Saul Dreier

Yelda Abudaram PENSO

Bugün sayfamıza Holokost'tan sağ kurtulan 98 yaşındaki Saul Dreier konuk oluyor.

Holokost'un dehşeti sırasında ve sonrasında müziği bir cankurtaran halatı olarak kullanarak kendi geçmişinin acılarını iyileşme senfonisine dönüştürdü. 16 yaşındayken, Dreier Krakow-Plaszow toplama kampına gönderildi. Araba radyatörlerini tamir etti. Umutsuzluğun ve hiçliğin ortasında Dreier, bir davulcu gibi metal aletleri kullanarak ve tamamen doğaçlama yaparak, mahkum arkadaşlarından oluşan derme çatma bir koroya eşlik etti.  Umudu ritimlerde buldu.

Ebeveynleri dahil ailesinden 25 kişi Nazi rejiminin  yıkıcı politikaları ile gettolarda, ölüm kamplarında öldürüldüler. Dreier, müziğin evrensel dilinde güç ve şifa buldu. 1945'te Amerikan güçleri tarafından Mauthausen Toplama Kampı'ndan kurtarıldı ve müziğin yılmaz ruhunu da yanında taşıdı.

1949'da Brooklyn'e göç etti ve daha sonra New Jersey'de inşaat mühendisi olarak geçimini sağladı. Bir daha da metal eşyaları birbirine çarpmadı. Müziği sadece dinledi. Altmış yılı aşkın bir süre boyunca hem de… Ta ki Holokost'tan sağ kurtulan piyanist Alice Herz-Sommer'in ölümünün müzik tutkusunu yeniden alevlendirene kadar.

Holokost'tan Kurtulan Grubun Mirası

Herz-Sommer'dan ilham alan Dreier, 2014 yılında The Holocaust Survivor Band'i kurdu. Holokost'tan sağ kurtulan kişiler ve onların akrabalarından oluşan grup, klezmer müziği ile Dünya çapında 100'e yakın konser veren grup, direnişin, barışın ve birliğin sembolü haline geldi.

Dreier'in müzikle olan yolculuğu aynı zamanda onun antisemitizmle mücadele etme ve barışı teşvik etme yönündeki ciddi arzusunu da yansıtıyor. Bu olağanüstü yolculuk 2020'de bir belgesel filmle ölümsüzleştirildi

98 yaşındaki Dreier, müziğin ve insan ruhunun gücünün bir kanıtıdır. Hikayesini sahnelemeye ve paylaşmaya devam etmeye kararlı olan sanatçı, çoğunlukla farklılıklarla parçalanan bir dünyada birliği ve anlayışı teşvik etmeyi amaçlıyor.

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız