top of page

Yeniden Taliban … Kaos…Panik… Kaçış…




Son yazımdan bu yana iki haftalık zaman sürecinde çok olumlu gelişmeler yaşandığını söyleyemeyeceğim. Corona’nın dördüncü dalgası hızla esmeye başlayınca üçüncü aşımızı olduk. Aynı günlerde Türkiye’nin güney batısının güzelim, yemyeşil alanları günlerce yandı, tutuştu… O yetmezmiş gibi Yeruşalayim tepelerinde çıkan yangın ne yazık ki geniş yeşil alanları yok etti. Afganistan’da patlak veren Taliban fırtınası insanlık adına yaşanan drama son noktayı koydu. Bizler de uzaktan, içimiz burkularak seyreder olduk bu dramı…



Afganistan’ın yakın geçmişi ve günümüzdeki siyasi tarihine hiç değinmeksizin, Orta Asya’nın güneyinde konumlanmış bu ülke insanının yaşadıklarına kayıtsız kalamadığım için üzüntümü bu satırlarda paylaşmayı istedim.


Taliban'ın bir hafta içinde hızla ilerleyip Afganistan yönetimini ele geçirmesinin ardından ülkeden yansıyan görüntüler dünyayı şoka uğratmaya devam ediyor. Özellikle başkent Kabil'de, halkın korku dolu anlarının, küçücük çocuklarını kurtarmak için dikenli tellerin üzerinden atarak ABD'li ve İngiliz askerlere ulaştırmaya çalışan Afgan kadınlarının görüntüleri adeta yüreklerimizi parçaladı.


Kendi evladını bilinmeyene teslim ederken o annenin hissettiklerini düşünebiliyor musunuz? Yeter ki çocuğu Taliban esaretinden kaçıp, özgür bir ülkede, Afganistan üstüne çöken ortaçağ bulutundan uzak bir yerde büyüsün…


Kabil havaalanında ülkeden ayrılan batılı güçlerin uçaklarına binmek için ölümü bile göze alan, üst üste adeta üzüm salkımı misali, hareket eden uçağa can havliyle tırmanmaya çalışan Afgan vatandaşlarının paniğini, özgürlüğe ulaşmayı düşleyen iki gencin havalanan uçağa tutunamayarak boşluktan düşüp yaşamlarını yitirdiklerini hayretler içinde, içimiz acıyarak izledik.


Kaos öylesine büyüdü ki, uçağın kanatlarındaki bölmelere bile binerek kaçmak isteyenler oldu. 640 kişi ABD ordusuna ait bir kargo uçağına binerek Kabil'den Katar'a kaçmayı başardı.


Havaalanında yaşanan izdihamlar insan hayatını tehlikeye atacak düzeye gelse de herkes ölümü göze alarak kaçmaya çalışıyor. En büyük korkuyu yaşayanlar Afgan kadınları… Çünkü onlar geçmişteki deneyimlerden, Taliban yönetimi altında, hayatın kadın ve kızlar için cehennem olduğunu biliyorlar.


Taliban'ın 1996'dan 2001'e kadar Afganistan'ı önceki yönetimi sırasında, kızların normal bir okul eğitimi almalarına ve kadınların çalışmasına izin verilmedi. Taliban'ın ayrıca kadınların nasıl giyinmeleri gerektiği konusunda katı kuralları vardı. Kadınların yanlarında bir erkek akrabası olmadıkça evlerinden çıkmalarına izin verilmedi. Kadınlar ve kız çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar da çok yaygındı.


Taliban’ın yönetimi yeniden ele geçirmesinin ardından, Afganistan’daki kadınlardan yardım çağrıları gelmeye başladı. Dünya Afgan kadınlarının çığlığını duyacak mı? Duysa da nasıl yardımcı olabilir bilemiyorum…


Bu arada ABD ve diğer Batılı ülkeler vatandaşlarını ve bazı Afganları ülkeden tahliye etmek için girişimlerini hızlandırdı. Şimdilik ülkeden kaçan 2000 şanslı Afgan vatandaşı Almanya’nın güneyinde ABD’nin Ramstein askeri üssünde barınmaktalar. ABD ordusu kurtarma operasyonlarına olanaklar ölçüsünde devam edecekmiş. Kanada, İngiltere, Avusturya ve İtalya da ülkeden kaçmaya çalışan yüzlerce Afgan’ı özgürlüğe taşımaya devam ediyor…


Ya kalanlar? diye düşünmeden edemiyoruz… Kalanların arasında tek bir Yahudi var… Afganistan’ın tek Yahudi’si Zvulun Siman Tov… Birkaç ay önce “Taliban gelirse, ülkeyi terk ederim” dediği halde Zevulun Afganistan’ı ve hala koruduğu sinagogu terk etmeme kararı aldı. Oysa eşi ve iki kızı yıllar önce İsrael’e aliya yapmışlar.



Zvulun Siman Tov Yahudi kimliğine, dinine sıkı sıkıya bağlı, her gün Tfilin takan, Afgan vatandaşı olmaktan gurur duyan bir kişi. Ülkesinde Sovyet işgaline, iç savaşa, Taliban yönetimine, ABD işgaline tanık olmuş. Şimdi de aşırı İslam’ın yeniden yükselişine tanık olmaya hazırlanıyor.


Zvulun Siman Tov Afganistan’ı terk edip İsrael’e göç etmekte direndiği gibi, yıllardır ayrı yaşadığı eşinin boşanma taleplerini kabul etmekte de direniyormuş.


İstanbul Aşkenaz Toplumu Hahamı ve aynı zamanda İslam Ülkeleri Hahamlar Birliği Başkanı olan Rav Mendy Chitrik son Pesah bayramında Matsa ve Koşer gıda ulaştırdığı Zvulun Siman Tov’un Afganistan dışına çıkarılması için diplomatik ilişkileri harekete geçirdiğini belirtmekte.


“O tam bir Afgan Yahudi’si. Ama bizler, her Yahudi gibi onun geleceğinden endişe duyuyoruz. Hele hele iktidara böylesi aşırı radikal bir yönetim gelince… Taliban’ın ilk iktidar döneminde, Zvulun aylarca hapiste kalmıştı” diyor Rav Mendy Chitrik…


Rav Chitrik, Zvulun Siman Tov’un geleceğinden endişe duyduğu gibi, bu ülkede bulunan antik sinagogların ve mezarlıkların onarımında çalışan, bakımını yapan ve yıllardır sürekli ilişki içinde bulunduğu Afgan vatandaşlarının geleceğinden de endişe duymakta.


Bugüne kadar büyük güçlerin bir bahane ile işgal ettiği ancak tutunamadığı Afganistan, 1996-2001 yılları arasındaki Taliban tecrübesini yeniden yaşamaya hazırlanıyor. Sözcüleri açıklama yapmış; “toplumsal yaşamda radikal değişikliklere gitmeyeceklermiş. Ama Şeriat ve İslam hukuku uygulanacakmış…”


Halkın büyük kesimi adeta kapana sıkışmış… Özellikle kadınlar son günleri evde gizlenerek geçiriyor. Afganistan'da neler yaşanacağı, Taliban'ın geçmiş uygulamalarına bakılarak tahmin edilebiliyor ancak yine de öngörülemeyen belirsiz bir gelecek söz konusu…


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page