Geleceği Öngörme – Gönlümdeki 3 Ülke

Bugün Rosh Hashana. Yarın da yaşgünüm. Geçmişi gözlemlemenin ve ayni anda ileriye bakmanın tam zamanı.

Tam bir yıl önce ‘’Gönlümdeki 3 Ülkenin En Çapraşığı’’ başlıklı bir yazı kaleme aldım. Türkiye, İsrail ve İngiltere (aslında Birleşik Kırallık) arasında en sıkıntılı olanın, tahminlerin aksine, Adalar Ülkesi olacağını öngörmüşüm.

Türk arkadaşlarım eleştirdiler beni: ‘’Aslında bizim memleket en belalısı, hele güçlü devalüasyonlardan sonra… (Ekim 2018’de Lira Ocak’tan beri % 40 değer kaybetmişti!).

Aradan geçen bir yılda Türkiye nispeten ‘normal’leşti. Ekonomi zayıflamasına rağmen kur istikrar buldu, fakat daha önemlisi demokratik umutlar, İmamoğlu zaferi ve AKP kurucularının ayrılma eğilimleri ile birlikte, ivme kazandı.

2 yıl sonrasını tahmin etmeye çalışalım: Türkiye güç zamanlardan geçecek. Dolar 6,50’yi bulur. Bugün için gizli batakta olan şirketlerin konkordatoları piyasayı bozar. Bankaların tahsil edilmeyen alacakları yükselir ve finans sektörünü zayıflatır. Kredi vermezlerse ekonomi büyümez. İşsizlik % 15’i geçer. Ekim 2021’de siyaset iyice ısınır.

İsrail’de ise hayat devam ediyor: Seçimler güçlü hükümete henüz yol açmadı, fakat siyasetin durması; kansere çare bulma araştırmalarını, dışarıdan gelen turist sayısının % 18 artmasını veya kişi başı milli gelirin 43.000 USD’ye yükselmesini, engellemedi.

Demek kurumlar güçlü! Gantz ile Netanyahu arasında anlaşma sağlanacağını ve Milli Birlik koalisyonu kurulacağını düşünüyorum. Sonuçta Batı Şeria veya genel güvenlik konularında pek anlaşmazlık yok. Sıkıntı Başbakanın önce kim olacağı ile ilgili. Ülke gelişmesine devam eder, Ekim 2021’de milli hasıla 400 milyar USD’yi geçer fakat zenginleşmeden payını alamayan kesimlere sosyal yardım paketleri açılır (Mavi Beyaz sayesinde).

Şu anda yaşadığım İngiltere aksi yolda ilerliyor, kendini parçalamakla meşgul. Geleceği tahmin edilmesi en güç ülke! İktidardaki Boris Johnson Ekim sonuna kadar Avrupa Birliği’nden ayrılmaya yemin etti. Parlamento ona engel olacak ve sözünü geri almaya mecbur kalacak. Seçimler Kasım-Aralık’da. Muhafazakar Parti’nin en büyük şansı İşçi’lerin başında Jeremy Corbyn gibi genelde İngilizler’in ve İskoç’ların hiç hazetmedikleri birinin bulunması. Boris A.B.’den anlaşma olmaksızın ayrılmayı zorlarsa İskoçya Birleşik Kırallık’dan uzaklaşma yoluna girer. Siyaset karışır.

Ekonomi ise çuvallar. Sterlin/USD 1.10’dan aşağı iner. Perakende mağazalar kapanmaya devam eder. Gayrimenkul fiyatları göçer. Boris’in en büyük umudu Trump ile serbest ticaret sözleşmesi imzası riske girer. ABD Başkanı’nın başka dertleri artar ve 2020 seçimlerini kazanamaz. Arada Boris’in hükümette kalması tehlikeye düşer.

İktidarda kalmayı başarırlarsa Muhafazakarlar yatırım çekmek için kurum ve gelir vergilerini düşürürler. Bu kez Fransa ve Almanya kızar, İngiliz ürünlerine gümrük koydukları gibi Londra’nın finans ayağını kaydırmaya çalışırlar.

Bu öngörüleri neden yapıyorum? Hem de 2 yıl sonrasına…2021 Ekim’inde bu satırları okuduğumda (hatta daha önce) dövünmek için mi?

Hiç değil! Okurlarımla ve dostlarımla tartışma ortamı açmak için. Bu kadar yıldır takip ettiğim medya ve raporlar bana ne öğretmiş bakalım? Geleceği birazcık da olsa hissedebiliyor muyum?

Yoksa vurulmaya açık kuş mu oldum?