top of page

‘Turki’ mi, ‘İsraeli’ mi? (3)


  • ‘Türkiye’de Yahudi’sin, İsrail’de Turki’; bu sıkça kullanılan bir ifade. İsrail

sürekli Diasporadan göç alan bir ülke. Farklı ülkelerden gelenler; Bulgar

Yahudi’si, Arjantinli, Rus gibi geldikleri ülkelerin adlarıyla tanımlanırlar.

Ancak bu tanımlama bir ayırımcılık veya ötekileştirme amacı gütmez.

Bir dostumun Facebook’ta geçen hafta yayınlanan yazımın altında belirttiği

gibi; “ Çerkez, Boşnak, Arnavut, Arap, Kürt, Sünni, Alevi, Yahudi, Ermeni

gibi farklı etnik gruplardan, farklı kültürlerden söz ederken etnisite, kültür,

vatandaşlık ve din unsurlarının karıştırıldığı, ayrıca ‘Türk ve Türkiyeli’

kullanımının ideolojik boyutlarının tarihi bağlamda zaten açılmadıkları için

istenilen tarafa çekilebildikleri” doğrudur. Dinlediğim bir konferansında Dr.

Hay Eytan Yanarocak bu kavramlara son derece aydınlatıcı akademik bir

açıklama getirmektedir.

Bugün amacım, kimlik tanımları açısından benzer ancak farklılık gösteren

bir konuyu irdelemek. Yıl 1980’ler; ben ve Av. Kemal İpekel (Zl) ikimiz de o

dönemde avukatlık sınavlarımızı vermiş ve İsrail’de mesleğimizi yapmaya

başlamışız. Bir panelde karşılıklı görüşlerimizi aktarıyoruz. Kemal, Türkçe

konuşulan dernek ve oluşumların ülkeye uyumu geciktirdiğini, hatta

önlediğini savunuyor. Ben tam tersini ileri sürüyorum. Yıllar sonra bir gün

İstanbul’da kendisi ile karşılaştığımda bu tartışmayı hatırlatıyor ve ; “Bak

işte şimdi ikimiz de buradayız. Ne sen haklı çıktın, ne ben!” diyorum.

Göçmenlerin ilk kuşağının ana dillerinin konuşulduğu, kültürlerinin

paylaşıldığı ortamlarda bulunduklarında ülkeye daha kolay bir intibak

sağladıklarına hala inanmaktayım. Bu sadece Türkiye’den değil, diğer

ülkelerden gelenler için de öyledir. Rusların çocukları anaokulunda bile hala

Rusça konuşmaktalar. Ancak bu durum ülkeye uyum sağlamalarını, her

alanda son derece başarılı olmalarını engellemiyor.

Yine yıllarca önce; Hertzliya Kültür Merkezi’nde, “1948 Aliyası konuşuyor”

başlıklı bir panel düzenlemiştik. Panele konuşmacı olarak katılan ve 1948

senesinde ülkeye göç eden Yük. Müh. Heinz Ziffer’in şu sözleri hala

hatırımdadır ; “Gelir gelmez bir an önce İsrailli olmak istemiştik. Ancak

yeni bir kültür edinmeden eski kültürümüzden kopmaya çalışmamız büyük

bir hata oldu.”

İster laik, ister dindar olalım İsrail’in bir Yahudi devleti olduğunu

kabullenmek gerekir; dünyadaki tek Yahudi devleti. Ancak İsrail’de sadece

Yahudiler yaşamamaktadır. Diğer azınlıkların yanı sıra önemli bir İsrailli

Arap nüfus mevcuttur. İsrailli Araplar, bölgede demokrasinin var olduğu bu

tek ülkede, her türlü haklara sahip tam eşit vatandaşlar olarak ve

dinlerinden dolayı hiçbir ayırımcılığa tabi tutulmadan özgürce

yaşamaktadırlar. ‘Kurulacak bir Filistin devletinde yaşamak ister misin?’

diye kendilerine sorulduğunda yanıtları büyük ölçüde ‘hayır’ olacaktır.

Onlar yüzde yüz İsrail vatandaşıdırlar.

  • Türkiye’de bir kavram kargaşası vardır. Şöyle ki, Türkiyeli Yahudi kimi

çevrelerce İsrail ile özdeşleştirilir. Oysa o Yahudi’dir, ama İsrailli değildir.

İsraillilik farklı hak ve yükümlülükleri içeren farklı bir yaşam tarzı, farklı bir

kültürdür. İsraillilik, dünya Yahudilerinin çok farklı kültürlerini de

bünyesinde içerir ancak sadece Yahudi kültüründen ibaret değildir.

Hay Eytan Yanarocak’ın sunduğu; “Kimlik Bunalımı; Türklülük, Yahudilik ve

İsrailliliğin arasında…” konulu konferansta; “İsrailli olmak istiyorsanız önce

İbraniceyi çok iyi öğrenin. İsrailliler gibi aynı tiyatro oyununu seyredip, aynı

esprilere gülmüyorsanız İsrailli olamazsınız” sözleri biraz sert ama oldukça

düşündürücüydü.

Gelinen ülkenin dilini kullananlar ile birlikte olmanın ülkeye uyum

sağlamayı kolaylaştıracağını belirtmiştim. Ancak özellikle genç yaşta

olanların, öğreniminin bir bölümünü veya yüksek tahsilini İsrail’de

tamamlayanların durumları farklılık gösterir. Bu gençler kısa sürede İsrailli

kimliğini benimseyecekler ve Türkiye’den gelmiş olmaları sadece ailevi bir

aidiyet bağı olarak kalacaktır.

İleri yaşta göç edenler için bu sürecin kolay olmadığını kabul etmek

gerekir. Manevi olarak yeni kimliği benimsemek, sevmek farklı bir

duygudur, kültürel olarak gerçek anlamda İsrailli olmak farklı bir durumdur.

NOT: Gelecek haftanın konusu:”Kayadez-Avlaremoz-Un-seen”

Etiketler:

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page