KADIKÖY DOSTLARI  -KADOS - DERNEĞİ ve Kadıköy Semtini Hatırlamak
top of page

KADIKÖY DOSTLARI  -KADOS - DERNEĞİ ve Kadıköy Semtini Hatırlamak


Geçtiğimiz 17 Kasım Pazar günü, İYT Başkanı Ovi Roditi Gülerşen ve ben, İstanbul’dan bize gelen özel bir davetle İstanbul’a uçtuk. Söz konusu daveti Kadıköy Dostları KADOS Derneği’nin tertiplediği ve Kadıköy semtini ve tarihini, semtin kültürel ve mozaik demografik yapısı çerçevesinde, bu semti, orada doğup büyüyenlerle birlikte izlemek, anlatmak ve hatırlamaktı. Benim de doğup büyüdüğüm ve içinde yetiştiğim Kadıköy’ün bir Yahudi sakini olmam hasebiyle, ayrıca İsrail’e göç etmiş olmamdan sonra, belleğimin yardımıyla onlara yapabileceğim katkılar ön görülüyordu. Aynı fikirden yola çıkılarak, Ermenistan’ın başkenti Erivan’dan iki kişi, Yunanistan’ın başkenti Atina şehrinden de iki kişi davetli olarak gelmişlerdi. Nedir ki Sadece Erivan’dan gelen Sevan Ataoğlu ve bendeniz gerçekten Kadıköy’de dünyaya gelmiş ve yetişkin yaşlarımıza değin Kadıköy semti ve çevresinde yaşamıştık. Diğer konuklar ise, babaları veya dedeleri göç etmeden evvel Kadıköylü olan genç konuklardan oluşuyordu.

Kadıköy Yel değirmeni Uzun Hafız Sokak’ta bulunan ve 1899’da, Sultan 2. Abdülhamid’in imzaladığı fermanla inşa edilen Haydarpaşa” Hemdat İsrael Sinagogu” nun anlamı “İsrael’in Şefkati” demektir. Arapça ve İbranice’nin Semitik dillerinin ortak özelliğinden yola çıkılarak ”Hemda ” kelimesinin içindeki HET,MEM,DALET ve HEY harflerinin,” Hamid” adı içinde de Arap harfleriyle karşılık bulmasından ötürü Hemda (ŞEFKAT ve HAMİD ) kelimeleri, aynı anlam içinde buluşturulmuştur. Görkemli avizeleri, kabartmalarla süslü Azara (Kadınlar) bölümü, çiçek desenli duvar freskleri, çok eski, antika koltuklarıyla ve üç mermer basamakla çıkılan Ehal Ha Kodeş’i ile mükemmel bir güzelliği gözler önüne serer. Dernek başkan Prof. Dr. Tanay Sıtkı Uyar ve asistanı Başak Gündüz ile diğer dernek üyeleri ve yaptığımız gezinin rehberi ise, tarihçi ve profesyonel tur rehberi Adil Fide, gerek bilgileri ve gerekse yakın ilgileri ile gönlümüzü fethettiler.

Yel değirmeni semtini sokak gezerken karşımıza çıkan tarihi evleri, okulları, kuruluş amaçlarını ve bu gününü, Kiliseleri, o sokaklarda yaşamış bazı ünlü Yahudi hekimlerin evlerini, tarihi çeşmelerini ziyaret ettik. Bunu yanı sıra bu gün hala ayakta olan, varlıklı Yahudi iş adamlarının yaptırdığı Kehribarci (Kehribardji-1909) Apartmanı, Art Noveau tarzında inşa edilmiş olan 7 katlı, 14 daireli Valpreda Apartmanı-1909) ve bugün adı “Ankara Apartmanı” olarak bilinen- Menase Apartman-ları hala dimdik ayaktadır. Menase Apartmanı o devirde Ankara’dan, İstanbul’ göç eden Ankaralı Yahudi ailelerin içinde yaşadıkları bir ev olup, diğer iki evin sakinleri de hep Yahudi ailelerinden oluşmaktaydı.

Kehribarci (Kehribardji-1909) Apartmanı

Daha sonra Kadıköy Çarşısı’nın içinde yer alan Surp Takavor Ermeni Kilisesi, Bahariye’ye geçildiği zaman, Bahariye Caddesi’nde karşımızda olanca görkemiyle yükselen Aya Triada Ortodoks Kilisesi, adeta bir katedral yavrusu. Altın rengi, Rus- soğan tipi kubbeleri, muhteşem bahçesi ve binanın içindeki görkem karşısında soluğum kesildi. Yapımı sırasında, Rus Çarı 2. Nikola tarafından kiliseye armağan edilen devasa, muhteşem kristal avize ve kutsal kitapların muhafaza edildiği dolabın saf altın ve sedef kakmalarla bezenmiş kapısının yanı sıra, tüm kilisenin içi ve bahçesi,6-7 Eylül 1955 günlerinde paramparça edilmiş. Yakılıp, harabeye dönüştürülmüş. Yine aynı gün, aynı kaderi paylaşan diğer bir Rum noktası ise, Kadıköy Metropoliti’nin rezidansı olmuş. Bahariye’de, Süreyya Operası’nın bitişiğindeki bu saray yavrusu köşk, inanılmaz bir güzelliğe ve tarihe sahip. Son derece etkileyici ve Avrupa saraylarının stilinde bir dekorasyona sahip… Bu değerli binalar yerler, çok yıllar sonra dış kaynaklı destekleri ve finansları sayesinde, tıpkı eski hallerini koruyarak restore edilmişler.

Yol boyunca Bahariye’de ilerlerken bu kez sırada Moda İlk Okulu vardı. Moda İlk Okulu, ablamın, kuzenimin ve benim mezuniyetlerimizi gördükten sonra, uzunca bir aralık vererek bu defa da sırasıyla iki yeğenim ve iki oğlumun da mezun olduğu bir yuvadır bizim için. Nedir ki okulumuzun,1915 yılına kadar, dünyaca ünlü, Kayseri kökenli, Petrol milyarderi, Ermeni Gülbenkyan Ailesine ait olduğunu ilk defa öğrendim. Gülbenkyan’lar aynı yıl Portekiz’e göç ederken, bina da da devletleştirilmiş. Aynı kaderi Bahariye İlk Okulu da paylaşmış. O okulun da eski binası da Ermeni Şekerciyan ailesine ait bir köşkmüş.1915 yılında o bina da devletleştirilip, okul olarak hizmete girmiş.

Prof. Dr. Yorgo İstefanopulos’un İngilizce dilinde yaptığı rehberlikle aynı zamanda, eski Rum İlk Okulu’nu ve Rum cemaatinin kültür merkezini ve hikâyesini de öğrenmiş olduk. Aslında bütün hikâyelerin harmanında derin acılar, gözyaşları ve mutsuzluklar had safhada.

Yürüyerek çıktığımız Moda yolunda, Ağabey Sokak’taki, Katolik-Latin Kilisesi ve Manastırı, yol boyunca karşımıza çıkan görkemli Levanten ve Ermeni Köşkleri, ve nihayetinde Moda Burnunun başlangıcındaki şimdiki Borsa Lokantası, nam-ı diğer “ Koço Restoranı”nın içinde bulunan Ayazma ile o günkü turumuz son buldu.

Dernek mensupları, biz konuklar ve rehberimizle tatlı ve mutlu bir yorgunluk içinde vedalaştıktan sonra da, bana artık bu yazıyı kaleme almak düştü. Her şey için teşekkürler KADOS.

Ne mutlu Kadıköy’lüyüm diyene!

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page