinde bulunduğumuzda, düşüncelerimiz birazcık felsefeye kaçmıyor değil...

Bundan öte, radyo/TV’de dinlediğimiz haberler, basında okuduğumuz yorumlar da hiç açıcı değil. Daha geçen gün Financial Times’daki uzun yazısında Noah Harari, corona virüsünün totaliter rejimlere kapıyı açtığını, Israil’den vermiş olduğu bir örnekle de öne sürüyor... Diğer yazarlar, bu salgın ile küreselleşmenin sonuna gelindiğini, kimi ulusal izolasyonlar yaşadığımızı ve dolayısıyla artan milliyetçiliğin kapıda olduğunu belirtiyorlar.

Ne var ki, bardağın dolu tarafı da var... Bizim kuşağın bugüne değin görmüş olduğu bu en büyük global krizden bazı çıkarımlar da edinebilir insanoğlu. İşte buyrun, son iki hafta içindeki okumalarımdan derlemeye çalıştığım on adet “analgesique forte”!

Bu virüslü günlerde...

1) kim olduğumuz, yaşamımızda nelerin önemli/önemsiz olduğu üzerine düşüncelerimizi pekiştirebiliriz.

2) geleceğimizin, refahımızın, tüm yaşamımızın nasıl da ince bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünebiliriz.

3) göçmen kitlelerinin, kapatıldıkları kamplarda ne denli zor bir yaşam sürdürdüklerini algılayabiliriz.

4) birbirimize yardım ve destekte bulunabilir, karşılıklı anlayış, hoşgörü ve empati gösterebiliriz.

5) şükran ve alçak gönüllülüğün, başarılı bir yaşamın anahtarı olduğunu öğrenebiliriz.

6) mutlu olmak için ne kadar az şeylerin yeterli olabileceğini görebiliriz.

7) bazı nimetlerin olağan olmadığını öğrenebilir, keza vazgeçmenin ne denli kolay olabileceğini öğrenebiliriz.

8) diğer kişilerin düşünce ve hareket tarzlarını algılayıp, kendimizi onların yerine koyabilir, her şeyin bizim bakış açımızdan göründüğü gibi olmadığını anlayabiliriz.

9) temizliğin, basit bir el yıkamanın ne denli önemli olduğunun farkına varabiliriz.

10) kimlerin “ne mal olduğunu”, özellikle siyasetçilerin ne denli yapay, zaman zaman nasıl da düzmeci olduklarını görebiliriz.

Bu gerçeklerin her zaman geçerli olduğunu söyleyebilirsiniz... Tabii ki – bunlar, hiç kimsenin icadı değildirler, ancak –Konfiçyüs’ün bundan 2500 sene önce de(me!)diği gibi– bunları “lay lay lom” günlerimizde düşünüyor muyuz hiç? İşte bugün, bunlara özellikle kulak verelim – yarınlar için de!..

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page