top of page

Casus Cohen / Komedyen Cohen

Filme çekildi, çekiliyor derken İsrael’in ünlü casusu Eli Cohen’i konu edinen, “The Spy” dizisi bu ayın ilk haftasında NETFLİX’de gösterime girdi. Kimimiz seyretmeye başladı, kimimiz de altı bölümlük diziyi peş peşe heyecanla seyredip bitirdi bile…

Efsanevi casus Eli Cohen’in hepinizin zaten bildiği hayatını anlatacak değilim tabii ki bu yazımda. Eli Cohen’in eşi Nadia ile kızı Sophie Ben Dror’un bu filmi izledikten sonra edindikleri izlenimleri gerçekten merak ettim.

Babası öldüğünde henüz dört yaşında bir kız olan Sophie için “The Spy”ı izlemek kolay olmamış haliyle. Eli Cohen’in yaşamının filme uyarlamasında bazı yanlışlıklar olsa da Sophie, babasını canlandıran Sacha Baron Cohen’i çok başarılı bulduğunu söyledi. Annesi Nadia’nın dizide yansıtıldığı gibi birine hizmet etmediğini belirten Sophie, aslında bir komedyen olan Sacha Baron Cohen’in zaman zaman kendisine babasını anımsatacak kadar başarılı olduğunu söyledi.

Gerçekten Sacha Baron Cohen’in bu rol için seçildiğini, İsrael istihbaratının çok başarılı ancak dramatik bir sonla biten öyküsünün kahramanını canlandıracağını duyduğumda ben de çok şaşırmıştım. Gerçi Sacha bütün dünyada ünlü bir komedyendi ve yarattığı karakterlerle bu konudaki yeteneğini kanıtlamıştı.

Sacha Baron Cohen tepki çeken karakterleri ile ünlüdür: Örneğin “Ali G” (İngiltere'den beyaz bir rapçi), “Borat” (Kazakistan'dan bir haberci) ve “Brüno” (Avusturyalı homoseksüel bir moda habercisi)... Ayrıca, “Diktatör” filminin senaryosuna katkıda bulunmuş ve “Diktatör Aladin” karakterini canlandırmıştı.

Bu performansları ile Sacha Baron Cohen, Bafta, Emmy ve Altın Küre olmak üzere çok sayıda ödül kazandı. Komedi türündeki bu filmlerin ardından, “Les Miserables” ve “Hugo” filmlerindeki başarısı ile dramatik rollere de uygun olduğunu kanıtladı. Ve nihayet “The Spy”da Eli Cohen’i canlandırmanın ağır yükünün altından kalkmayı bildi.

Aslında İsrael casusu Eli Cohen’i yine bir Cohen’in canlandırmış olması, sizce de çok anlamlı değil mi? O halde komedyen Cohen’i daha yakından tanımaya çalışalım.

Aktör Sacha Noam Baron Cohen 1971’de Londra’da, tabii ki Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi Daniella Naomi Almanya’dan göç eden Weiser ailesinin kızı olarak Hayfa’da doğdu. Babası Gerald Baron Cohen Doğu Avrupa’dan İngiltere’ye göç etmiş bir ailenin oğlu olup hazır giyim dükkânı sahibiydi. Büyükbaba Morris Cohen aileye bir de “Baron” soyadını eklemiş, gençliğinde Almanya’da bale okulu işleten anneanne hayatının sonuna dek Hayfa’da yaşamış.

Yahudilik eğitimi alarak yetişen Sacha Noam Baron Cohen İbraniceyi de akıcı bir şekilde konuşabiliyor. Çünkü çocukluğunun birkaç yılını Siyonist-Sosyalist gençlik hareketi olan Habonim Dror’da geçirdi. Cambridge üniversitesinde Tarih eğitimini tamamlarken hazırladığı tezin konusu; “60’lı Yıllarda, İnsan Hakları Hareketinde Yahudilerle- Siyahiler arasındaki işbirliğiydi.”

1989 yılında İsrael’e gelen Sacha, Rosh HaNikra ve Beit HaEmek kibutzlarında bir yıl süresince gönüllü olarak çalıştı. Habonim Dror hareketi kapsamında, Yahudi gençlere liderlik öğreten Yurtdışı Liderlik Programı’nda (Machon L’Madrichei Chutz La’Aretz) eğitim gördü.

Bugün Sacha’ya “Nasıl bir Yahudi’siniz?” diye bir soru yöneltseniz, bakın nasıl yanıt veriyor: “Dindar bir Yahudi olduğum söylenemez. Yahudi kimliğimle gurur duyuyorum, kesinlikle koruduğum gelenekler ve kurallar var. Kosher’i gözetiyor, senede iki kez sinagoga gidiyorum.”

Sacha Noam Baron Cohen, Isla Fisher ile 2002 yılında Sydney’de tanıştı. 2004’te nişanlandılar ancak 2010’da evlenebildiler. Neden mi? Çünkü Isla Yahudi değildi. Uzun bir hazırlık sürecinin ardından Isla Yahudi oldu ve çift Paris’te tam bir Yahudi düğünü ile yaşamlarını birleştirdi. Sacha ile Isla üç çocuk sahibiler…

Isla ile Sacha yardımsever, bağış yapan bir çift olarak tanınıyor; birkaç yıl önce kuzey Suriye’deki çocukların hastalıklara karşı aşı olmalarını sağlamak amacıyla “Save the Children” kuruluşuna 500 bin Dolar, Suriyeli göçmenlere yardımcı olan Uluslararası Kurtarma Komitesi’ne de aynı miktarda ikinci bir bağışta bulunduğunu da söylemeden geçmeyeyim.

Mossad ajanı Eli Cohen’i canlandırmaya nasıl karar verdiğini merak edenler için Sacha’nın cevabı şöyle: “Ben her zaman herhangi bir Yahudi’yi oynamaktan kaçındım, çünkü tipik Yahudi bir aktör olarak sınıflandırılmak istemedim. Fakat Gideon Raff’ın “The Spy” senaryosunu okuduktan sonra, teklifi geri çeviremedim. Böylece bir Yahudi’yi veya İsraelli’yi canlandırmama prensibimden de vazgeçmiş oldum.”

Mossad ajanı Eli Cohen’i canlandırmasının en önemli ve nostaljik nedeni, Sacha’nın bir çocukluk anısıydı aslında… Sacha’nın çocukluğunun geçtiği, Londra’da Baron Cohen’lerin aile evinin salonunda, kütüphanedeki çok sayıda kitabın arasındaki, “Our Man in Damascus” (Şam’daki Adamımız) adlı kitap… Bu kitap Sacha’nın belleğinde yer etti.

Suriye ordusu ve siyasetinde üst noktalara ulaştığı için edindiği bilgileri İsrael’e ulaştıran, ulaştırdığı bilgilerin Altı Gün Savaşının kazanılmasında, Golan Tepelerinin ele geçirilmesinde büyük rol oynadığı, kimliğinin ortaya çıkması ile 1965 yılının 18 Mayıs günü Şam’ın Merce Meydanında idam edilen Eli Cohen’in yaşamını, ülkesine bağlılığını, ailesine tutkusunu, ajanlık serüvenini, görevine adanmışlığını, cesaretini ve yaşamının son demlerini anlatan bir kitaptı, “Our Man in Damascus…”

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page