7 Ekim Cumartesi Bayram günü İsrael Devleti 75 yıllık tarihinin en gaddar saldırısına uğradı. Çoğu sivil 1300’ün üstünde kişi öldürüldü, bazıları feci durumda olan 3500 kişinin üstünde yaralı var.
Bir devletin ilk ve en önemli görevi olan “vatandaşının güvenliğini sağlama” konusunda fena halde sınıfta kalan İsrael yöneticileri, bu zaafın tekrarlanmaması ve yurttaşlarının güvenliğinin sağlanması için olayın sorumluları olan Gazze’deki Hamas yöneticilerine karşı bir operasyon başlattı. Amaç Hamas’ın askeri ve siyasi gücünü imha ederek böyle olayların tekrarlanmamasını garantiye almak.
İsrael’e ve Yahudilere sonsuz bir aşkla (!) bağlı kimi çevreler, (yani Batılı, demokratik ve insani değerlere önem veren aydın zümre dışındaki) devlet yöneticileri, “satılık” medya, “fazla aydın ve liberal” sol akademisyen, üniversite ve kuruluşlar İsraeli hemen “orantısız güç” kullanmakla suçluyorlar. Hamas İsrael’in kara harekatı başlayınca ve sivillerini canlı kalkan olarak kullanma maksadıyla bombardıman edilen yerlere HAPSETTİKÇE, suçsuz ve hapsedilmiş sivillerinin cesetlerini görüntüledikçe bu suçlamalar artacak.
Bu köşemden itiraf edeyim.
Evet biz orantısız güç kullandığımız için SUÇLUYUZ!
Biz İsraelli Yahudiler Hamas gibi orantılı güç kullanamıyoruz.
Köyünü basarak, evinden kaçırdıkları genç bir kadını Gazze’ye getirip, üstüne benzin dökerek yakmaya başlayıp acı içinde kıvranmasını zevkle ve naralar atarak seyredip filme çekip dünyaya servis edemiyoruz.
Bu orantılı güç olurdu aynısını yapabilseydik.
Yapamıyoruz, suçluyuz.
Gazze’deki bir köyü basıp yataklarındaki gençleri gaddarca öldürüp cesetlerini değil tanınamayacak, DNA’leri dahi alınamayacak hale getiremiyoruz.
Evet, orantılı güç kullanamıyoruz, suçluyuz.
80 yaşındaki büyükanneyi torunlarının gözü önünde yatağından çıkartıp rehine alarak kendi köyümüze götüremiyoruz. Bu vahşet DNA’ imizde yok. Suçluyuz.
Bayram günü sabahın yedisinde genç bir kızın evine baskınla girip, onu öldürüp, cep telefonuyla cesedinin resmini çekip, kendi “facebook”unda sergiliyemiyoruz
Bebeklerin gözlerinin içine baka baka onları kurşunlayamıyoruz.
Odalarında birbirine sarılmış yatan iki bebeği cesetleri tanınmayacak hale gelinceye kadar yakamıyoruz.
Genç kadınlara tecavüz edip başlarını kesip sosyal medyada teşhir etmiyor, edemiyoruz.
Bu terörist yaratıkların caniliğine “orantılı güç” kullanarak karşılık veremiyoruz. Cani değiliz; DNA’imizde yok böyle canavarlıklar. Cani olmadığımız/olamadığımız için suçluyuz.
Bu yaşanmış, gerçek canilik örneklerini sayfalarca yazabilirim ama gerek yok. Siz anladınız neden suçlu olduğumuzu.
Her normal devlet gibi İsrael de vatandaşlarını bu “yaratıklardan” korumak ve yurttaşlarını tüm insanlar gibi normal yaşama döndürmek için Hamas’ın inine girmeye mecbur. Bunu yapacak. Ve bombalayacağı yerlerin sakinlerine o yeri terketmeleri ve canlarını kurtarmaları için uyarıda bulunacak. Bunu her zaman yaptı ve yapacak. Sivilleri öldürmenin hiçbir anlamı ve gerekçesi yok. İntikam değil İsrael’in gayesi. Ne yazık ki Hamas sivillerinin göçünü de engelliyor. Amaç bol Gazzeli cesedi tek taraflı, beyinsiz, cahil ve vicdansız medyaya servis edip çığırtkanlık yapmak. Zaten en iyi bildikleri şey de bu. (Tabii bu arada rehin aldıkları ikiyüzün üstünde İsraelliyi de canlı kalkan olarak kullanacak, gönlünden ne geçiyorsa onu yapacak maalesef.)
Ya yıkmak, öldürmek ya da bunu yapamadıklarında bağırıp çağırıp dışardan yardım istemek.
“Gazze bir açıkhava hapishanesidir ve Hamasçılar işgale başkaldıran hürriyet savaşçılarıdır” safsatasına gelince, eğer gerçekten öyleyse, Gazze’yi hapishaneye çevirenler sadece ve sadece Hamas yönetimidir. Ve Gazze’de işgal varsa o da İsrael’in değil, Hamas’ın işgalidir.
Ve terörün “ama”sı, “lakin”i ve “ancak”ı yoktur. Terör her şekliyle, her yerde ve her zaman kınanmalıdır eğer çocuklarımıza daha “iyi”, daha “yaşanır” bir dünya bırakmak istiyorsak.
Dünyanın değişik yerlerindeki “satılık” medyanın yalanlarına değil de gerçeklere göre görüşlerini belirginleştirmek isteyenler için kısa tarihçe:
4000 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan Gazze şeridi 1993 Oslo antlaşmalarını takiben Filistin Özerk Yönetiminin denetimine girdi. İsrael ile FÖY arasında Gazze’yle ilgili bir ortak çalışma planı üzerinde antlaşma sağlanamayınca İsrael 2005 yılında tek taraflı olarak, Gazze’den son santimetresine kadar çekildi, tüm yerleşimcilerini çıkarttı, sera, tarla ve binalarına kadar pek çok şeyi mükemmel vaziyette FÖY yetkililerine devretti.
2007 yılında Gazze’de yapılan seçimleri Hamas kazandı. Bu süreçte Hamasçılar hasımları yerel FÖY yöneticilerine yüksek damlardan atlayarak uçmayı (!) öğretmeye çalıştılar; Fatahçılar öğrenemediler, yere çakıldılar. (Yere çakılanların sayısını hatırlamıyorum.)
Hamas yönetimi Gazze’yi ihya edip bir Singapur yaratabileceğine roketlerle çevredeki İsrael köylerini devamlı olarak taciz etmeye başladı. 2008,2009, 2012 ve 2014 yıllarında tacizler çok şiddetlendi. İsrael tarafında pek çok sivil yaşamını yitirdi. Ve İsrael tarafındaki sivil kayıpları ve Hamas roketlerinin menzilleri de arttıkça, İsrael de haklı olarak yurttaşlarını koruma amacıyla Gazze’ye birtakım tahditler, ablukalar koydu.
Ama herşeye rağmen su, elektrik, yakıt sağlamaya, sağlık destekği ve 20 000 cıvarında Gazze’liye iş vermeye devam etti. (Gazzeye oranla 6 misli maaşlarla!)
Ama Hamas hiçbir zaman üzüm yemek istemedi ki! Kuruluş deklarasyonunda da açıkça belirttiği gibi amaç bağcıyı dövmekti, İsraeli haritadan silmekti!
İsrael yöneticileri zaman zaman belki Hamas da artık halkını düşünür, elde ettiklerini kaybetmek istemez, bizi rahat bırakır diye düşündü ve maalesef çok gafil avlandı.
Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar ve rehinelere de bir an önce yuvalarına kavuşma dileğinde bulunuyorum.
İsrael bir terör devleti olmadığı için Hamas’ın yaptıklarına misliyle mukabele etmiyecektir. Yani Hamas tipi” orantılı güç” kullanmayacak sadece yurttaşlarının güvenliğini sağlamaya çalışacaktır.
Bu bir suç ise, EVET, BİZ -orantılı güç kullanmadığımız için- SUÇLUYUZ!
Comentários