Dijital Şartlandırma
top of page

Dijital Şartlandırma


Geçenlerde ilginç bir deneme yaşadım. Yakın çevremi, (İsrael’de yaşıyan Türk asıllılarla, Türkiyede yaşıyan bazı Yahudi tanıdıklarım) ilgilendireceğini tahmin ettiğim ve İYT sıtesinde yer alan anonim bir yazıyı 30-35 kadar dostuma e- posta veya whatsapp kanalıyla yolladım. Facebook’a da koydum. Biraz uzun olmakla birlikte ilginç, seviyeli bir yazıydı kanımca. Tepkiyi bekledim. Yazılı ve sözlü geribildirimler inanılmaz cılızdı. Whatsappta yolladığım bazı yakın arkadaşlarıma sordum;

“okudunuz mu?” diye. Yazıyı uzun buldukları için açmamışlar!

Eminim 70-80 devamlı takipçisi olan bir hanım/erkek arkadaşım facebookta çilekleri sol tarafa (sağ tarafa da olabilir dilerseniz) eğik duran bir meyve pastası resmi koysaydı, çok daha fazla ‘’like’’ ve yorum alırdı. Pasta resmine bakmak için ne zamana gereksiniminiz var ne de düşünen bir beyne. Veya facebook uygulamasıyla başına lale tacını takıp yeni profilini gönderen 77 yaşındaki komşum, ‘’ahh Şerminciğim, ne kadar da yakışmış, hiç değişmemişsin ilkokuldaki sıra arkadaşlığımızdan bugüne’’ diye birkaç yapay ama moral yükselten yorum alırdı.

Dijital çağ bizim nesli bile değiştirdi. Şöyle ki kimsenin okuyup düşünmeye vakti yok. Whatsapp uygulaması açılacak/ (veya açılmıyacak!), bir göz attıktan sonra, bir başparmak, alkış veya birleşmiş teşekkür elleriyle cevap verilecek.

Gelsin bir sonraki whatsapp.

Facebook’ ta da durum aynı. Altı aydır hiç hatırını sormadığınız, aklınıza bile gelmiyen bir tanıdığınız Venezueladaki lokantada beytikebap yerken resmini yollamış.

Haydi gelsin ‘’Like’’ imojisi. Şimdi facebook sizi Venezueladaki tanıdığınıza yaklaştırdı mı, yoksa beyninizi vücudunuzdan ve ‘’like’’ yapan parmağınızdan uzaklaştırdı mı?

Ama dünya patronu ABD Başkanının bile ülkesini ve dünyayı twitter mesajlarıyla yönettiği bir devirde başka bir davranış şekli beklemek abesle iştigal oluyor galiba.

Buraya kadar bahsettiğim eğilimler buzulun sadece suyun üstünde görülen kısmı.

Bugününün insanının daha sabırsız, daha yüzeysel, düşünmekten çok, kısa, niteliği ön planda tutmayan, etki-tepki’yi öne çıkartan bir sosyal yaşam ve iletişim şeklini yeğlemesi.

Esas sorun ileriye dönük. Çocuklarımızın ve özellikle torunlarımızın çok değişik bir ortamda yaşamaları sözkonusu. Bu ilerki yaşamın anahtar kelimeleri iki devasa terim: Big data /Geniş veri tabanı ve AI,(Artificial Intelligence)/ yapay zeka.

Beni çok aşan bu iki konuya ayrıntılarıyla girecek değilim. Çok kısaca bir nebze açıklık getirmeye çalışayım.

Çok geniş bir veri tabanına sahip olan sosyal medya şirketleri, bu verileri kullanarak bizi şartlandıracaklar, yönlendirecekler. Kullandıkları algoritmalar sayesinde bizim düşünce ve davranışlarımıza yön verebilecekler. Örneğin facebook’a algoritmanın istemediği, beğenmediği bir mesajı koyduğunuzu farzedelim. Algoritma bu mesajınızın sadece bu fikirde olmıyan kişiler tarafından görülmesini sağlıyabilir. Ve bu kişilerin mesajınıza vereceği olumsuz tepkiler sizi bu fikri beğenmekten, savunmaktan vazgeçirebilir.

Öte yandan algoritma bu mesajı destekliyorsa, mesajınızın sadece bu fikirde olan kişilerce görülmesini ve sizin ‘’like’’ lara boğulmanızı sağlıyabilir.

Örnekler çoğaltılabilir, derinleştirilebilir.

Önemli olan şu: Bu iki gücün, ‘’Big data’’ ve ‘’Yapay zeka’’ nın yanlış ellerde bulunması, torunlarımıza çok daha karanlık bir dünya brakmamıza neden olabilir. Ama biz gelin yine de iyimserliğimizi bozmadan, sağduyunun bu sorunu da bir şekilde halledeceğine inanarak, whatsapp’ımızı açalım ve bu sabah bize krizantemler içinde kimin ilk olarak günaydın dediğine bir bakalım.

Yazarın notu: Büyük bir nüfus çoğunluğu bu bahsettiğim yolda ilerlemekle birlikte, tabii ki bu yazdıklarım tüm bir toplum veya çevreyi kapsamıyor. Bu tanımlamaların çok dışında pek çok insanımız da var.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page