Sene 1996..Henüz on yedi yaşında üniversite ikinci sınıf öğrencisi iken birlikte okuduğum iki Yahudi öğrenciden biri bana, yazın İsrael'e geziye gelip gelemeyeceğimi sordu. Hala kardeşim gibi sevdiğim bu dostumun bana nasıl bir iyilik yaptığını şu an çok iyi anlıyorum.
Şimdilerde nasıl bilmiyorum… Ama benim çocukluğumda ve gençliğimde İsrael ile alakalı pek bir şey bilmiyordum. Sadece oradan teyzeler, halalar gelip hediyeler getirirlerdi. Bunun ötesinde özel bir duygu beslediğimi hatırlamıyorum doğrusu. Hatta aliya yapanları da eleştirdiklerini hatırlıyorum hayal meyal. Kesin işini batırdı veya maddi durumu bozuldu da o yüzden gitmiştir cümleleri beynime kazınmış gibi.
Maksat konuşmak olsun işte.. Milli eğlencemiz..
Bugün İsrael'e gelen yalnız askerleri görüyorum da, bize nasıl yazık olmuş diye düşünmeden edemiyorum bir türlü. Bunu yapabilir miydim bilmiyorum ama vatanım İsrael'i sadece zavallıların göç etmek zorunda kaldığı bir göç yeri olarak tanımış olmak ağırıma gidiyor.
Holokostu filmlerden, İspanya sürgününü Solmaz Kamuran'ın eseri Kiraze'den Varlık vergisini Salkım Hanım'ın tanelerinden öğrenmek... Bir insan kendi köklerini yeterince tanımazsa kimliğini nasıl bulabilirdi ki? Nedense herkes sözleşmişçesine derin bir suskunluğa gömülmüştü ve okuduğum Yahudi okulu dahil yeni nesile tarihleri konusunda bilgi aktarımı yapmıyorlardı.
Bugün durum farklı…Google denen olay gözleri açmış durumda. Her şeyi herkes her yerden öğreniyor. Yeni neslin gözleri daha açık… Suskunluğu korumak epey bir zorlaşmış durumda. Hal böyle olunca da bazı şeyleri tartmak gençlik için daha kolay oluyor.
Dünyada Yahudiler arasında Siyonizm yani vatan aşkı artıyor. Çünkü gençlik tarihini daha iyi biliyor. Okuyor, inceliyor,sorguluyor.30 undan sonra şaşırmıyor öğrendiklerine. Her şey toz pembe gibi dayatılan hikayeleri ise yutmuyorlar artık.
Ben ise kendimi masallarla uyutulan bir ergenmişim gibi görüyorum. Kendi seçme şansımı ellerimden alınmış, hatta çalınmış gibi hissediyorum. Hayır sanıldığının aksine çocukluğum ve gençliğim çok güzel ve hemen hemen sorunsuz geçti diyebilirim.
Mesele o değil.. Mesele kandırılmakta. Unutmayalım ki susmak da bir çeşit yalandır. Bugün İsrael'de büyüyen çocuğum ileride bana sorduğunda diyeceğim ki;
Evet Trakya'da soydaşlarımız sürüldü, öldürüldü…Büyük deden dahil.
Evet, varlık vergisi kondu ve büyük dedelerimiz zor durumda kaldılar. Kimi Aşkale kampında zor şartlardan öldü, kimi tüm malvarlığını kaybetti…
Evet, Yahudiler yani bizler için benim doğup büyüdüğüm ülkede zor günler oldu elbet.
Ama yine de çok sevdiğim dostlarımı, geçirdiğim mutlu çocukluğumu da unutmuyorum. İçimde zerre kötü his yok, aksine Türkiye benim için her zaman güzel bir anı olarak kalacak.
Ama yerimiz burası. Köklerini alabildiğince burada evinde salabilirsin oğlum. Sözünün geçtiği, istendiğin yerde..
Eretz İsrael'de..