Bir yılı daha geride bıraktık..
top of page

Bir yılı daha geride bıraktık..


Geçmiş yıllarda, Şalom Gazetesi’nde, yılbaşı öncesi yazdığım yazılara göz atıyorum. Her seferinde yaklaşık aynı duyguları dile getirmişim.

“Yılbaşı kutlamaları konusunda katı bir yaklaşımım yok, hatta cadde ve dükkânların ışıklarla süslenmesini hoş buluyor, havai fişekli, müzikli, kitlesel kutlamaların insanlara pozitif enerji katabileceğine de inanıyorum. Ancak kişisel olarak genelde yeni yıla evimde, ailemle girmeyi yeğliyorum, çünkü eğlenmek bir zorunluluk olunca insan pek de eğlenemiyor.”

Yahudi dinine göre sene başı tabi ki, “Roş Haşana”dır. Yılbaşı yanlış bir bilgi sonucu Hz. İsa’nın doğum günü kutlaması olarak bilinmektedir. Aslında yılbaşının Hz. İsa’nın doğum günü ile bir ilgisi yoktur. Tarihte, kış gün dönümünü kutlama âdetleri, çeşitli Asya ve Avrupa pagan uluslarında vardı. Bizans İmparatoru Constantine, 312 tarihinde Hıristiyanlığı kabul ettiğinde paganlardaki kış gün dönümü kutlamasını da benimsedi ve Hıristiyanlar tarafından bu gelenek sürdürüldü.

Ancak küreselleşen dünyada 31 Aralık gecesi saat 12’de dostlarımıza “iyi bir yeni yıl” temennisinde bulunmak Hıristiyan dünyası ile bağıntılı olmadan tüm insanların paylaştığı ortak bir dileğe dönüştü.

Nişantaşı’nın tekrar “in” olduğu, şarkıcıların dev platformlarda sahne aldığı Abdi İpekçi meydanında büyük kalabalıkların katıldığı yılbaşı kutlamalarının düzenlenmeye başlandığı ilk yıllardı. Türkiye açısından elit kitle de özel partilerde eğlenmeyi bir yana bırakıp “Avrupai” tarzda yeni yılı coşku ile açık havada karşılamaya başlıyordu.

2000 yılına, yeni bir milenyuma girmeye dakikalar kala Nişantaşı’ndayız, herkes heyecan içinde… Genç yaşta yitirdiğim can dostum, Şalom yazarı Mary Asayas ve eşi ile kutlamalar sırasında, kalabalıkta ezilme tehlikesi geçirdiğimizi ve birbirimizi kaybettiğimizi hatırlıyorum. Sonraları Nişantaşı’nda düzenlenen yılbaşı kutlamalarına İstanbul’un her yanından, varoşlardan akın başlayınca eski cazibesini yitirdi. Şimdilerde ne oluyor bilmiyorum.

Bir dostumun Twitter mesajını okuyorum; “Çoğu Arap dünyası dâhil bütün dünya şehirleri yılbaşını ışıklı ve meydan kutlamalı geçirdi, memleketim ise İzmir dışında kapkaranlık. Böyle dünya lideri adayı mı olurmuş?”

Genç yaşlarımda iki bin yılının, milenyumun bir tılsımı olduğuna inanır, o yılları acaba görebilecek miyim diye de meraklanırdım. O tılsımlı yıldan bu yana 17 yıl geçti. Dünya bu süre içinde çok mu ilerledi, çok mu değişti?

Bir yandan iletişim mobil cihazları, sosyal medya ve bağlantı teknolojileri, sürücüsüz otomobiller, yapay zekâ nesneleri dünyayı inanılmaz şekilde değiştirmeye devam ederken diğer yandan İslami terörün yükselişi, IŞİD gibi örgütlenmelerin insanlık dışı vahşetleri çağdaş dünyanın korkulu rüyası haline dönüştü.

Son yirmi yılda İsrail nüfusu yüzde 45’lik bir artış gösterdi, buna karşılık ekonomik büyüme oranı yüzde 180. Geride bıraktığımız 365 günün haberlerine baktığımda Trump’ın Yeruşalayim açıklaması İsrail açısından 2017’nin en güzel haberiydi. Keza Mobileye’ın 15,3 milyar dolara İntel’e satılması da çok büyük başarıydı. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2017 senesi Global İndeksine göre innovation’da dünya üçüncüsü olan İsrail ekonomisi yeni yılda da büyümeye ve high-tech alanındaki başarıları ile halkını gururlandırmaya devam edecek.

Buna karşılık, 2018’de İsrail’i bekleyen iki sıkıntılı gelişmeden biri, Suriye’de muhalif bağımsız güçlerin elinde kalan son toprakların da İran destekli Şii güçleri tarafından geri alınması ve bu güçlerin İsrail’in kuzeyinde, sınırdan 10 km. uzaklığa kadar yaklaşmış olmaları.

Diğer bir sıkıntılı gelişme ise yoksulluğun had safhaya geldiği Gazze’de dayanılmaz yaşam koşulları karşısında Hamas’ın halkın gözünde prestijini korumak amacı ile yeniden terör eylemlerine girişebilme olasılığı.

“Dünyada barışın filizlendiği, sevgilerin birleştiği nice yıllara!” diyelim.

SHANA EZRAHİT TOVA…

Etiketler:

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page