Sıkıntılı Yaşama Rağmen Umut Dünyamız Engin
top of page

Sıkıntılı Yaşama Rağmen Umut Dünyamız Engin


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)



Londra’da 52 m2’de yaşıyor, dışarı nadiren çıkıyor (yürüyüş/koşular dışında), haftada 3 kez alışverişe gidiyor, torunları evde ağırlıyor, kimsecikleri görmüyoruz.


Dünyamız daraldı mı? Aksine! Doğrudan görüşme ve sosyalleşme azaldıkça, gidilecek müze ve galeriler kapandıkça, yakın ve uzak yolculuklar tamamen iptal edildikçe …hayal gücüme yeni bir şevk geldi. Bazı öngörülerimizin doğru çıkmaya başlaması da cesaretimi artırdı ve tüm olumsuzluklara rağmen gelecek için umutlarımın suya düşmesini engelledi.


İngiltere’de bu hafta ilan edilen yeni kısıtlamalara ve tüm Avrupa kentlerinin Birleşik Krallık ile uçak bağlantılarını kesmelerine rağmen.


Başka zamanlarla kıyaslıyorum: Genelde insanların ve özelde Yahudilerin çektiklerini hatırlıyor ve şikayete hakkım olmadığını düşünüyorum. Şu anda okuduğum Metin Arditi’nin ‘’Rachel et les siens’’ (Raşel ve akranları) kitabında 1938’in Yişuv’unda Arap’ların terör hareketlerinde ana karakter Raşel’in kaybettiği eşi ve kızını, taşındığı İstanbul’da kocasının Varlık Vergisi faciasından 1942’de vefatını ve sonraları savaşlarda ölen yüzbinleri, milyonları … andığımızda içinde bulunduğumuz dönemin en kötüsü olmadığını idrak ediyoruz.


Bir başka döneme girer gibi olduk: Evimize, kentimize, ülkemize kapandık. İngiltere Brexit ile Avrupa’dan ayrılıp kısmen içe döndü. Trump ‘’Amerika’yı yeniden yüceltelim’’ sloganı ile 70 yıl süren uluslararası işbirliği ve dayanışmaya son vermeye yeltendi. Çin, Hindistan ve Türkiye’de milliyetçilik rüzgarları kendinden olmayanları red etmeye çalışıyor .


Covid-19: kapanmanın, kısıtlamaların, yalnız kendi ulusunun çıkarını hesap etmenin acizliğini saptayacak zaman içerisinde. Başlangıçta her ülke kendi halkını korumak için gerekli tedbirleri alır, dışarısı ile ilişkisini en aza indirir, hazinesi güçlü ise dükkanlarının ve fabrikalarının tatil edilmesine karar verir ve aşıları en hızlı şekilde sağlar.


Buraya kadar tamam. Sonrası? Her devletin kendi vatandaşlarını savunma içgüdüsü anlaşılabilir, fakat uzun vadede riski düşürmenin yolu yalnız beni, bizi, bizleri, kale içine alıp duvarları yükseltmekten mi geçiyor?


Bencillik bunu emredebilir fakat uzun vadede tehlikeyi sıfırlamaz, bu kez kalenin dışına çıkmayı da yasaklamak gerekecektir.


İnsanlığı tehdit eden belalar: Salgınlar, iklim değişikliği, kuraklık, gelir eşitsizliği kalenin içine kapanarak çözülemiyor maalesef.


2 yıl kadar önce okuduğum bir diğer kitap aklıma geliyor: Yoram Hazony’nin ‘’Milliyetçiliğin Erdemi’’ (The Virtue of Nationalism). Trump ve Brexit akımlarını, hatta İsrail’in doğuşundan beri zaferlerini vatanseverlik olgusuna bağlayan Hazony, aile fertlerinin veya kavim mensuplarının birbirlerini korumalarını örnek gösteriyor. Ayni tarih, dil ve mekanı paylaşan ülküdaşlar milliyetçilik ruhuyla savaşlarını her zaman kazanırlar, diyor.


Aksine Avrupa Birliğini modern bir imparatorluk addedip aynı kültür ve geçmişten gelmeyenlerin oluşturduğu zoraki birimlerin eninde sonunda çökeceğini öngörüyor.


Çok düşündürdü bu tez beni iki yıl boyunca. Fakat sıkıntıların büyüklüğü ve sınırları aşarak öte ülkelere bulaşma yetisi kaleler arasında dayanışmayı ve ortak çözümler bulmayı emrediyor.


İçinde bulunduğumuz kapanma döneminin sonrasına bakalım. Bu devrin yavaş da olsa sonuna gelmekte olduğumuza dair emareleri sıralıyorum:


· Biden’in seçimiyle uluslararası işbirliği ve yardımlaşmanın yeniden tesisi,

· Brexit projesinin Avrupa Birliği’ni zayıflatacağı yerde dayanışmasını artırması, hatta yeni başladıkları ortak borçlanma ve zayıf düşen üyelere yardım sağlama programları sayesinde Birliğin güçlenmesi,

· Devletin doğrudan yoksula yardım etmesi açısından, birçok ülke vatandaşlarına parasal ve gıda desteğinde bulunması,

· Vakfetme açısından, gelişmiş ülke zenginlerinin milyarlarını küresel belaların çözümüne daha fazla hasretmeleri,

· Etik açıdan, küresel ısınmaya neden olan doğal kaynak şirketlerine finans sağlama veya pay satın almada giderek artan çekimserlik hatta boykot girişimi.


Henüz iyileşmeden uzaktayız ve küçük evlerimizde kapalıyız. Fakat zamanlar değişecek ve açılmaktan, paylaşmaktan, yardımlaşmaktan başka çare kalmayacak.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page