top of page

O da bir Ole Hadaş


Yom Atzmaut kutlamalarını geride bıraktık. Bu yıl, 70. yıl etkinlikleri, ciddi bir hazırlık sonucu, her yılkinden daha coşkulu kutlamalarla gerçekleşti. Gece kutlamalarının ertesi günü 1963 yılından bu yana geleneksel olarak her Yom Atzmaut günü düzenlenen “Hidon HaTanah”, yani Uluslararası Tanah Yarışmasının bir bölümünü izledim televizyonda. Bu yarışmanın özelliği, katılımcıların din bilgisine vakıf Diaspora ve İsrael’den lise çağı gençler olması.

Oldukça çekişmeli geçen yarışmanın izleyicileri arasında Başbakan Binyamin Netanyahu, Knesset Başkanı Yuli Edelstein, Eğitim Bakanı Naftali Benett ve Yahudi Ajansı Başkanı (Sohnut) Natan Sharansky vardı. Yarışma tamamlandığında bu kişiler sahneye çıkıp kazanan gençlere ödüllerini sundular. Ödülleri sunan siyasilerin arasından ikisinin, Sharansky ile Edelstein’ın bu ülkede muteber görevlere gelmeyi başarmış birer ole hadaş olduklarını düşündüm.

Natan Sharansky yıllar süren engellemelerin ve hapis yaşamının ardından 1986 yılında Sovyetlerden çıkmasına izin verilen ve İsrael’e göç eden en medyatik refüjnikti. Mücadelesi dünya gündeminde yer almış, dünya kamuoyu Sharansky’nin serbest bırakılması için Sovyetlere baskı yapmıştı. Onun Sovyetlerden çıkışını, İsrael’de üst düzey kişilerce bir bayram havası ortamında karşılanışını TV kanallarından izlemiştik yıllar önce.

Knesset Başkanı Yuli Edelstein da onun kadar acı çekmiş, kapalı kapıların ardına sıkışmış, Sovyet hapislerine atılmış bir refüjnikti. Her ikisinin de suçu, İbranice öğrenmek, öğretmek, dini vecibelerini uygulamak ve Yahudiliklerini özgürce yaşayacakları İsrael’e göç etmeyi talep etmekti.

Ülkeye varışı Sharansky’nin göçü gibi medyatik bir olay olarak iz bırakmadıysa da, Yuli Edelstein’ın yaşamında çok zorlu bir mücadele süreci var aslında. Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ebeveynleri Anita ve Yuri öğretmen yetiştiren bir üniversitede öğretim üyeleriydi. Babası nedense Hıristiyanlığa geçti ve papaz oldu. Liseden mezun olan Yuli Edelstein, lisan yüksekokuluna kabul talebi Yahudi olması nedeniyle ret edilince öğretmenlik eğitimine başladı. Ancak Stalin karşıtı söylemlerinden dolayı okuldan atıldı.

1979’da İsrael’e göç talebi ret edildi. Başkent Moskova’ya geçerek İbranice kursuna devam etti. Lisana vakıf olunca gizlice, yeraltında İbranice öğretti. 70’li ve 80’li yıllarda Siyonist eylemlerin içinde yer aldı, Sovyetlerde İbranice öğretiminin yaygınlaştırılmasını hedefleyen bir örgütün başını çekti. Tüm bu faaliyetleri nedeniyle iş bulmakta güçlük çekiyordu. Çaresizlikten sanat okullarında çıplak modellik (üst beden)yaptı.

1984 yılının 4 Eylül günü KGB tarafından tutuklandı. Evine uyuşturucu yerleştirildi, böylece uyuşturucu bulundurmak suçuyla tutuklanacaktı. Ama tabii ki yönetimi asıl tedirgin eden Edelstein’ın Siyonist girişimleriydi. Yargılandı, üç yıl ağır hapse mahkûm oldu. Ağır işçi olarak çalıştırıldığı mahkûmiyeti sırasında geçirdiği kaza sonucu yaralandı. Serbest bırakılmasının ardından 1987’de nihayet İsrael’e göç edebildi. Asıl mesleği lisan eğitimiydi, uzmanlık alanı da özellikle İbranice… Bir ole hadaşın İbranice uzmanı olması çok ilginç değil mi? Siyasete atılmasından önce okullarda müdürlük görevinde bulundu.

Yuli Edelstein’ın siyasi kariyerini ayrıntıları ile anlatmak değil amacım. Bir ole hadaş olarak bu denli kısa bir sürede, 1996 yılında milletvekili seçilmeyi başarmış olmasını vurgulamaktı amacım. İlk görevi, Göç ve Uyum Bakanlığı Edelstein için biçilmiş kaftandı. Şimdilerde Knesset başkanlığının ikinci dönemini sürdürüyor.

Eski Sovyet ülkelerinden yoğun Yahudi göçünün İsrael’e uyum sağlamakta içtenlikli bir çaba gösterdiğine, iş seçmeden çalışmaya hazır olduklarına, çalışkanlıkları ile göze çarptıklarına, üstlendikleri işi en iyi şekilde tamamladıklarına, yerleştikleri kentlerin kültür seviyesini yükselttiklerine, sporda, tıpta ve teknolojide ülkeye büyük başarılar kazandırdıklarına, en önemlisi de ülke siyasetinde etkin olma cesaretini gösterdiklerine tanık oldu İsrael halkı son yıllarda.

Aslında Diaspora’nın çeşitli ülkelerinden gelen her Yahudi göçü ülkeye kendi karakteristiğini, kültürünü, geleneklerini getirerek İsrael’i bir anlamda zenginleştirmiyor mu? Sovyet göçmeni, Yemenlisi, Polonya, Etiyopya, Irak, Fas veya Güney Amerikalısı ve tabii ki Türkiyelisi de, dünyanın 90 ülkesinden gelip kaynaşmış toplumlardır bu ülkenin mucizevi başarısına imzasını atanlar…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page