Mağdur ve Mazlum; Plastiğin beraatını talep ediyorum!..
top of page

Mağdur ve Mazlum; Plastiğin beraatını talep ediyorum!..


Evet, bu yazımda hemen herkesin kötülediği, aşağıladığı, yeryüzünden yok olmasını istediği “Mağdur ve Mazlum PLASTİĞiN” savunmasını üstüme alacağım!

Yeni bir sabaha gülümsiyerek günaydın dediniz. İlk işlerinizden biri dişlerinizi fırçalamak…Aldınız fırçayı elinize, gerek sapı, gerekse kılları bizim “mağdur!..” diş macununu açtınız, tübü de, kapağı da bizim “mazlum!” Taranmanız? Fırça veya tarak; yine arkadaşımıza başvuracaksınız.

Tam banyodan çıkacaksınız, telefon çalıyor. Cep veya ev telefonu, hiç farketmez. Plastikle başbaşasınız yine. Kahvaltı bitti, işinize gideceksiniz. Açın otomobilinizin kapısını ve otonuzun içindeki tüm plastik parça ve aksesuarları çıkartın. Oto anahtarlarınızı cebinize atabilirsiniz; nasılsa oto diye birşeyiniz kalmadı. Otobüsle gidin. Ama o da olmaz, otobüsün içindeki plastikleri çıkartınca hem siz hem içindeki yolcular otobüssüzsünüz.

İşim yakın, yürüyerek de gidebilirim derseniz, buyrun, hem biraz spor da olur.

Yol terletti tabii biraz. Klimayı açın bu Tel Aviv yazının sıcağında. Başka türlü işe başlıyamıyacaksınz çünkü. Ama yok, o da olmaz, klima cihazınızın ve üfleme kanallarının yüzde elliye yakını plastikten.

Ben klimasız da çalışırım, yeter ki bu plastik belası yeryüzünden silinsin diyorsunuz. Sıkıntı yok.

Açın bilgisayarınızı, başlayın çalışmaya. Ama o da olmaz, olamaz. Plastiği olmıyan bilgisayarlar satılmıyor ki piyasada. İyisi mi siz ufak ufak evin yolunu tutun yine.

Bugün plastik lafını duyunca alerjiden yatağa düşen kişi bilmeli ki, yataktan kalkıp sağlığına kavuşabilmesi yine plastik gereçlere bağlı. Plastiği sağlık sanayiinden kaldırdığınız anda insanlığı bu bağlamda 80 - 100 sene geriye attınız demektir. Yüz sene evvel ömrümüz kaç seneydi, ya bugün kaç? Karar sizin.

Plastiğin hayatımızdaki önemini vurgulamıya devam edeyim. Doğum yeri olan ABD’de, 1979’da, yani bundan tam 40 yıl önce plastik tüketimi ülkedeki çelik tüketimini sollamıştı bile. Son on yılda üretilen plastik miktarı, ondan evvelki senelerdeki toplam üretimden daha fazla!

Bugün tukaka edilen plastiğimiz doğuşunu bilardo toplarına borçlu. Daha doğrusu o zamana kadar fildişinden üretilen bilardo topları için gereken malzemenin, fildişinin tedariği zorlaşınca, Amerikalı J.W. Hyatt, 1868 yılında, pamuk, kafur ve nitrik asidin karışımından selüloidi elde eder.

Ve bugün plastik diye adlandırdığımız ve kesinlikle onsuz yapamıyacağımız sentetik maddenin tarihçesi başlar.

1909 yılında bir diğer Amerikalı L.H. Baekeland, bakaliti üretir ve telefon dahil pek çok ürünün seri üretimine geçilir.

İkinci Cihan Savaşı öncesi ve süresince çok yoğun tüketim potansyeline sahip olacak polistiren,(1938) ve polietilen, (1941) gibi termoplastik hammaddeler keşfedilir. Ve plastik hayatımızda yeri başka maddelerle doldurulamıyacak önemine sahip olur.

Yukarıda bahsettiğim örnekte de gördüğümüz gibi plastik, hayatımıza bir doğal hammaddeyi ikame ederek girdi. Ve tüketimini devamli olarak tahta, kağıt, metal, cam ve deri gibi geleneksel maddeleri ikame ederek yükseltti. Bugün geldiğimiz yerde ise plastik, çoğu kullanımında, başka hiçbir mal ile ikame edilemiyecek bir hammadde olarak hayatımızın içine içine girdi.

Neden ?

Çünkü plastik pek çok üstün özelliği aynı anda üstünde toplıyabildiği için diğer tüm alternatif hammaddelerden ayrılabiliyor. Bir örnek vereyim. Çelik son derece sağlam bir malzeme ve uçakların bazı parçalarında daha az sağlam bir alternative yer yok. Zira uçaklarda malzemenin “sınıfta kalmasının” fiyatı yüzlerce insanın hayatı… Ancak çeliğin uçaklar için son derece önemli bir kusuru var.

Özgül ağırlığı yüksek, yani ağır… Ağırlık uçak şirketlerinin hiç sevmediği bir terim, uçuş maliyetini yükseltiyor. Şimdi bir plastik mühendisi geliyor, çelikten defalarca hafif PEEK, (polyether ether ketone) adlı bir plastik hammaddesini aynı çelik parçanın yerine korkusuzca ikamet edebiliyor.

Sağlamlık farksız, ağırlık çok çok farklı… Kolaysa uçak şirketini geriye dönmeye ve tekrar çeliği kullanmaya ikna edin.

Hafifliğinin yanısıra, - bir an için 6 tane Mey Eden PET su şişesi yerine altı tane 1.5 litrelik cam şişeyi taşımak zorunda kaldığınızı düşünün… (ama isterseniz dolgu maddeleriyle dilediğiniz kadar ağırlaştırabilirsiniz de!) Aynı anda barındırabildiği bazı özellikleri de şöyle plastiğin:

Değişik üretim metodlarıyla istediğiniz şekilde, boyutta parça/ ürün imal edebilme özelliği,

Paslanmazlığı,

Dilerseniz, yanmazlığı,

Çok değişik kimyasallara dayanıklılığı,

Yalıtım özelliklerini dilediğiniz gibi ayarlıyabilme,

Hava şartlarına, hem yüksek hem de sıfır altı ısılara dayanıklılığı,

Göze hoş görünecek estetik, renkli, metal veya başka görünümlü, şeffaf, parlak, yerine göre mat ürünler elde edebilme özelliği,

Yerine göre sağlamlığı, yerine göre elastikiyeti, kırılmazlığı, yerine göre suda batmayışı,

Üretimlerinde daha az enerji tüketmeleri, (özellikle metallere nazaran), ve hafiflikleri nedeniyle yakıt tüketiminde her türlü vasıtalarda tasarruf sağlamaları.

Seri üretim kolaylığı ve UCUZLUĞU,

Bu saydıklarımı arttırmak mümkün ama burda keselim.

Gelelim doğaseverlerin, çevrecilerin, dünyamızın yarınını düşünenlerin haklı şikayetlerine…

Evet, özellikle ambalaj ve tarımda kullanılan bazı termoplastiklerin çevremizi kirletmeleri ve yokolmadıkları için de dünyamızın yarınını tehdit etmeleri gerçek bir sorun.

Ne var ki…

Yeryüzümüzün değişik yörelerinde pek çok insan her gün bıçaklı saldırıya uğrayarak hayatını kaybediyor veya sakat kalıyor. Bu yüzden bıçak kullanımının yasak edilmesini isteyenleri ben bugüne kadar hiç duymadım. Bıçak pek çok faydası olan bir alet… Bunu kötü kullanıp can alan ise insanoğlu... Yani suçlu bıçak değil, insan.

Aynı mantığı plastik kullanımı için de uygulamak mümkün.

Özellikle son yıllarda insanlar plastiğin yanlış kullanılma sonucu ne denli zararlara sebep olabileceğinin farkına daha çok vardılar. Ve kolları sıvadılar. Bu bağlamda çeşitli kurum veya örgütlere değişik görevler düşüyor.

Teknoloji: Plastik mühendis ve teknisyenleri bu konuda devamlı bir çalışma içersindeler. Onları destekleyen ve toplum çıkarlarını gözeten girişimcilerin çabaları da başka bir artı…

Geri dönüşüm sistemlerinin, kendi kendine yok olan plastik türlerinin ve bioplastiklerin geliştirilmesi..

Hükümet ve yerel yönetimler:

Özellikle ambalaj plastiklerinin kullanımının, kullandıktan sonra toplanmalarının denetime bağlanması ve takibi, mevzuatın güncellenmesi, (örneğin karbon emisyonunun fiyatlandırılması)

İnsanlar:

Bu konuda eğitilerek ve bilinçlendirilerek, kullanım sonrası plastiklerin geri dönüşüme kazandırılması… (Ambalaj ve ziratte kullanılan plastiklerin hemen hepsi termoplastik olduğundan bunların geridönüşümü hiçbir sorun yaratmıyor)

Hayatımızı kolaylaştıran ve daha güvenlikli kılan plastik üretimi yılda 300 milyon tonu geçmiş durumda. Tek kullanımlık, (disposables) plastik tüketimi bunun hemen hemen üçte biri. (ki çevre kirliliğini yaratan esas bu kullanımı). Şimdi plastiği artık tek kullanımlık bir malzeme olarak değil de, tekrar kullanılabilecek bir malzeme olarak düşünmemiz gerekiyor. Bu, zor da olsa, mümkün…

Yazımı, daha doğrusu savunmamı, tüm olumsuz iddiaların aksine, plastiğin çevremize iki olumlu katkı örneğiyle noktalıyayım.

Yapılan bağımsız bir araştırma, PET ambalajının, cam veya metale oranla yüzde 52 oranında az enerji tükettiğini ve zararlı gaz emisyonunu yüzde 55 oranında azalttığını ispatladı.

Diğer bir araştırma ise önemli miktarda plastik içeren güneş ısıtıcılarının normal bir hanenin yıllık sıcak su gereksiniminin yüzde yetmişini karşılıyabileceğini -ve dolayısıyla enerji tüketimini büyük ölçüde azalttığını- açığa çıkardı.

Uzun lafın kısası, plastiği bundan böyle hayatımızdan çıkartmamız olanaksız. Yapmamız gereken, plastikle yaşamasını öğrenmek.

Sayın jüri, pardon, sayın okurlar, işte bu saydığım nedenlerden ötürü, plastiğin beraatini talep ediyorum!

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page