Güzelleşmek uğruna…
- Aylin YENGİN
- 4 Oca 2022
- 2 dakikada okunur

En keyif aldığım şeylerden bir tanesi, uzun zamandır görmediğim biriyle sokakta karşılaştığımda: “Çok iyi görünüyorsun, hiç değişmemişin, seneler sana yaramış!” demesidir. Bu sözleri duymak sadece beni değil, sanırım hepimizi çok mutlu eder. Kim istemez ki, yıllara meydan okuyabilmeyi? 50’sindeyken 40’mış gibi görünmeyi? Kimin hoşuna gitmez ki, yüzünün senelere rağmen gerginliğinden bir şey yitirmemesini, cildinin ışıl ışıl parlamasını? Uyanır uyanmaz aynaya baktığında, “hiç de fena görünmüyorum,” diyebilmek hoş bir duygu.
Bu konuda asla yalan söylemedim, asla kimseden saklama gereği duymadım, yeri gelmişken sizinle de paylaşayım: on seneyi aşkın süredir botoks yaptırıyorum. Genellikle çok fazla abartmadığım için yaptırdığım “minik müdahaleler” aşırı dikkat çekmiyor; benim tabirimle zamanı azıcık durdurmaya yarıyor. Bir başka deyişle yaşlanma sürecini yavaşlatma gayretindeyim. Bir nevi, yerçekimi yasasına karşı koymak gibi aslında.

Bazıları buna son derece karşı. Güzelleşmek uğruna bıçak altına yatmak (hoş botoksta sadece iğne altına yatıyorsunuz) bazılarına mantıksız, saçma, gereksiz vs. geliyor. Ben böyle düşünmüyorum. Bence insan fiziksel bir özelliğinden rahatsızlık duyuyorsa, her aynaya baktığında o beğenmediği yeri gözüne batıyorsa, onu sürekli gizlemeye çalışıyor, fotoğraf dahi çektirmekten imtina ediyorsa, cerrahi müdahaleye başvurmasında hiçbir mahsur görmüyorum. Elbette ki aşırıya kaçmadan, elbette ki abartmadan… Erkeklerin yüzde 22’si kadınların yüzde 15’i kariyerlerinde ilerlemek uğruna bıçak altına yatıyorlarmış. Bir başka deyişle, estetik operasyonlar artık sadece fiziksel kusurları düzeltmek için değil, daha iyi bir iş, hatta eş bulmak için yapılıyormuş.
İşin ilginç yanı ne, biliyor musunuz? Pandemiden etkilenmeyen tek sektör estetik turizmiymiş. Bütün ülkeler arasında 7. sırada yer alan Türkiye’de geçtiğimiz sene içinde cerrahi ve cerrahi olmayan toplam 754.392 estetik operasyon gerçekleştirilmiş. Bunların yarısından fazlası cerrahi müdahale gerektiren operasyonlarmış. Verilerde kesin bir bilgi yer almasa da, bana kalırsa erkekler arasında en çok saç ektirme, kadınlar arasında da en fazla burun estetiği yapılmıştır. Bu sonuçlara varabilmek için veriye ihtiyacınız bile yok aslında, sokaktaki turistlere bakmanız kâfi.
TLC’de, 10 Günde 10 Yıl Genç diye bir program izlemeye başladım. 10 gün içinde bir insanın eskimiş kabuğundan sıyrılıp yepyeni bir kimliğe kavuşmasını görmek harika bir şey. Resmen kozasından sıyrılıp kelebeğe dönüşen bir tırtıl gibi. Sadece on gün içinde, özel teknik ve dokunuşlarla zamanı adeta geri döndürüyor, muhteşem değişimlere imza atıyorlar. Ve programın sonunda o insanların hem gençleşip güzelleştiklerini, ancak daha da önemlisi hayat ışıklarına yeniden kavuştuklarına şahit oluyorsunuz. Gözleri yeniden ışıldamaya başlıyor. Yeni hallerinden öyle memnunlar ki, içlerindeki pozitif enerjiyi etraflarına yansıtıyorlar. Gerçekten anlatmakla olmuyor, izlemenizi tavsiye ederim.
Demem o ki, günümüzdeki teknoloji sayesinde geçip giden yılları geri almak artık neredeyse mümkün. Etrafınızdakilerin ne düşündüğü bir yerden sonra önemini kaybediyor, siz kendinizle daha barışık hale geleceğinize inanıyorsanız, güzelleşmek çok da kötü bir şey değil aslında.
Comentarios