Herkese merhaba...
top of page

Herkese merhaba...


65 yaşından sonra Aliya yapılır mı? Bu soruyu burada irdelemeye/tartışmaya ne yeterince yerimiz var, ne de sizleri böylesine kişisel bir konu ile sıkmak isterim, değerli okurlar... Öte yandan, gençlik yıllarımdan bugüne dek İsrail halkı ile yaşadığım değişik “flört” evreleri sonucu, her daim hayranlık duyduğum bu topraklara yerleşmek ancak şimdi nasip oldu!..

İ.Ü. İşletme Fakültesi’nde okuduğum son yıla girmeden, lisans üstü eğitim ve yerleşme olanaklarını araştırmak amacıyla koca bir ay boyunca İsrail’in neredeyse her yerini dolaştım. Büyük kentlerin youth hostel’lerinde konakladım veya küçük kasabalarda oda kiralayan ailelerin yanında – üşenmeden en güneyde Sharm el Sheijk’den en kuzeydeki Kuneitra’ya kadar uzandım ve sayısız kişi ile görüştüm/tartıştım. O yıllarda halen altı gün savaşının zafer sarhoşluğu sürüyordu ve sivil halka yönelik terör dönemi henüz başlamamıştı – dolayısıyla ülkede büyük bir özgüven ve gurur, keza ondan hareketle bireylerinde nice kibirli davranışlar öne çıkıyordu... Sonuç: 25 Ekim 1971 günü Haifa’da bindiğim “Samsun” vapuruyla Limassol, Rodos ve İzmir üzerinden İstanbul’a süren dört günlük yolculuk boyunca düşündüm, taşındım – ve verdiğim karar, olumsuzdu!

Ardından uzun yıllar boyunca İsrail’e ayak basmadım – ta ki, 1980’lerin ortalarında Mısır’a yapmış olduğum bir iş seyahati dönüşünde, Camp David sonucu başlatılmış uçak seferlerinden yararlanarak Tel Aviv’de yaşayan arkadaşlarımı ziyaret edene kadar... Bunu izleyen yıllar içinde kâh turistik ve “solidarity” amaçlı, kâh iş için ülkeye onlarca kez geldim. Ve İsrail hakkındaki olumsuz kanım değişik evrelerden geçerek adım adım düzeldi.

Bu kısıtlı satırlarda İsrail halkının bir tipografisini de yapacak değilim elbet – bunu Amos Elon, Tom Segev ve Donna Rosenthal ziyadesiyle yaptı. Sadece görmüş olduklarımı nakledeceksem, 1973 ile Lübnan savaşlarının yaratmış olduğu travma, uluslararası çapta kimi siyasi bloklar nezdinde oluşmuş olan siyasi dışlanmışlık ve “mikro” olarak adlandıracağım bireysel terör tehdidi gibi olumsuz kısıtlamaların bir yandan, keza özellikle gençlerin dış seyahatler aracılığı ile dünyayı tanımaları, küreselleşmenin içeride genişlettiği ufuklar ve –belki de en önemlisi– değişik Aliya’lar gibi olumlu etkenlerin İsrail halkında yarattığı metamorfoz, sert mizaçlı ve içine kapanık bir toplumu sanki yeniden yaratmışa benziyor! Hiç kuşku yoktur ki “İsrail kokteyli”nin ana bileşimleri, bir asrı aşkın süredir beslendiği değişik kökenli insanlardı – ancak ona bugünkü lezzetini veren, yukarıda sıraladığım olumlu/olumsuz etkenler olmuştur... Üstüne üstlük, son yirmi beş yıldır yaşanan Rusya Aliyası gibi bir ana girdi, kendiliğinden oluşuveren bu “toplum mühendisliği”ne o yüce kültür birikimi ile önemli ve son derece olumlu bir yön vermesini bilmiştir.

Özet: Büyüklerimizi yitirmiş, çocuklarımız ise başka ülkelere yerleşmiş, emeklilik çağına yaklaşmış olan eşimle ben, on yıldır teorik olarak irdelediğimiz Aliya’yı nihayet uygulamaya koyduğumuzda, fiilen karşılaştığımız İsrailliler ile –en azından bu satırları yazdığım ana dek!– son derece barışık durumdayız... Bunu, bürokratik işlemlerimizi yaptığımız memurlardan tutun, sokaktaki kişiler üzerinden, yaşadığımız binadaki (Türkiyeli olmayan!) komşulara kadar kapsayan halk kesimlerinin tümü için rahatlıkla söyleyebilirim!

Tüm bunların dışında, son zamanlarda çok tartışılan demokrasi kavramı ile sokaklarda ve kamu alanlarında aradığımız disiplin ve düzeni yaşamanın verdiği keyif – üstelik, yolda karşılaştığımız herkesin ak-pak, kaldı ki büyük çoğunluğunun dindaş oduğunu algılamak, başlı başına bir ayrıcalıktır...

Kültür-sanat anlayışına gelince – bunu gösterecek sıradan bir örnek, geçen gün bulunduğum bir ofis binasında, diğerleri dolu olduğundan mecburen girdiğim engelli WC’sinde rastladığım (her iki anlamdaki!) “tablo”nun ekteki fotoğrafıdır!!

Efendim, değerli dostum Yakup Barokas’ın davetine uyarak, yirmi yıl boyunca Şalom Gazetesi ile ardından Şalom Dergi’de, bir süredir ise Paros Dergi’de yayımlanmış olan Değinmeler ve nitelik köşelerimin bir küçük torununu, sevgili köşe-dame’ım Aylin Yengin ile dönüşümlü olarak bundan böyle IYT’de gezdirmeyi düşünüyorum – umarım, karşılaştığınızda beğeninizi kazanır...

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page