Sevgili okurlar geçtiğimiz hafta İsrael, Beresheet adlı uzay aracını Ay’a gönderdi. Beresheet Ay’a başarılı bir şekilde iniş yaparsa İsrael, Rusya, Çin ve ABD’nin ardından Ay’a araç gönderen dördüncü ülke olacak. Ne kadar gurur verici değil mi?
Dünyada İsrael karşıtlığı ve ne yazık ki antisemitizm akıl almaz bir yükseliş grafiği çizerken, bu küçücük ülkenin insanları bilim ve teknoloji alanındaki buluşları ile insanlığa hizmet etmeye devam ediyor. Kadını ve erkeği yüzünü 21. yüzyıla, yeniliğe, çağdaşa dönmüş bir toplum.
Bilmem anımsayacak mısınız? Herzl Dağında gerçekleşen 70. Bağımsızlık Günü kutlama töreninde 12 meşaleden birini yakma onuru verilen Prof. Marcelle Machluf’u… Technion Üniversitesi Biyoteknoloji uzmanı bu bilim kadınının kanser alanındaki araştırmaları bu hastalığın tedavisinde büyük bir ilerleme kaydetti, umutların yeşermesine yol açtı.
Bir haber programında Prof. Marcelle Machluf ile yapılan kısa söyleşiyi izledikten sonra izlenimlerimi siz okurlarla paylaşmadan, onu sizlere tanıtmadan edemedim. Bilim insanı olmak tabii ki çok uzun çalışmaları ve yoğun uğraşları gerektirir. Ama yaşam koşulları zor ve aile altyapısı biraz sorunlu ise başarıya ulaşmak çok daha güç olur.
Bugün evli ve üç çocuk annesi, dahi bilim kadını Marcelle Machluf için başarı merdivenlerini tırmanmak işte bu nedenle çok kolay olmadı. 1963 yılında Fas’da doğan Marcelle, annesi ile babasının boşanmasının ardından, henüz bir yaşındayken anne ve büyükannesi ile İsrael’e göç etti. Ashdot’a yerleştiler, anne ailesinin geçimini sağlamak için evlerde temizlik hizmeti yapmaktaydı. Marcelle’in başarılı olması için tek çare çalışması, iyi bir eğitim görmesiydi. Annesi bunu kızına iyice öğretti. Yaşamın güçlükleri ile alt etti, çalıştı, çabaladı… Marcelle eğitimi ciddiye aldı, iyi bir öğrenci oldu.
Marcelle Machluf doktor olmayı hayal etti ve tıp fakültesine başvurdu, ancak kabul edilmedi. Bunun yerine, biyoloji okumaya karar verdi ve Yerushalayim Hebrew University'den biyoloji alanında lisans derecesi aldı. Ardından, Beersheba'daki Negev Ben-Gurion Üniversitesi'nden biyoteknoloji mühendisliği alanında yüksek lisans ve doktora derecesi aldı.
Dinlediğim söyleşisi sırasında Marcelle lise kimya öğretmeninin, “sen hayatta kimyayı öğrenemeyeceksin” dediğini, üniversitelerdeki akademik çalışmaları süresince ayrımcılığa uğradığını, Aşkenaz öğrencilere verilen fırsatların kendisine verilmediğini üzülerek, belki de biraz da gözleri yaşlı anlattı.
Marcelle yılmadı, annesi ona yılmamayı, güçlü olmayı öğretmişti. Doktora sonrası araştırmaları için Boston'a gitti ve Harvard Tıp Fakültesi'nde beş yıl boyunca çalıştı. Tabii ki eşi, çocukları ve vefakâr annesi beş yıl boyunca onunla Boston’da yaşadılar. Bu sürede gen terapisi, doku mühendisliği ve kanser terapisinde ilaç dağıtımının kontrolüne odaklandı.
Marcelle daha önce Motorola'da çalışan ve şimdi sürüş öğretmeni olan Yigal ile evli ve üç çocuğu var.
Şimdi diyeceksiniz ki, Marcelle hem kendini bilime adamayı, hem de üç çocuk annesi olmayı, çocuklarına zaman ayırmayı nasıl başarmış? Tabii ki eşi Yigal’in desteği ile… Bakın Marcelle eşinin özverisini nasıl dile getiriyor: “Yigal benim bilim alanında başarılı olacağıma en başından inandı. ‘Ben her işi yaparım, merak etme’ diyerek kendini ailede ikinci plana attı, benim rahat çalışabilmem ve yükselmem için gerekli ortamı sağladı.”
Marcelle Machluf’un ileri kanser tedavilerindeki başarıları iki yıl önce Yerushalayim’deki Bilim ve Teknoloji Bakanlığı tarafından İsrail’in en etkili 60 gelişim ve keşiflerinden biri olarak kabul edildi.
Machluf, klinik uygulamalar için ileri mühendislik ve bilimsel yöntemler kullanarak sayısız araç geliştirdi. Gelişmiş biyolojik teknolojiler kullanarak, doğrudan kanserli hücreye ulaşarak sağlıklı hücreler üzerindeki etkileri en aza indirirken, daha doğru ve odaklanmış kanser tedavisine olanak sağlama arayışında birçok atılım gerçekleştirdi.
Bir bilim kadını olmanın kolay olmadığını, kişinin ailesi ve kariyeri arasında sıkışıp kaldığını belirten Marcelle’in bugün çoğu kadın olmak üzere, 25 yüksek lisans, doktora ve doktora öğrencisinden oluşan büyük bir laboratuvarı var.
Marcelle kanser tedavisindeki buluşunun yakın bir zamanda uygulamasına geçildiğinde, pek çok hastanın bu illeti yeneceğini heyecanla ve yeniden gözleri yaşlanarak ifade etti.
Günümüzde Hayfa Technion Üniversitesi Biyoteknoloji Fakültesi dekanı olan Marcelle Machluf, başarılarıyla birçok nesil öğrenci için rol model oluşturmaya devam edecek.
Yeter ki isteyelim… Yeter ki azmedelim… Her güçlüğü yenmenin yolu bu değil mi?