top of page

100. Gün ve Lahey




Yüz günü de geride bıraktık. Evet 136 rehine, kız, çocuk, kadın, erkek yüz gündür cehennemde rehine tutulmakta.

Bir anne 19 yaşındaki kızı için televizyonda şöyle yakarıyor: “Ne olur kızımı geri getirin. Biliyorum her gün tecavüze uğruyor. Hamile ise çocuğu aldırmaya vaktimiz olsun. Yalvarıyorum.” Ve ağlıyor.

Rehinelerin kimi ilaçsız, 100 gündür ne tansyon ne şeker ilacı, 75 yaşında bir yaşlının oğlu umudunu neredeyse yitirdi: “Babam nefes makinesi olmadan dayanamaz” diyor.

Rehineler tünellerde, rutubetli, havasız odalarda tutuluyor, kendilerine günde yarım pide veriliyor.

Bibas ailesinin rehin tutulan  iki çocuğundan küçüğü kaçırıldığında 9 aylıktı, şimdi yaşıyorsa bir yaşına girdi. Ne yer ne içer bu bebek? İnsan düşündükçe kahroluyor.


Diğer yandan da dünyanın gözleri önünde Lahey kentinde büyük bir komedi sergilenmekte. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı’nda, İsrael aleyhine, “7 Ekim’den bu yana Gazze’de işlediği fiillerle soykırım yaptığı” gerekçesiyle açılan dava görülmekte.

  

Mahkeme salonu, kürsüde yer alan yargıçlar, söz alan savunma ve iddia makamı avukatlarının peruklü görüntüleri gerçekten göz alıcı. Ne var ki Soykırım Sözleşmesini ilk imzalayan ülkelerden biri olan İsrael’in ve Holokost sonucu 6 milyonu yok edilen bir halkın sanık sandalyesine oturtulup kendini savunmak zorunda bırakılması artık dünyanın çivisi çıktı dedirtiyor insana.

 

Mahkeme, kısa süre içinde, Güney Afrika’nın, “İsrael’in Gazze’deki tüm askeri operasyonlarına son vermesi için ihtiyati tedbir uygulanması” talebi ile soykırım suçlamasının esastan görüşülüp görüşülmeyeceğini karara bağlayacak. Davanın esastan görülmesi yıllar alabilir ancak ihtiyatı tedbir kararının alınması esas konuya ve delillerin görüşülmesine girilmeden yargıç heyetinin takdiri ile çoğunlukla alacağı bir karardır. Ve tehlike burada. Bu pretijli yargıç heyeti adil bir karar mı, yoksa siyasi bir karar mı verecek?

 

İsraelli avukatlar Lahey’de görülen Bosna Hersek’teki savaş suçluları davasında mahkemenin bu yönde bir tedbir kararı verilmesini reddettiğini belirttiler. Bu örnek oluşturan karar göz önüne alınarak avukatlar  savaşın durdurulması yönündeki talebin reddini istediler.

 

Hamas terör örgütünün 7 Ekim’de 1200 kişiyi katlettiği, yaktığı, tecavüz ettiği, 240 kişiyi kaçırdığı, İsrael’in Hamas’a karşı yürüttüğü savaşın Filistin halkını hedef almadığı, Hamas’ın hastane, okul, ibadet yerlerini silah depoları haline getirdiği, sivil halkı kalkan gibi kullandığı  göz ardı edilerek verilecek bir karar dünyanın ayıbı olacaktır. Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika Cumhuriyeti’nin bu iftira niteliğinde ve Hamas’ı destekleme amacıyla açtığı dava karşısında itibarını koruyacağına inanıyorum.

 

İsrael’in gerçekleri bütün dünyaya aktarabilmek açısından  bu platformu değerlendirdiği ve beş savunma avukatının görüntü ve belgelerle önemli bir fırsatı kullandığına inanıyorum.

 

Aşağıda, Avukat Tal Beker’in savunmasının bir bölümünü İTürkçe alt yazılarla aktarıyorum.















Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page