MAJDANEC
top of page

MAJDANEC


Herkese merhaba​

Geçen yıl Kasım ayında holokost yolculuğumuza çııkmadan önce rehberimiz bizi şöyle uyarmıştı:

Hazırsanız gelin.

Hazırsak..Oysa o insanlar hazırlıksız yakalanmışlar,kendimin diye benimsedikleri ülkelerinde birer kibrit çöpü gibi yakılmışlardı.Yaşanan trajedi kelimelere dökülmekten öteye gidiyordu,kelimeler,cümleler,paragraflar,hatta filmler bile yaşanan acıyı anlatmaya yetmeyecekti ileriki zamanlarda.

Hatta gün gelecekti ki insanlar dinlemez olacaklardı bunları,duyup geçecekler,duymazdan geleceklerdi.'KATLANAMIYORUM.'deyip es geçeceklerdi.

Zaten Holokost kurtulanları da zamana yenik düşüp bir bir bu dünyayı terk-i diyar ettikten sonra da yapacak başka birşey de kalmayacaktı geriye: Yok olacaktı herşey.

Yine yeni yeniden kimliğini inkar eden bir gençlik, umursamaz bir toplum, İsrael'in önemini idrak edemeyen genç nesiller çıkacaktı ortaya.

Sizleri birkaç saniyeliğine de olsa sıcacık evlerinizden, yuvalarınızdan alıp Majdanec kampına yolculuğa çıkarsam ,ne dersiniz?

Haydi katılın bana. Birkaç satır da olsa hissedin hissettiklerimi.

Neden Auscwitz değil de Majdanec?

Çünkü bugüne orijinal haliyle gelebilmiş tek kapmp da ondan. Her şeyiyle aynı kalmış. Almanlar tabiri caizse tuvalette pantalonlarını giyemeden yakalanmışlar orada. Barakalar,yataklar, krematoryumlar,fırınlar herşey gözümüzün önünde...

Her taraf yemyeşil. Havada kesif bir yanık kokusu. Dikenli teller.Git git bitmeyen bir alan ve barakalar.Ortadan geçen çakıl taşlı yol.Yürürken çıkan hışırtılar.Gözlerinizi kapattığınızda o sesleri Nazi subaylarının postallarından çıkktığını hayal etmemek elde değil.

Gözlem kuleleri tepemizde. Sanki gözetleniyoruz.Her yanlış harekette Bum!Atıyla gezen cani kadın 'Kana susamış Brigitte' ,rastgele Yahudi mahkum kırbaçlıyor. ŞRAAKK!!

Her yerde kargalar uçuşuyor... Bu güzelim doğa harikasında birtek güzel kuş yok.

Ah bu ağaçların dili olsa da konuşsa…

İlerleyelim.

Yolun sonunda dev bir anıt üzerinde belli belirsiz latince yazılar.

Büyük bir kase gibi düşünün. İçinde ise 73.000 insan külü durmakta. İçinde yer yer kemikler bile var.

Orada senin benim gibi insanlar durmakta.Hayatını normalen sürdüren birdenbire yaşama hakları ellerinden alınmış çoluk çocuk,anne,baba,dede,nine…Ne ararsan.

Ben de film burada kopmuştu, herkes gibi hıçkıra hıçkıra ağladığımı hatırlıyorum ve hala hatırladıkça yüreğim daralıyor, engel olamıyorum.

İşte böyle sevgili dostlar. Bizim birkaç saniye dahi katlanamadığımız olaylar yaşanmış ve maalesef de unutulmaya çalışılmakta.

Lütfen sizden ricam bu yazının altına 'bir daha asla' ya da never again gibi kalıplaşmış yorumlar yapmayın. Daha yaratıcı, daha içten kelimeleri hakediyorlar.

Öyle değil mi?

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page