YENİDEN MERHABA…
top of page

YENİDEN MERHABA…








Merhaba sevgili okuyucularım. Çok uzun zaman sonra yine baş başayız. 32 yıllık yazarlık hayatımda ilk defa kendime tatil verdim ve hiç yazmadım. Zaten yurt dışındaydım, bunu fırsat olarak kullandım.


Bir ay kesintisiz süren bir tatil, aslında alışık olduğum bir şey değil. Ben en fazla sekiz-on günü kapsayacak seyahatlerden hoşlanırım. Covid sonrası neredeyse 3 yıldır kapalı yaşadığımız için bu defa böylesini tercih ettik.


Bu bir ay içinde çocukluğumuzdan beri birlikte büyüdüğümüz, erkek kardeşimizden öte kardeş/kuzenimiz Aşer’i kaybettik. Ablamla birlikte acıların en derinini tattık. Bodrum’da onu anmadığım tek bir günüm geçmedi. Resmen yas tuttum. Denizi seyretmeyi çok severdi Onun adına denize uzun uzun bakıp, içimden geçmiş güzel günlerimize ağıt yaktım. Bu arada İsrael’de de çok sevdiğim, harika bir dostumuzu yitirdik. Sevgili Jozet Nifusi, dünya tatlısı, akıllı, sabırlı, güler yüzlü, çok değerli bir insandı. Şimdi Tanrı’nın cennetinde dinleniyor eminim. Ailesine de sabırlar diliyorum.


Hayat acısıyla tatlısıyla akıp gidiyor. Hiçbir şeyi ertelememek lazım. İşte bu niyetle uzun zamandır görmediğim çocukluk arkadaşım Sara ile Bodrum/ Yahşi’de bir gün bir araya geldik ve hasret giderdik. Diğer hasret gidermece ise Bodrum/ Gürece’de, taş evinde iki köpeğiyle yaşayan ilkokul arkadaşım İnci Kutay’la oldu. İnci’nin çok güzel bir evi ve geniş bir verandası var. Orada, kurduğu harika Bodrum sofrasında bizi yemekte ağırladı. Ne harika değil mi, son Bodrum seyahatimizden üç yıl geçmiş, kaldığımız yerden devam eden sohbetimiz, gece yarısına kadar aktı, gitti. Anlatacak ne çok şey birikmiş. Kolay değil ilkokulun birinci senesinin ilk gününde başlayan, 60 yıllık kadim bir dostluk. Şarap gibi, durdukça değerleniyor.


Ayrıca orada yazlık evleri olan Ender çiftini de iki kez ziyaret ettik. Harika ağırlandık. Güzel insanlarla birlikte olmanın hazzı başka oluyor.


Bunca yıl yaşanmışlıktan sonra Bodrum’dan çıkarılacak özet, mavi ve turkuazın, iç içe ebruli renkleriyle uzanan muhteşem denizi. Bence oranın tek hazzı denizi. Ya da bu yaşa gelen bendenizin çıkarsadığı özet bu. Ege’nin denizi çok farklı. Adeta kutsanmış bir deniz.


Bu arada oraya gitmişken bir sürü yeni kitap aldım. Şalom Gazetesi’nin kitap sorumlusu canım Gila Erbeş bana kargo ile kitaplar gönderdi. Sevgili dostlarım Moris Levi ve İzel Rozental’in kitaplarını okudum. Bodrum’da bana kitabını kendi eliyle imzalayan Yakup Barokas’ın kitabı da beni çok sevindirdi. Şalom Gazetesi meyve veren bir ağaç gibi, orada yıllardır yazı yazan sevgili arkadaşlarımız birbirlerinin ardından kitap yayınlıyorlar. Ne mutlu Şalom Gazetesi’ne. Meğerse orası bir ekolmüş. Hepimizi hamur gibi yoğurup şekillendirdi.


Bu arada yeni İbrani yılımız Roş Aşana, geldi geçti. Hepinize “Şana Tova-İyi Yıllar” diliyorum. Bayramı aile sofrasında geçiremediğimiz için, anlamını fazla kavrayamadan geçip gitti. Aile ve evlatlarla geçen nice bayram sofralarımız olsun.


Geçtiğimiz hafta, 5 Ekim’de Kipur Günü’nü yaşadık. Tanrı hepimizin yakarı ve özürlerini kabul etsin. Yıl içinde isteyerek veya farkına varmadan bazılarımızın canını acıtabiliyoruz. Hayatımda azami düzgün olmaya gayret ederim. Nedir ki, bilmeden veya istemeden kırdığım her kim varsa affedilmeyi diliyorum. Ben de onları aynı şekilde bağışlıyorum.

Girdiğimiz yeni yılda artık savaş ve hastalıkların yok olmasını, barış ve huzurun bütün dünyayı sarmasını yürekten diliyorum. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.

Shana Tova ve Hatima Tova…













Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page