Facebook’ta iyi şeyler de oluyor…
top of page

Facebook’ta iyi şeyler de oluyor…


Sevgili okurlar bu haftaki yazıma hepimizin bir bağımlılığından söz ederek başlıyorum. Sakın sigara veya uyuşturucu bağımlılığı gibi zararlı şeyler gelmesin aklınıza. Sosyal medya bağımlılığımızdan söz ediyorum. Sosyal medya kuşkusuz hayatımızın her yerinde... Nereye gitsek, cebimizde kocaman ve renkli bir dünyayı yanımızda taşıyoruz. Söyleyemediğimiz her şeyi sosyal medya üzerinden daha ustaca ve cesaretle ifade ediyor, aldığımız like’larla mutlu oluyoruz. Sinemaya mı gittik... Filim biter bitmez hemen telefonlarımıza sarılmıyor muyuz? Aman bir şey kaçırmış olmayalım!

Hayatı yakalamak, öğrenmek ve bilgilenmek için sosyal medyayı kullanmak birçok insan için olmazsa olmaz. Twitter ayrı bir dünya. Herhangi bir nedenle buluşmuş insanların, aynı anda bir şeyler söylediği, ama kimsenin birbirini gerçekten görmediği kocaman bir dünya... Instagram’ın popülerliği ise gün geçtikçe artıyor, sadece günlük yaşantıda değil iş hayatında da önem kazanıyor.

Sosyal medyaya aşırı düşkünlüğün insanlar arasındaki bire bir iletişimi zedelediği bir gerçekse de yıllardır yüzünü görmediğimiz çoğu insanla ilişkimizin hala sürüyor olmasını sosyal medyaya borçluyuz. Buluşamıyoruz ama birbirimizi takip ediyor ve haberleşebiliyoruz. Whats’up sayesinde mesajlaşıyor, dünyanın bir ucundaki dostlarımızla sohbet edebiliyoruz.

Sosyal medyada hedef mutlu görünmek… Özellikle belli bir yaşın üstünde olanlar için Facebook’ta görünmek ve mutlu görünmek çok önemli. Seyahatlerimizin, doğum günlerimizin, bayram sofralarımızın, çocuklarımızın, torunlarımızın görüntülerini paylaşmayı seviyoruz. Bazılarımız ise lokantada cömertçe donanmış bir masa etrafındaki fotoğraflarını özellikle paylaşmayı seviyor.

Bazen de sosyal medyada yapılan yorumlarda, sert yanıtlar veriliyor, kalpler kırılıyor, tartışmalar çıkıyor, gerginlikler tırmanıyor. Her halde insanlar karşı karşıya iken söyleyemediklerini bu mecrada yazma cesaretini buluyor.

Ama her şeye rağmen benim; “İyi ki Facebook varmış!” dediğim çok olmuştur. Şimdi size anlatacaklarımı okuduktan sonra eminim sizler de “İyi ki Facebook varmış!” diyeceksiniz. Charlotte Adelman 86 yaşında bir Holokost kurtulanı. Hayatını kurtarmaya yardımcı olan Quatreville ailesi ile 70 küsur yıl aradan sonra bir araya geldi. Nasıl mı? Basit bir Facebook mesajı sayesinde…

Ben sizi Charlotte’un yaşam öyküsüne ortak edeyim… Naziler Paris’e girdiklerinde Charlotte 9 yaşındaydı. Ailesi Charlotte’u ve erkek kardeşini bir yetimhaneye teslim etti. Anne ve babası yakalanıp Auschwitz’e sevk edilmek üzere bir kamyona bindirildiler. Baba Herszle yolda kaçıp kurtulmayı başardı, anne kamyonda kaldı. Charlotte’un erkek kardeşi Max kızıl nedeniyle hastaneye gönderildi.

Neyse ki Charlotte şanslıydı… Bir aile dostu olan Madame Elazare, kızı o yetimhaneden kurtardı, evine getirdi, yıkadı, doyurdu, sağlığına kavuşturdu. Kısa süre sonra da babası Herszle gizlice Charlotte’u Quatreville ailesine teslim etti ve direnişçilere katıldı. Yıllar sonra o yetimhanede kalan 79 çocuğun Auschwitz'e götürüldüğü ve öldürüldüğü belirlendi.

Quartreville ailesi Charlotte Adelman’ı evlerinin altındaki bir kilerde gizledi. Kilerdeki eşya sadece bir şilte ve bir lambaydı. Kilerin penceresi yoktu. Quatreville ailesinin kızı Ginette her gün ona yemek getiriyor, zaman zaman sıcak su ve süngerle Charlotte’u yıkıyordu. Bu kilerde dokuz ay yaşadı küçük Charlotte. Ne yazık ki annesini bir daha göremedi, genç kadın Auschwitz’de öldürüldüğünde 33 yaşındaydı. Charlotte savaşın bitiminden sonra altı ay daha Quatrevilles'lerde kaldı, babasının kardeşi Max’ı bulmak için zamana ihtiyaç vardı.

Ebeveynleri Charlotte’u evlerinde koruma altına aldıklarında ailenin en küçüğü Alain Quartreville henüz 4 yaşındaydı. Şimdi 78 yaşında olan Alain evlerinin kilerinde gizlenen kızı hep anımsadı, nerede olduğunu, yaşayıp yaşamadığını merak etti. Şansını Facebook’da denedi. Charlotte Adelman’ın aldığı Facebook mesajında Alain, “Ben Quatreville ailesinin küçük oğlu Alain, beni hatırladın mı?” diyor, ilişkiyi kaybettikten sonra başına gelenleri her zaman merak ettiğini ve onunla tekrar buluşmaktan mutlu olacağını yazıyordu. Bu mesajı almak Charlotte’u çok uzun yıllar öncesine, kilerde saklandığı günlere geri döndürdü. Heyecanlandırdı, yaşlı kadına yaşama şevki verdi.

Arizona’da yaşayan Charlotte ile emekli bir matematik profesörü olan Alain’in buluşması çok duygusal oldu. Buluşma noktaları da oldukça anlamlıydı. Paris’te, üzerinde Holokost’ta yaşamını yitirmiş binlerce Fransa Yahudi’sinin adlarının tek tek yazılı olduğu Mémorial de La Shoah (Holokost Anıtı), isimler duvarının önünde gerçekleşti… 70 yıl gecikmeli olarak… Duvarda, Charlotte’un annesinin adının tam da karşısında.

Charlotte ile Alain yılların hasretiyle kucaklaştılar. Alain onu Quatreville ailesinin evinin bulunduğu kasabaya götürdü. Charlotte’a her gün yemek getiren, yıkayan Ginette’i de kucaklamadan olmazdı tabii ki…

Bu iki ergin kişi Facebook sayesinde bir araya gelebildi. Şimdilerde yazışmaya devam ediyor, 75 yıl kopuk kalan ilişkilerini ayrı kıtalardan sürdürüyorlar. Charlotte ile Alain kaybettikleri zamanı geç de olsa telafi etmeye, hayatlarının son demlerinde yakaladıkları fırsatı değerlendirmeye çalışıyorlar. “İyi ki Facebook varmış” diyorum… Siz ne dersiniz?

Not: Fotoğrafta Charlotte ile Alain’in kavuşması görülüyor

Aşağıdaki linki tıklarsanız Charlotte ile Alain’in buluşması sırasında çekilen filmi izleyebilirsiniz.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page