Hafta sonu birkaç arkadaşla Holon’da Tasarım Müzesini gezmeye gittik. Müzede yer alan serginin adı “HaNesheph” (The Ball). Müze son derece modern bir kompleksin içinde bulunuyor. Geniş bir alanı kapsayan bu kültür kompleksinin içinde Sinematek, tiyatro ve konser salonu da yer alıyor. Alanın karşı tarafında devasa bir alışveriş merkezi; “Azrieli Holon” ve cafeler var.
Müze İsrael’de tasarıma adanmış bir “ilk” olma özelliğini taşımakta. Müzenin binası İsraelli mimar Ron Arad ve tasarımcı Bruno Asa tarafından birlikte planlandı ve tasarlandı. En iyi İsrailli tasarımcıların katılımıyla modaya, efsanelere ve hayal dünyasına adanmış olan bu yeni sergi binası üç bölümden oluşuyor; üst katta ünlü İsraelli tasarımcıların her biri bir tasarım harikası olan giysilerini büyüleyici bir ortam içinde izliyorsunuz.
Ayrı renk tasarımlar ayrı gruplar oluşturuyor; maviler… kırmızılar… fuşyalar… beyazlar ve siyahlar… Her renk ve tasarım grubuna ayrı bir anlam yüklenmiş…Bu bölümde, “Modern Balo: İsrael Couture” adı altında, giderek uluslararası alanda zirvelere tırmanan İsrael’deki moda endüstrisine bir bakış sunuluyor.
Çok büyük dairesel bir alanda çepeçevre dizilmiş cansız mankenler üzerindeki tasarımları seyrederken, zaman zaman, belirli aralıklarla ışıklar loş ve romantik bir görüntü oluşturuyor. Müziğin başlamasıyla ortada yer alan erkek ve kadın manken bir balo salonundaymışçasına vals yapmaya başlıyor. Böylece bulunduğunuz sergi salonu adeta bir balo salonuna dönüşüyor.
Alt katta yer alan diğer bölümde, 17. yüzyıldan günümüze balo kıyafetleri tasarımlarının gelişme öyküleri aktarılıyor. Binayı çepçevre dolanan koridorda sergilenen “Camın Kalbi: Külkedisinin izinde Bir Yolculuk” sergisi, Sindirella’nın ayakkabısının çeşitli kültürel reenkarnasyonları, üç boyutlu yazıcıda basılmış modeller kullanılarak kadınsı bir anlatımla yansıtıyor.
Müzede sergilenen eserler aracılığıyla tarih boyunca balo modasında meydana gelen değişimler ve ülkedeki elbise tasarım endüstrisi arasındaki bağlantı gösteriliyor. Modanın zaman yolculuğuna açılan bu kapıdan geçerken, bir süre için gerçeklikten kopuyor ve geçmişe bir yolculuğa çıktığınız sanısına kapılıyorsunuz. Gerçekten kelimelerle aktarılması zor bir yolculuk… Ses, set tasarımı ve aydınlatmayı bir araya getiren çok yönlü ve unutulmaz bir deneyime davetlisiniz.
Sergide İsrael’in en tanınmış tasarımcıları tarafından özel olarak hazırlanmış 120’ye yakın elbise ve 50’ye yakın aksesuar yer alıyor. Gezi süresince sergi küratörü Yaara Kedar tarafından kaydedilen sesli rehber, telefonlarımızdan bizlere eşlik ediyor.
Benim yıllar önce anımsadığım Holon kenti Bat- Yam’a bitişik, Bat-Yam’dan göç alan, İsrael’in orta ölçekte yerleşim yerlerinden biriydi. Müze kompleksinin yer aldığı bölge kumluk bir alandı. Bu yeni yerleşim bölgesinde sayısız gökdelenin yer alması insanı hayretler içinde bırakıyor. Kompleksin devamında yemyeşil ağaç ve palmiyelerin yer aldığı, özel bir mimariye sahip binaların bulunduğu geniş caddeye hayran kaldım.
Holon olağanüstü bir gelişme gösterdi; çocuk müzesi, su parkı, karton müzesi, buz patenti pistiyle çocuklar için ideal bir kent olduğu söylenebilir. 190 bin nüfusu olan kent aynı zamanda Hayfa’dan sonra İsrael’in en büyük ikinci sanayi şehri.
Bir ay kadar önce Holon’da çöken binanın görüntüleri televizyonlarda uzunca bir süre gündemde kaldı. Holon’un her kent gibi önemli bir bölümünü 50-60 yıllık oldukça eski binalar oluşturuyor ve bu yapıların gözden geçirilip bir kısmının yıkılarak yenilenmesi gerekiyor. Belediye Başkanı Moti Sasson’un kente katkısı o denli fazla ki 27 yıldır görevde kalmayı başarabilmiş. Belki de bu nedenle kendisine çöken bina hakkında herhangi bir eleştiri yöneltilmedi…
Sergi sayesinde Tel Aviv’den 18 km. ve 20 dakika mesafede yer alan bu kenti yıllar sonra gezmekten büyük zevk aldım. Hep derim İsrael’de güzel olmayan kent, yerleşim bölgesi yok diye. Ülkeyi sevmek için her köşesini gezip tanımak lazım.