Unutulmuş Yahudi Göçmenler
top of page

Unutulmuş Yahudi Göçmenler


Sevgili okurlar, yeni yılın bu ilk yazısında sizlere son senelerde sıkça gündeme gelen bir konudan, Kuzey Afrika ülkelerinden ve Ortadoğu’daki İslam ülkelerinden göç etmeye zorlanan Yahudilerden söz etmek istiyorum. Tüm taşınmazlarını ve varlıklarını geride bırakıp 3000 yıldır yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda bırakılan “göçmen Yahudilerin” sayısının 850 bin olduğunu bilir miydiniz?

Şimdi diyeceksiniz ki; “bunu bize niye anlatıyorsun?” Anlatıyorum çünkü sayıları neredeyse bir milyona yakın Yahudi’nin Birleşmiş Milletler ve dünya kamuoyu tarafından “göçmen” olarak kabul edilmeleri yönünde yoğun çalışmalar yapılıyor son yıllarda.

29 Kasım 1947’de, Birleşmiş Milletlerin Kutsal Toprakların bölünmesi kararını vermesi, ardından 1948’de İsrael devletinin kurulması ile Arap ülkelerinde yaşayan Yahudilerin hayatları çok zorlaştı, antisemit saldırıların, şiddetin hedefi oldular. Binlerce yıldır yaşadıkları toprakları, evlerini terk edip yollara düştüler…

29 Kasım 1947’nin yıldönümlerinde, BM Genel Kurulunda gerçekleşen anma toplantılarında, Filistin Yönetimi temsilcisi, bölünme kararı ile 700 bin Filistinlinin bu toprakları terk ettiğini ileri sürer ve bu göçmenlerin torunlarına yeniden evlerine dönme hakkının tanınmasını talep eder. Bu yıl da, 30 Kasım’da BM’de gerçekleşen anma etkinliğinde göçmen Filistinlilerin hakları savunuldu.

Aslında 2014 yılında İsrael hükümetinin aldığı bir kararla 30 Kasım, Kuzey Afrika ülkeleri Yahudilerinin bu ülkelerden çıkış ve kovuluşlarının anma günü olarak belirlendi. Tamamen simgesel bir tarih bu… 29 Kasım 1947’de bölünme kararının hemen ertesi günü Yahudilerin, komşularının baskı ve tehditleri ile karşılaşmaya başladıkları gündür. Örneğin Halep’te patlak veren olaylarda 75 Yahudi öldürülmüş, yüzlercesi yaralanmış, 150 Yahudi evi yıkılıp yakılmış, Yahudi nüfusun yarısı kentten kaçmak zorunda kalmıştı.

1948’de, yeni kurulan İsrael devletinde kıtlık vardı, koşullar zordu, bu denli büyük göç dalgaları ile gelenler nereye yerleştirilecekti? Daha yeni yeni 6 milyon Yahudi’ye mezar olmuştu Avrupa... Kuzey Afrika ülkeleri ve Ortadoğu ülkeleri Yahudilerinin can güvenliği ne pahasına olursa olsun sağlanmalıydı. Düzenlenen Ezra ve Nehemiah operasyonları ile 130 bin Irak Yahudi’si İsrael’e taşındı. 1949- 1950 arasında Sihirli Halı Operasyonu ile Yemen Yahudi nüfusunun göçü sağlandı. Fas’ın 250 bin Yahudi’si 1961 ile 1964 yılları aralığında Yachin Operasyonu ile İsrael’e ve diğer ülkelere göç etti. Henüz yeni kurulmuş, kurulur kurulmaz da her taraftan komşularının saldırılarına uğrayan İsrael’in bu denli geniş çaplı bir göçü bünyesine alması süreci tabii ki sancılı oldu o yıllarda.

İsrael’in BM temsilcisi Danny Danon, “Unutulmuş Yahudi Göçmenler” olarak tanımladığı İslam ülkeleri Yahudilerinin BM tarafından “Göçmen” olarak kabul edilmeleri için Genel Kurul’da bir konuşma yaptı. Danon konuşmasında; “Şiddete ve saldırılara maruz kalan Irak, Mısır, Fas, Tunus ve İran gibi 10 İslam ülkesinden 850 bin Yahudi’nin kaçmak zorunda kaldığını, köklerinden koparılan bu insanların torunlarının günümüzde İsrael nüfusunun yarısını oluşturduklarını” anlattı.

72 yıl önce alınan bölünme kararı, ardından bir yıl sonra İsrael devletinin ilanı ile yaşadıkları ülkelerde zor durumda kalan Yahudilerin geride bıraktıkları taşınmazların değerinin 150 milyar dolar (sadece İran’da 31.3 milyar dolar, Libya’da 6.7 milyar dolar, Suriye’de 1.4 milyar dolar) civarında olduğu ileri sürülüyor.

JIMENA (Jews Indigenous to the Middle East and North Africa) adlı bir kuruluş var. Amacı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan 850 bin Yahudi göçmenin “mirasının ve tarihinin uluslararası alanda tanınması” yönünde çalışmak. Bu insanların çektikleri, can ve mal kayıpları yok sayılmış inkâr edilmişti. JIMENA yürüttüğü projelerle Arap ülkelerinden Yahudi göçünün tarihini kayıt altına almayı hedefliyor.

Aralık ayının ilk haftasında JIMENA ile İsrael’in BM Temsilciliği New York’ta BM merkezinde bir etkinlik düzenledi. Bu etkinliğin en ilginç katılımcısı Miss Irak Sarah Idan’dı… Ne alaka diyeceksiniz tabii ki… Hatırlayacaksınız, bizim İsrael güzeli Adar Gendelsman ile çok yakın dost olmuş, birlikte bol bol fotoğraf çektirmiş, hatta iki kez İsrael’e ziyarete gelmişti Sarah Idan. Tabii öyle olunca Irak’ta yaşaması yasaklandı, bütün aile ülkeden kaçmak zorunda kaldı.

Irak güzeli Sarah Idan’ın yaptığı konuşma samimi ve doğaldı. “İsrael’i ziyaretim sırasında Yeruşalayim’de Iraklı Yahudilerle tanıştım. Or Yehuda’daki Babylonian Heritage Museum’u gezdim. Irak pasaportlarını gördüm. Irak hükümetinin ‘tek yön-çıkış / geri dönmesi yasak’ mührünü gördüğümde altüst oldum. Utancımdan yerin dibine battım” diyordu Irak güzeli.

Temsilcimiz Danny Danon’un orada yaptığı konuşmanın en anlamlı ve beni en çok etkileyen sözcükleri şunlardı; “Yahudi göçmenlerin haklarını inkâr etmek, onların tarihini silmeye çalışmaktır ve bu da antisemit bir haksızlıktır.”

Şimdi diyeceksiniz ki; “ Bunca yıl geçmiş aradan, göç dalgası başlayalı 72 uzun yıl geçmiş… Ortadoğu ülkeleri ve Kuzey Afrika İslam ülkeleri Yahudileri göçmen sayılsa ne olur, sayılmasa ne olur?”

Bunun en güzel yanıtını JIMENA Başkan Yardımcısı Nathaniel Malka verdi. Onun sözleri ile yazıma son veriyorum. “Hatırlanma olmazsa, gerçek olmaz; gerçek olmazsa adalet olmaz; adalet olmazsa uzlaşma olmaz; uzlaşma olmazsa barış olmaz…”

2020 yılı hepimize barış, huzur ve mutluluk getirsin sevgili okurlar…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page