top of page

Vilma’nın son mektubu…




Bu yazımda size bir anneden bahsetmek istiyorum. Yaşama hakkı elinden alındığı için anne olmanın mutluluğunu pek az tadabilmiş bir kadın Vilma Grunwald… 1944 yılının Temmuz ayında Nazi toplama kampı Auschwitz’de, gaz odasında öldürülmeden birkaç dakika önce, bir gardiyana eşi ve oğluna yazdığı mektubu teslim eden Vilma’yı anlatmak istiyorum



Vilma anne ve oğulları


27 Ocak Uluslararası Holokost’u anma günü… Birleşmiş Milletlerin aldığı bir kararla 2005 yılından beri Holokost trajedisi ve Nazilerce katledilen 6 milyon Yahudi her yıl tüm dünya ülkelerinde düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

Bu anma haftasına denk gelen yazımı hayatı söndürülen Vilma Grunwald adlı anneye ayırırken, Naziler tarafından öldürülmüş yüzbinlerce Yahudi annenin hatırasını saygıyla anıyorum


Vilma gaz odasında öldürülmeden birkaç dakika önce yazdığı mektubu gardiyan aracılığıyla eşi Kurt’a iletmeyi başardı. Ancak küçük oğlu Frank/Mişa el yazısıyla yazılmış bu mektubu onlarca yıl okumaya cesaret edemedi. Frank’ın (Mişa) anlattıklarına kulak verelim…

“Babam, annem, ağabeyim ve ben Aralık 1943’te Auschwitz’e gönderildik. Neden orada olduğumuz hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Çoğu zaman çocuklar Auschwitz tren istasyonuna vardıklarında, neredeyse anında gaz odalarında gönderilirlerdi.

Günün birinde ailemin ve benim içinde bulunduğumuz gruptan bir seçim yapıldı. Kimin yaşayıp, kimin öleceğini belirleyen Ölüm Meleği lakaplı SS Dr. Josef Mengele’nin önünde sıraya girdik. Benden dört yaş büyük olan kardeşim John engelliydi, ölüme gönderilecekler tarafına seçildi.



Vilma ve küçük oğlu Mişa


Ben de 12 yaşımdan küçük olduğumdan öleceklerin listesine alındım. Mahkûmlardan biri yanıma gelip beni hızla büyük çocukların olduğu gruba doğru itekledi. Böylece hayatımı kurtarmış oldu. Ama annem Vilma 16 yaşındaki John’un gaz odasına gönderileceğini duyunca onunla kalmaya karar verdi. Onu yalnız bırakamazdı. John ölüme yalnız gidemezdi. Onları son görüşüm oldu.


Birkaç ay sonra Auschwitz özgürlüğüne kavuştu ve ben babamla yeniden bir araya geldim. Babam, kardeşimle gaz odalarına gönderilmeden önce annemin kendisine mektup ulaştırdığını ve bu mektupla veda ettiğini anlattı. Babamın ölümüne dek bu mektubu görmemiştim.

Okuduğumda, yaşamının son dakikalarında annemin ne denli pozitif ve ne denli sakin olduğuna şaşırdım. İçinde bulunduğu korkunç duruma rağmen babam ve benim hayatımla ilgileniyordu.”


Vilma'nın mektubu


Vilma Grunwald’ın 11 Temmuz 1944 tarihli, ölmeden az önce kaleme aldığı hazin mektubu günümüzde Washington Holocaust Memorial Museum’da sergileniyor. Vilma’nın son ifadelerinin tercümesini gözlerim yaşlı aktarıyorum…

“Saklanma olasılığını düşündüm ama umutsuz olacağı için vazgeçtim. Bizi taşıyacak kamyonlar şimdiden burada. Bekliyoruz. Ben tamamen sakinim. Benim biricik sevgilim olanlar için kendini suçlama, bu bizim kaderimizdi.

Elimizden geleni yaptık. Sağlıklı kalın ve zamanın her şeyi iyileştirdiğine ilişkin sözlerimi unutmayın. Tamamen olmasa da kısmen… Küçük altın çocuğa iyi bak ve sevginle onu fazla şımartma.

İkiniz de sağlıklı kalın canlarım. Seni ve Mişa’yı düşüneceğim. Harika bir hayatınız olsun. Artık kamyonlara binmeliyiz. Sonsuzluğa… Vilma…”

Babasının ölümünden sonra Mişa mektubu Indianapolis’teki evinde yıllarca sakladı, kimseye göstermedi. Birkaç ayda bir dolaptan çıkarıp tekrar tekrar okudu. Günün birinde eşi Barbara mektubu görünce, Mişa mektubu eşine Çekçe’den tercüme etti. Birkaç yıl önce de mektubu kendinde tutmanın bir yararı olmadığını düşündü, annesinden kalan bu anıyı Washington Holocaust Memorial Museum’a verme kararı aldı.

Fedakâr anne Vilma’nın oğlu ile birlikte ölüme gitmeden birkaç dakika önce yazdığı ve günümüze dek ulaşan mektup onun kaderine ortak olmuş milyonlarca suçsuz insanın duygularına tercüman oluyor.

Nazi çarklarında yok edilenlere ait ayakkabı, giysi, talit, kipa, oyuncak gibi kişisel eşyaların sergilendiği müzede, bir mahkûmun ölümünden hemen önceki duygularını ve akıl sağlığını açıkça ortaya koyan Vilma’nın mektubu, Avrupa Yahudiliğinin kökünün kazınmasının hedeflendiği bir dönemin benzersiz bir kanıtı.

Bu yazımla Grunwald ailesini, annesiz kalan Mişa’yı, Vilma’yı, oğlu John’u anmış olduk. Yok edilen altı milyon Yahudi’nin her birinin bir ismi, bir yaşanmışlığı var. Yani felaketle biten altı milyon yaşam öyküsü…

Bize düşen onları anımsamak… Hatıralarını her zaman canlı tutmak…










Commenti


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page