İsrael’li Torunun, Ukraynalı Genç Kuzinlere Gösterdiği Vefa Duygusu…
top of page

İsrael’li Torunun, Ukraynalı Genç Kuzinlere Gösterdiği Vefa Duygusu…



(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)






Merhaba sevgili okuyucularım. İşte yine birlikteyiz. Bu geçen 15 gün içinde birkaç güzel ve keyifli aile buluşması dışında pek bir şey yapmadık ama, bu arada birkaç kitap okudum, bol bol yazdım ve araştırdım. The Washington Post’ta yayınlanan bir yazı çok hoştu. İçimi sevinç ve saygıyla doldurdu. Anlatacağım hikaye gerçek bir vefa ve gönül borcu ödemenin öyküsü.


Ukraynalı iki kuzin olan ve son aylardaki Ukrayna -Rus Savaşı’ndan kaçıp mülteci duruma düşen Lesia Orshoko ve Alona Chugai, Rus kuvvetleri ülkelerini işgal ederken, hayatları için kaçan milyonlar arasında yer alıyor. Ancak kaderin bir savaş cilvesi olarak, kuzinler mart ayının ilk haftasında, İsrael’e sevinçle vardılar. Onları buraya getirten ise,80 yıl önce kendi büyükannesi Fania’yı Nazilerden kurtaran Ukraynalı Maria Blyshchik’in ve ona yardım eden kız kardeşinin torunları olmalarıydı.


Ukraynalı genç kadınları hava alanında Holokost’tan kurtulan Fania’nın torunu Sharon Bass karşıladı ve sevinçle, minnetle kucaklaştılar.

Sharon, Ukraynalı kuzinleri kabul etmenin ve yaklaşık 80 yıl öncesinin ölçülemez iyiliğini geri ödemenin, onun için bir onur olduğunu söyledi.


Tarih tekerrür ediyormuş gibi hissettim. Ancak bu durumda, ok tersine dönmüştü. Yahudiler tüm tarihimiz boyunca zulüm gördüler. Çok uzun yıllar boyunca yaşadığımız her ülkeden öldürüldük, kovulduk veya kaçmak zorunda kaldık. Ancak bu sefer kaçan diğer mülteciler için bir sığınak olma ayrıcalığına ve sorumluluğuna İsrael Devleti olarak sahibiz.” dedi.

46 yaşındaki Sharon, Ukrayna’daki saldırıları gördüğünde aklına hemen büyükannesi Fania Rosenfeld Bass’ın Nazilerden saklanırken olağanüstü bir şekilde hayatta kaldığı yıllara döndüğünü anlattı.


Fania, Almanlar Yahudileri gettolara ve köle çalışma kamplarına girmeye zorlayarak işgal ettiğinde, Ukrayna’nın Rafalowka kasabasında yaşayan genç bir kızdı. Bütün ailesi Naziler tarafından kurşunlarla katledildiler. Cesetleri Rafalowka ormanındaki işaretsiz açık çukurlara atıldı. Beş kardeşi de dahil olmak üzere ailesinin tümü yok edildi. En küçük kız kardeşi sadece 6 yaşındaydı. Ama Fania hayatta kaldı ve kaçtı. Yıllar sonra diğer kurtulanlar ve kızı Hagid ile birlikte katliam yerinde bir anıt oluşturmak için Ukrayna’ya geri dönecekti.


Fania tesadüfen kurtulmadı. Hayatı, Maria Blyshchik adında Yahudi olmayan cesur bir Ukraynalı kadın tarafından kurtarıldı. Maria ve geniş ailesi, savaşın son iki yılında Rafalowka’nın Kızıl Ordu tarafından Şubat 1944’te kurtarılmasından kısa bir süre öncesine kadar Fania’yı sakladı ve Nazilerin pençesinden kurtardı.


Savaştan sonra Fania İsrael’e yerleşti ve bir aile kurdu. Hikayeyi çocuklarına ve torunlarına defalarca anlatarak, insanlıklarına tutunan ve savaşın dehşetine sessizce isyan eden iyi yürekli insanlardan bahsetti. Ukrayna’da kalan Maria’nın ailesi, kurtuluşun hemen ardından ve sonraki yıllarda temaslarını kaybettiler. Ama sonraları gelişen teknoloji iletişimleri kolaylaştırınca ve aileler 1990’larda yeniden bağlantı kurdular. O zamandan beridir hep iletişim halinde oldular.


Sharon, Maria’nın cesaretinin ve Fania’nın hayatta kalmasının hikayesini dinleyerek büyüdü. Şubat sonunda savaş başladığında yardım teklif etmek için 36 yaşındaki Lesia ve 47 yaşındaki Alona’ya ulaşmak için bir an bile tereddüt etmediğini söyledi.


Kuzinleri Ukrayna’dan İsrail’e sokma konusu Sharon’a sorulduğunda; Ailelerin Rus işgalinden önce bile sık sık temas halinde olduklarını açıklayarak, onları ‘ailenin bir parçası’ ve ‘kan bağının ötesinde’ olarak nitelendirdi.


Ukrayna’daki Rus saldırıları gitgide trajik hale gelmeye başlayınca, Sharon onları İsrael’e nasıl getirteceğine dair derin düşüncelere daldı.

İlk başta Sharon çok fazla bürokrasi ve engelle karşılaştı. Ardından Sharon, olağanüstü hikayeyi İsrael'in YNET habercilerinden Roy Rubinstein ile paylaştı. Bu hikaye yayınlanınca aniden halk büyülendi ve hepsi de yardıma hazır olduklarını bildiren yazılar göndermeye başladılar. Kamu baskısı artmaya başlayınca, bir Instagram sayfası olan “Stop Antisemitzm” de, Roy’un bazı haberlerini tercüme ettiğinde, hikaye daha geniş bir kitleye ulaştı.


Kısa bir süre sonra Sharon’un yardım talebi, Yahudi Ajansı’nın eski bir başkanına ve oradan da üst düzey politikacıların kişisel olarak dahil olduğu İsrael Dışişleri Bakanlığına ulaştı.


Kısacası, Lesia ve Alona’nın vizeleri, büyükanne Fania’nın ölümünün üçüncü anma duası sırasında kuzinlerin eline geçti. Fania 3 yıl önce 97 yaşındayken yaşama veda etmişti.


İsrael’e gidiş tereyağından kıl çeker gibi olmadı tabii ki. Önce otobüse binerek Polonya sınırına ulaştılar. Ardından Varşova’ya giden bir otobüse bindiler. Oradan uçağa binerek Münih’e uçtular. Münih’ten tekrar bindikleri uçak, onları İsrael’in Ben Gurion Hava Limanına getirdi. 6 Mart’ta İsrael’e ayak bastılar.


80 yıl kadar önce Fania’yı kurtaran Maria’nın torunları, bunca yıl sonra Fanya’nın torunu tarafından kurtarıldılar. Müthiş bir tarih döngüsü, insanların hayatta yaptıkları iyiliklerin bir gün mutlaka iyi bir şekilde kendilerine iade edileceğinden emin olabilmemiz için güzel bir örnek. Maria’nın torunu Lesia ve kız kardeşinin torunu Alona, Maria ve ailesinin yaptıkları iyiliğin karşılığında, vefa duygusu taşıyan Fania’nın torunu Sharon tarafından evinde konuk olarak yaşıyorlar.


Şimdi Alona ” Burada olmaktan çok memnunum, Bass ailesinin yanında güven ve sevgiyle kuşatılmış olarak yaşıyoruz. Bize kendi gerçek aileleri imiş gibi şefkatle ve mutlulukla yaklaşıp, alabildiğine şımartıyorlar. Nedir ki ben her ne kadar güvende olsam bile, Ukrayna’da geride bıraktığım kendi ailemin de tasası içindeyim. Onlar hala tehlike içinde yaşıyorlar” demekte.


Alona’nın duygularını çok iyi anlayan Bass ailesi, onun psikolojik olarak, hayatta kaldığı ve kaçabildiği için sevdiklerine karşı bir suçluluk duygusu yaşamasını derinden hissedebiliyorlar.


Şimdilik Alona ile Lesia geçici vize aldı. Sharon, ailesiyle birlikte onların kalıcı vatandaşlık alabilmeleri için mücadele veriyorlar ve istedikleri sürece evlerinin onların evi olduğunu söylüyor.


Maria, Fania’ya onu ne kadar süreyle barındıracağı konusunda bir zaman sınırı koymadı, biz de böyle yapmamalıyız” diyor.


İşte böyle sevgili okuyucularım. Ne kadar ibret verici bir hikaye değil mi? Ne demişler “İyiliği yap, denize at. Balık görmezse Halik görür”. Maria’nın iyiliği ve Fania’nın torununun vefakarlığı insanların ruhlarına iyilik tohumları ekiyor. Eğer bütün insanlar böyle yüce gönüllere sahip olabilseydi, kurtla kuzu yan yana uyurlardı.

Sizlerle tekrar buluşuncaya değin sevgiyle kalın.



SOLDAN SAĞA ALONA,SHARON VE LESİA ;BEN GURION HAVA LİMANINDA












Etiketler:

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page