Özgürlük nereye kadar?
top of page

Özgürlük nereye kadar?


Günümüzün ileri toplumlarında, insanların maddi gereksinimlerinin yanısıra birtakım manevi gereksinimleri de artık ‘’olmazsa olmaz’’ lar sınıfına girmiş durumda. Bunlardan biri de özgürlük. Modern, gelişmiş insanın özgürlük gereksinimi öylesine önemli ki, bugün birtakım özgürlüklerin mevcudiyeti ve uygulanma şekli bir ülkenin gelişmişlik seviyesinin önemli ölçeklerinden biri haline girmiş vaziyette.

Özgürlüklerin başında da muhakkak ki düşünce, söz, yazı ve basın özgürlüğü geliyor. Bugün kendine aydın diyen bir insanın düşünce ve söz hürriyetinin olmadığı bir ülkede yaşaması olanaksız veya en azından çok zor gibi birşey. Adıgeçen bu özgürlüklerin kitlelere ulaşım yolu da tabii ki medya.

Görsel, yazılı basın, sosyal medya bu özgürlüklerimizin kitlelerle buluştuğu yer. Ve bu durum günümüz dünyasında medyaya inanılmaz bir güç kazandırıyor. Bu güç paradan da, iktidardan da daha üstün. Medya yolsuzlukların ortaya çıkartılmasında, haksızlıkların düzeltilmesinde ne kadar olumlu ve yadsınamaz bir rol oynuyorsa da, öte yandan istediği bir kişi veya örgütü buldozer gibi ezme gücüne de sahip.

Ve medyanın bu olumsuz tarafı da kişinin bilme özgürlüğü ambalajında kötü niyetli amaçlara da hizmet edebiliyor. Kötü niyetten amacım bir kişi veya örgütü maksatlı olarak karalama veya rating arttırma gibi olumsuz amaçlar.

Maalesef bunun tipik bir örneğini geçtiğimiz günlerde ana akım görsel ve yazılı medyada yaşadık. Başrolde önce başbakanın oğlu, çok kısa bir süre sonra da eşi vardı.

Birinci olayda başbakanın oğullarından birinin bir striptiz kulübüne gittiği, alkol aldığı ve ayrıca da bir erkek arkadaşıyla konuşurken eski kız arkadaşı hakkında yakışıksız ifadeler kullandığı bir kaset ana akım medya tarafından topluma duyuruldu. Kanımca bu olayları ve konuşmaları medyaya sızdıran kişi, en temel bir özgürlüğü çiğnemiş oluyor. Kişinin özel yaşamı kendi özelidir ve bunun izinsiz olarak topluma duyurulması, (ki bu duyurma işinde medya da buna suç ortağı oluyor) bir suç olsa gerek.

Hukukçu değilim ve ola ki söylediklerim hukuken asılsızdır. Ancak herhangi bir kişinin özel hayatına girmek, (ki burda Başbakanın oğlu herhangi bir kişidir) ve bunu açığa vurmak ne hukuğa ne de etik değerlere uymasa gerek! Ayrıca yirmili yaşlarında bir gencin bir striptiz kulübüne gitmesi ,alkol alması veya eski kız arkadaşı hakkında erkek arkadaşıyla dedikodu yapması muhtemelen onu her genç kızın, (veya genç kız annesinin), rüyası yapmaz ama bunlardan bir kısmını veya hepsini yapmamış kaç genç vardır acaba?

İkinci iğrençlik başbakanın eşiyle ilgili bitmek bilmiyen sagaya bir yenisinin eklenmesiydi.

Bu hanımın İsraelin en popüler kadını anketinde ilk sırayı alamıyacağını artık cümle alem biliyor.

Ne var ki bir kriz anında birilerine bağırarak mesleğini ve akademik derecelerini hatırlatması ne hukuka aykırı, ne de hiçbirimizin hayatında hiçbir zaman yapmadığı birşey değil. Ve bunu öğrenmeseydik hayatımızda ne eksik olurdu, onu da biliyor değilim.

Ama amaç toplumu bilgilendirmekten çok karalama kampanyasını sürdürmek ve ratingi arttıracağı kesin bir konuyu sonuna kadar sömürmek. Basın / medya özgürlüğü her sağlıklı toplum için çok hayati bir gereksinim.

Ancak bu özgürlüğün de, her özgürlük gibi, bir sınırı olmalı. O sınır da kişilerin özel hayat haklarına dokunduğu yerdir inancındayım.

Not:

Bu yazı yayına hazırlanırken, ilginç bir olay daha yaşandı bu konuda. Çok sene evvel, (yani zaman aşımı yüzünden şu anda hukuken bir geçerliliği kalmıyan), reşit olmıyan bir öğrencisiyle, iki tarafın da rızasıyla bir ilişkiye giren meşhur bir ressam, -ve resim öğretmeni-, olayla ilgili bir haberin medyada yayınlanması üzerine intihar etti. Ressam intiharına neden olarak haberin yayınlanmasının ardından kendini savunamıyacağını, bundan böyle ders verme imkanı da olmıyacağına göre hayatının anlamını yitireceğini iddia etti. Yayınlıyan medya kuruluşu ise olaydan üzüntü duyduklarını, ancak yayınlama kararlarının arkasında durduklarını belirtti.

İstemeden de olsa bu olayda medya yargı müessesini ikame etti gibi geldi bana. Aynı fikirde misiniz?

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page