Din olgusuna ve Yahudiliğe değişik bir yaklaşım
top of page

Din olgusuna ve Yahudiliğe değişik bir yaklaşım


Yazımın hemen başında belirteyim ki, genelde dinleri ve özelde de Musevi dinini yorumlıyacak ne bilgilere sahibim, ne de böyle bir iddiam var. Bu yazımdaki amacım, sadece inanan ve inancın insan için olumlu bir unsur olduğunu benimsemiş, ancak dininin oldukça yüklü gereksinimlerini uygulamayan/uygulayamayan, Türkiye doğumlu İsraelde yaşıyan sıradan bir Yahudi olarak, geçenlerde okuduğum bir yazı üzerine fikir ve duygularımı sizlerle paylaşmak.

Türkiyedeki yaşantım boyunca bazı bayram ve seyrek vesilelerde sinagoga giden biri olarak, ortodoks Yahudiliğin dışında da bir dini akımın olabileceğini hiç düşünmemiştim doğrusu. Bildiğim kadarınca Türkiye’de bugün de dine yaklaşım bazı daha genç ve gençlere daha yakın ravlarca yönlendiriliyorsa da, ortodoks Yahudiliğin dışında bir yaklaşım sözkonusu değil. Ancak konum Türkiyedeki durum değil. Benim üzerinde durmak istediğim konu, sadece, benim gibi Türkiyeden göç etmiş ve İsraelde seküler bir yaşamı benimsemiş kişilerin bu ülkede dinle -ve Yahudilikle- ilgili konumlarını ilgilendirebilir.

Söz konusu kitle İsrael’de yerleşmiş, dininin tüm icaplarını yerine getirmemekle beraber, kendisi için önemli olan Yahudiliğini korumak ve çocuklarına da bunu aşılamak/devretmek isteyen, dini bayramları kendince kutlıyan bir kitle. Çevremde gözlemlediğim kadarınca bu kitle Türkiye’den göç etmişler arasında çoğunluğu teşkil edecek sayıda.

Doğal olarak Sefaradi geleneğe sahip bir sinagog onların dini gereksinimlerine, (düzenli dua gereksinimlerinin yanısıra, mevlut, bar mitsva, düğün gibi) cevap verecek. Politik yelpazenin dinsel kesiminde temsilcileri Şas partisi. Açık konuşmak gerekirse, Şas partisi liderlerinin çoğunun -yolsuzluklara karışmaları nedeniyle- kamudaki imajı hiç de olumlu değil. Mesajları birleştirici olmaktan uzak… Şas’la birebir ilgili olmasa da Bnei Brakta’ki veya Mea Şearim’deki ortodoks dincilerin, kendileri dışındaki Yahudilere davranışları, dine biraz yaklaşmak istiyenleri dahi, kilometrelerce uzaklaştıracak bir doğrultuda.

Kendi gittiğim Sfaradi ortodoks sinagogdan, geçenlerde başımızdan geçen, basit bir örnek vereyim.

Mevludumuz var, eşimin rahmetli annesinin. Dua küçük salonda yapılıyor o akşam.

Bu nedenle eşimin orada durabileceği yer ancak mabet dışında ve hiçbir şeyi göremiyeceği bir paravanın arkasında. Ricamıza rağmen kendisinin o salonun bir köşesinde durmasına dahi izin verilmiyor. Ve o akşam belki dinimizin bir gereğini yerine getirdik ama olay bizi dine hiç mi hiç yaklaştırmadı. Örnekler çoğaltılabilir ama gereksiz. Asıl olan yöneticilerin dışlayıcı tutumları. Dışlayıcılık kadınlar için de geçerli, her Cumartesi sinagoga gitme alışkanlığı olmayıp (yani onlardan olmayıp da) bir Cuma akşamı ‘’Kabalat Shabat’’ yapmak istiyen bir ‘harici’’ için de.

Buna karşılık yazıya konu olan, konservativ genç bir ravın “The Times of Israel”de yayınlanan şu yazısından bazı pasajları paylaşmak istiyorum.

“Giderek daha çok İsraelli, hayatlarının Yahudiliklerine daha çok gereksinim duyduğu belirli anlarında, Ortodoks dışı akımları otantik ve değerli bulabiliyorlar” diye başlıyor yazı. “Mazkeret Batya isimli küçük kasabamda benim amacım, sadece Sinagog çevresiyle sınırlı kalmayan, başarılı bir Yahudi cemati oluşturabilmek. Benim için böyle bir Yahudi cemaatinden kasıt, bir lokali olsun olmasın, bireyin, nerede dua ederse etsin, veya dua etsin veya etmesin, öğrenebileceği, gönüllü etkinliklere katılabileceği, ve diğerleriyle bir araya gelip Yahudi bir birey olarak sosyalleşebileceği bir yer. Bu yer öyle bir şemsiye olmalı ki, hem Yahudi plüralizminine gerek duyduğumuz anlarda, örneğin dua etme gereksiniminde, hem de birlikteliğimizin bizim en büyük gücümüz olması gerektiği zamanlarda, bizi kapsasın, içine alsın.”

Arie Hasit Türk asıllı bir babanın ve Amerikan asıllı bir annenin oğlu genç bir rav. Ailesi Amerikada yaşıyor. Kendisi birkaç sene evvel aliya yapmış ve İsrael’de güzel ailesini ve yuvasını kurmuş.

Biz bireylerimize şu soruları soruyoruz diyor:

“Senin veya çocuğunun nasıl bir düğünü olmasını istiyorsun?

Çocuğunun nasıl bir bar veya bat mitsva yapmasını arzularsın?

Hangi Yahudi öğretilerini daha ayrıntılı olarak bilmek istersin?

Seni sinagoga çeken veya sinagogdan uzaklaştıran öğeler nelerdir?

Toplumuna hangi konularda gönüllü hizmetler vermek istersin?

Acılı zamanlarında hangi toplumsal ve dini servislere gerek duyarsın?”

Ve diyor Hasit, “bu sorulara verilen cevaplar, Ortodoks, Konservativ veya Reform akımlara bağlı Yahudilerde inanılmaz benzerlikler gösteriyor. Asgari müşterekler aynı.

İş topluma gönüllü bir hizmet vermeye geldiğinde, Cumartesi sabahlarını Yaradanına dua ederek geçiren bir Yahudiyle, aynı sabahı doğada bir yürüyüş yaparak geçirmeyi yeğliyen bir Yahudi arasında hiçbir fark yok.”

Mazkeret Batyada diyor Hasit, “cemaatlerin, eğer dua ederlerse, dua etme şekillerine göre ayrılmaları/bölünmeleri gerektiğini düşünmüyoruz. Burada bizler bizi ayıran duvarları devamlı olarak yıkmaya çalışıyoruz. Farklılıklarımızın bilincinde ve onları kucaklayarak, kendimize uygun gördüğümüz formatlarda yaşıyarak, yaşamın çeşitli alanlarında asgari müşterekleri bulan partnerler olmayı amaçlıyoruz.

Ayırıcı, bölücü değil, birleştirici, kucaklayıcı, kapsayıcı olmayı gaye ediniyoruz.

Bilirsiniz, Pirke Avotta sorulur: akıllı kimdir? diye.

Cevap “herkesten öğrenebilen”dir.

İşte bizlerin de değişik ortamlardan gelen bireylere açık olmamız ve onları kucaklamamız bizleri sadece akıllandırır, zenginleştirir, güçlendirir” der genç ravımız.

Ve bu yazı özellikle sadece Yahudi oldukları için, Pittsburgh’da ortodoks olmıyan bir sinagogda katledilen bunca dindaşımızın daha otuzunu doldurmadıkları bir zamanda yazılmış. Ve düşünün ki, İsrael’in önde gelen ravları katliam yeri için ‘’sinagog’’ tabirini kullanamamışlar veya en azından kullanırken çok zorlanmışlar.

Yetmiş yaşına gelmiş, bu yaşına kadar ortodoks Yahudiliğin dışında hiçbir akımı aklına bile getirmiyen bir Yahudi olsanız bile, genç Ravın yukardaki görüşlerini benimsememek zor olsa gerek diye düşünüyorum.

Ve, sizi bilmem ama, hümanizminden ödün vermeden Yahudiliğin değerlerini yaşamak istiyen biri olarak, dışlayıcı bir yaklaşımın karşısında, kucaklayıcı bir yaklaşım bana o kadar cazip geliyor….

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page