‘Türkiye’de Yahudi’sin, İsrail’de Turki’; bu sıkça kullanılan bir ifade. İsrail
sürekli Diasporadan göç alan bir ülke. Farklı ülkelerden gelenler; Bulgar
Yahudi’si, Arjantinli, Rus gibi geldikleri ülkelerin adlarıyla tanımlanırlar.
Ancak bu tanımlama bir ayırımcılık veya ötekileştirme amacı gütmez.
Bir dostumun Facebook’ta geçen hafta yayınlanan yazımın altında belirttiği
gibi; “ Çerkez, Boşnak, Arnavut, Arap, Kürt, Sünni, Alevi, Yahudi, Ermeni
gibi farklı etnik gruplardan, farklı kültürlerden söz ederken etnisite, kültür,
vatandaşlık ve din unsurlarının karıştırıldığı, ayrıca ‘Türk ve Türkiyeli’
kullanımının ideolojik boyutlarının tarihi bağlamda zaten açılmadıkları için
istenilen tarafa çekilebildikleri” doğrudur. Dinlediğim bir konferansında Dr.
Hay Eytan Yanarocak bu kavramlara son derece aydınlatıcı akademik bir
açıklama getirmektedir.
Bugün amacım, kimlik tanımları açısından benzer ancak farklılık gösteren
bir konuyu irdelemek. Yıl 1980’ler; ben ve Av. Kemal İpekel (Zl) ikimiz de o
dönemde avukatlık sınavlarımızı vermiş ve İsrail’de mesleğimizi yapmaya
başlamışız. Bir panelde karşılıklı görüşlerimizi aktarıyoruz. Kemal, Türkçe
konuşulan dernek ve oluşumların ülkeye uyumu geciktirdiğini, hatta
önlediğini savunuyor. Ben tam tersini ileri sürüyorum. Yıllar sonra bir gün
İstanbul’da kendisi ile karşılaştığımda bu tartışmayı hatırlatıyor ve ; “Bak
işte şimdi ikimiz de buradayız. Ne sen haklı çıktın, ne ben!” diyorum.
Göçmenlerin ilk kuşağının ana dillerinin konuşulduğu, kültürlerinin
paylaşıldığı ortamlarda bulunduklarında ülkeye daha kolay bir intibak
sağladıklarına hala inanmaktayım. Bu sadece Türkiye’den değil, diğer
ülkelerden gelenler için de öyledir. Rusların çocukları anaokulunda bile hala
Rusça konuşmaktalar. Ancak bu durum ülkeye uyum sağlamalarını, her
alanda son derece başarılı olmalarını engellemiyor.
Yine yıllarca önce; Hertzliya Kültür Merkezi’nde, “1948 Aliyası konuşuyor”
başlıklı bir panel düzenlemiştik. Panele konuşmacı olarak katılan ve 1948
senesinde ülkeye göç eden Yük. Müh. Heinz Ziffer’in şu sözleri hala
hatırımdadır ; “Gelir gelmez bir an önce İsrailli olmak istemiştik. Ancak
yeni bir kültür edinmeden eski kültürümüzden kopmaya çalışmamız büyük
bir hata oldu.”
İster laik, ister dindar olalım İsrail’in bir Yahudi devleti olduğunu
kabullenmek gerekir; dünyadaki tek Yahudi devleti. Ancak İsrail’de sadece
Yahudiler yaşamamaktadır. Diğer azınlıkların yanı sıra önemli bir İsrailli
Arap nüfus mevcuttur. İsrailli Araplar, bölgede demokrasinin var olduğu bu
tek ülkede, her türlü haklara sahip tam eşit vatandaşlar olarak ve
dinlerinden dolayı hiçbir ayırımcılığa tabi tutulmadan özgürce
yaşamaktadırlar. ‘Kurulacak bir Filistin devletinde yaşamak ister misin?’
diye kendilerine sorulduğunda yanıtları büyük ölçüde ‘hayır’ olacaktır.
Onlar yüzde yüz İsrail vatandaşıdırlar.
Türkiye’de bir kavram kargaşası vardır. Şöyle ki, Türkiyeli Yahudi kimi
çevrelerce İsrail ile özdeşleştirilir. Oysa o Yahudi’dir, ama İsrailli değildir.
İsraillilik farklı hak ve yükümlülükleri içeren farklı bir yaşam tarzı, farklı bir
kültürdür. İsraillilik, dünya Yahudilerinin çok farklı kültürlerini de
bünyesinde içerir ancak sadece Yahudi kültüründen ibaret değildir.
Hay Eytan Yanarocak’ın sunduğu; “Kimlik Bunalımı; Türklülük, Yahudilik ve
İsrailliliğin arasında…” konulu konferansta; “İsrailli olmak istiyorsanız önce
İbraniceyi çok iyi öğrenin. İsrailliler gibi aynı tiyatro oyununu seyredip, aynı
esprilere gülmüyorsanız İsrailli olamazsınız” sözleri biraz sert ama oldukça
düşündürücüydü.
Gelinen ülkenin dilini kullananlar ile birlikte olmanın ülkeye uyum
sağlamayı kolaylaştıracağını belirtmiştim. Ancak özellikle genç yaşta
olanların, öğreniminin bir bölümünü veya yüksek tahsilini İsrail’de
tamamlayanların durumları farklılık gösterir. Bu gençler kısa sürede İsrailli
kimliğini benimseyecekler ve Türkiye’den gelmiş olmaları sadece ailevi bir
aidiyet bağı olarak kalacaktır.
İleri yaşta göç edenler için bu sürecin kolay olmadığını kabul etmek
gerekir. Manevi olarak yeni kimliği benimsemek, sevmek farklı bir
duygudur, kültürel olarak gerçek anlamda İsrailli olmak farklı bir durumdur.
NOT: Gelecek haftanın konusu:”Kayadez-Avlaremoz-Un-seen”