Diaspora Müzesindeyiz…
top of page

Diaspora Müzesindeyiz…


“Deneyim ve Paylaşımlar” başlığı altında bu hafta, Beit Hatfutsot’da (Diaspora Müzesi) izlediğim “geçici” sergilerle ilgili izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama her gördüğümde beni heyecanlandıran “daimi” sergisi, “Synagogues Past and Present” / “Geçmişte ve Günümüzde Sinagoglar” bölümüne de kısaca değinmeden geçmek istemiyorum. Dünyanın farklı ülkelerinde, farklı Yahudi kültürlerine ait 21 sinagogun maketinin bulunduğu bölüm. Eğer vaktiniz varsa, o bölümdeki iki ayrı dev ekranın karşısına oturun ve seyredin. Yansıtılan projeksiyonda dünyanın pek çok ülkesinde çeşitli Yahudi toplumlarının bayram dualarını, düğün, bar- mitzva gibi vesilelerde sinagogla ilgili ritüellerini, yeşivalarını, hatta Ortodoks, Konservatif ve Reformist Yahudilerin uygulamalarını, izlemek oldukça ilginç oldu.

Müzedeki “geçici” sergilerden biri, Etiyopya Yahudilerinin “Operation Moses: 30 Years After” Musa Operasyonu ile İsrail’e getirilişlerinin 30. yılında hazırlanılmış bir sergi. Farklı ekranlardan yansıtılan filmlerde göç sürecini yaşamış kişiler yollarda açlık ve yorgunluktan verilen kayıpları, ailelerin bölünmesini, yaşadıkları güçlükleri İbranice anlatıyor, ülkeye geldikleri zaman karşılaştıkları kültür farkını dile getiriyor, Falaşalara özgü kıyafetlerle çekilmiş fotoğraflarını gösteriyorlar. Diğer ekranlarda bu insanların İsrail’de doğan çocuklarının anlatılarını dinlerken, geçmiş 30 küsur yılda bu toplumun uygarlık açısından nasıl bir değişim yaşadığını, yeni neslin her alanda yükseldiğini, hatta Etiyopyalı olmayan İsraillilerle başarılı evlilikler yaptığını görüyoruz.

Müzede bir fotoğraf sergisi… Tanıtım fotoğrafı sahile vurmuş bir denizaltı kalıntısının yanı başında kumlarla oynayan üç çocuk… Çok etkileyici bir fotoğraf… “Capturing History: The Photography of Chim” adlı sergi, Chim lakaplı David Seymour’un fotoğraflarından oluşuyor. Yirminci yüzyılın ilk yarısında foto muhabirliğinin öncülerinden biriydi Chim. Asıl adı David Syzmen’di, Varşova’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1933 yılında Fransa'da halkçı cephenin iktidara gelişini, sokak gösterilerini ve çatışmaları görüntüledi. 1936 -1938 yılları arasında, İspanyol İç Savaşı'nda bulundu. ABD vatandaşlığına geçen Seymour, 1947 yılında Robert Capa, Henri Cartier-Bresson ve George Rodger'la birlikte Magnum Photos adlı fotoğraf ajansını kurdu. 1956 yılında Arap-İsrail savaşını görüntülerken vurularak öldü. Öldüğünde 45 yaşındaydı.

Chim’in fotoğraflarından oluşan sergiyi gezerken tarihin bir kesiti gözlerinizin önünden bir film şeridi gibi geçiyor adeta. İkinci Dünya Savaşı öncesi Avrupa kentlerinde işçi hareketlerinin, savaş sonrası yıkımın, dağılmışların, yoksulluğun, açlık ve çaresizliğin çarpıcı fotoğrafları, ABD’de Kirk Douglas, Ingrid Bergman, Audrey Hapburn, Gina Lolobrigida, Sophia Loren ve daha nice ünlünün Chim’e verdiği pozlar… Ve İsrail’in kuruluş yıllarına ait çok önemli belgesel niteliğine sahip onlarca fotoğraf, kibbutzlar, yol çalışmaları, çatışma görüntüleri…

Müzenin diğer bir bölümünde Bob Dylan’ın 75 yaşı vesilesi ile bir sergi düzenlenmiş. Sergi alanı girişinde “Forever Young – Bob Dylan at 75” yazısı yer alıyor. Fotoğraflar, ekranlarda onunla ilgili filmler, gençlik ve olgunluk yılları… Dylan ile bütünleşen eşyalar… Ve her köşeden yankılanan Bob Dylan müziği… Asıl adı Robert Allen Zimmerman… Besteleri ve sözleri çok değerliydi. 2016 yılında Nobel Edebiyat Ödülüne layık görüldü.

Diaspora Müzesinde Bob Dylan’a ayrılan bölümden çıkıp uzaktan duyulan başka bir müzik sesine doğru ilerliyorum. Bu kısık ses bir yakarış adeta… İlerleyince siyah bir matem çadırına varıyorum. Siyah çadır bezinin üzerine ışık huzmesi ile “A Tribute to Leonard Cohen”, İbranice “Preida mi Leonard Cohen” yazısı yansıtılmış. Çadırdan içeri girince göz gözü görmüyor, karanlık… Yakarış daha da güçleniyor… Ekranda Cohen’in gençlik görüntüleri ve duymakta olduğumuz “Hineni” şarkısına tempo tutup, hafif hafif devinmekte olan insan görüntüleri geçiyor. Kısık sesli yakarış her köşeden ulaşıyor bize; “Hineni, Hineni. I’m ready, my Lord” / “Buradayım, Buradayım. Hazırım, Tanrım” diyor Leonard Cohen.

2016’da yaşamını yitiren Leonard Cohen ölmeden çok kısa zaman önce son albümünü yayınlamış, albümdeki “You Want It Darker” parçası ile artık ölmeye hazır olduğunu söylüyordu. Vokallerde kantorun “Kadiş” okuyan sesi duyulurken Leonard Cohen, “Hineni, Hineni. I’m ready, my Lord” sözleri ile belli ki bu dünyaya veda ediyordu. Ben de Cohen’e veda edip siyah çadırdan çıkıyorum.

Bu haftaki yazımda sizleri müzede izlediklerime ortak etmek istedim. Bir diğer paylaşımda buluşmak üzere sevgiyle kalın…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page