Hanya’yı Konya’yı görürsün…
top of page

Hanya’yı Konya’yı görürsün…


Bir haftalık Girit seyahatimiz süresince dinlenmek, çok sayıda koylarından masmavi, tertemiz sularında serinlemek, Akdeniz’in ortasında köklü bir tarihe sahip bu kocaman adayı bir nebze tanımak fırsatını buldum. Biz adanın Heraklion bölgesinde başkent Kandiye’de, Stalis / Stalidas köyleri yakınlarında konakladık. Niyetimiz sadece dinlenmekti. Ama her zaman gittiğimiz her yerde yaptığımız gibi, Yahudi izlerini sürmekten kendimizi alamadık tabii ki… Hedef Chania (Hanya) kenti oldu.

Hanya adı size bir şey çağrıştırdı mı? Yardımcı olayım… “Hanya’yı Konya’yı görmek” deyimini duymuşsunuzdur her halde. Anlamı, bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek… Bu deyim acaba Türkçemize neden girmiş? Konya tamam da, Hanya neyin nesi? Türkiye sınırları içinde öyle bir yer yok. Biraz araştırınca bu deyimin Osmanlı’nın Girit seferi ile ilgili olduğunu öğrendim. Gerçek sözcükler “Hanya” ve “Kandiye” imiş. Yani ilki Girit’in liman kenti, diğeri de başkenti. Osmanlı, Girit’in bu kentlerini çok güç ve uzun mücadeleler sonucu kuşatmıştı. Kuşatma 24 yıl sürmüş, Girit 1669’da nihayet Osmanlı’nın olmuş. Bu yüzden o dönemlerde birçok şey istenip yapılamadığında; “Gördün mü sonunda Hanya’yı Kandiye’yi, bak başına neler geldi” şeklinde kullanılırmış. Ama zamanla “Kandiye” sözcüğü değişim geçirmiş, “Konya” olmuş.

Evet, biz adada Yahudi izlerini sürmek üzere batıya doğru yol aldık, Chania/Hanya’ya vardık. Chania, Venedik liman kenti. Turist kaynıyor. Girit’in ikinci büyük kenti… Daracık sokakları ile eski kent tarihi dokusunu korumayı başarmış. Hediyelik eşya dükkânları, rengârenk kafeler, tavernalar, lokantalar. Küçücük balkonlar, saksılar içinde sarkan yeşiller, Venedik asil ailelerinin adlarının yazılı olduğu malikâne girişleri, kapı pervazında bir “mezuza” kalmış Yahudi evi, Venediklilerden kalma surlar, Osmanlı’dan kalma cumbalı evler, begonviller, begonviller… Eski Kent/Palia Poli’de gezerken bir zamanlar “Ovraki” (İbrani anlamında) olarak adlandırılan Yahudi mahallesine varıyoruz. 2300 yıllık geçmişe sahip Yahudi toplumu, Roma ve Bizans imparatorluklarının, Venedikliler ve Osmanlıların Girit’i işgaline tanık olmuş.

Parados Kondylaki Sokağı 39 numarada 14. yüzyıldan kalma Etz Hahayim Sinagogu karşımıza çıkıyor. Artık Yahudi’si olmayan Girit’in tek sinagogu… Sefarad sinagoglarından biraz farklı olarak Romaniyot Yahudilerinin geleneklerine uygun olarak tasarlanmış. Duvarları kavisli, ahşap ağırlıklı, sade ve oldukça aydınlık… Yan tarafta “mikveh”si, avlusunda birkaç mezar taşı.

İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Hanya’nın bu mahallesinde Yunan Ortodoks komşuları ile barış içinde yaşayan Yahudi aileleri Şabat günleri ibadetlerini Etz Hahayim Sinagogu ve artık var olmayan Beth Shalom Sinagogunda yapmaktaydılar.

Gelin görün ki, Avrupa’da Yahudi varlığını silmeyi hedeflemiş Naziler, Girit Yahudilerini de göz ardı etmediler. 2300 yıllık geçmişe sahip bir toplumu bir günde yok ettiler. Nasıl mı? Şiddetli bombardımana tutup işgal ettikleri Girit’in 300’e yakın Yahudi’sini 1944 yılının 29 Mayıs günü tutukladılar ve on beş gün süresince Herakliyon’daki Ayas hapishanesine kapattılar. 263 Yahudi, Yunan, İtalyan ve İngiliz savaş suçluları ile birlikte Tanais adlı kargo gemisine bindirildiler. Hedef Auschwitz’di…

Almanların 263 Yahudi’yi öldürmek için Auschwitz’e dek, niye bunca yol yapmayı seçtiklerini anlamak mümkün değil. Çoğu zaman soğukkanlılıkla yaptıkları gibi, kafalarına birer kurşun sıkarak Yahudilerin hayatlarına son verebilirlerdi. Belki de Alman disiplininin bir gereğiydi bu…

Tanais kargo gemisi, yola çıktığı ertesi sabah, erken saatlerde, Pire ile Milos adası yakınlarında bir İngiliz denizaltısından atılan iki torpido ateşi ile Akdeniz’in derinliklerine gömüldü. Gemiden hiç kurtulan olmadı.

Yahudi’si kalmayan Girit’in Etz Hahayim Sinagogu da Nazilerin bombalamalarından nasibini aldı. Çok uzun yıllar metruk halde kaldı, çöplük, tuvalet, köpek kulübesi olarak kullanıldı. Ta ki Dr. Nikos Stavroulakis 1990’larda bu mekânı onarma çalışmalarına başlayana dek. Annesi Yahudi, babası Ortodoks Rum olan Stavroulakis sanat tarihçisi, müze küratörü, tiyatro kostüm tasarımcısı, yemek kitabı yazarı gibi çok yönlü bir kişiydi. Etz Hahayim, Yahudi kuruluşları ve özellikle Ronald S. Lauder Vakfının maddi yardımları ile ciddi bir onarımın ardından, 1999 yılının 10 Ekim günü kapılarını yeniden açtı.

O tarihten sonra zaman zaman sinagogda Şabat duaları düzenlendiyse de, Dr. Nikos Stavroulakis’in geçtiğimiz yıl yaşama veda etmesi ile sinagog şimdilerde sadece müze işlevini görüyor. Etz Hahayim Sinagogu Hanya’ya gelen turistlerin uğrak yeri artık. Bir zamanlar var olan bir Yahudi toplumunun ardından kalan bir tanık olarak… Direniyor… Ne zamana kadar? Bilemiyorum…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page