Batı Siyasetinde Yahudilerin Ağırlığı Artıyor mu?
top of page

Batı Siyasetinde Yahudilerin Ağırlığı Artıyor mu?


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)







Geçtiğimiz hafta Elisabeth Born (Bornstein) Fransa Başbakanlığına atandı, ikinci kez cumhurbaşkanlığına seçilen Emmanuel Macron tarafından. Babası Nazilere karşı Fransız direncinde savaşmış, yakalanarak Auschwitz’e sürülmüş fakat hayatta kalmayı başararak Fransa’ya döndükten sonra vatandaşlığını kazanmıştı.


Elisabeth Born, 1954-55’de görev yapan Pierre Mendes-France’dan sonraki ilk Yahudi ve Edith Cresson’u (1991-92) takiben ilk kadın Başbakan. Fransa’nın sol siyasetinden gelmesine rağmen Macron hükümetlerinde ulaşım, çevre ve çalışma bakanlıklarını yürütmüş deneyimli bir bürokrat.


Başbakanlığa getirilmesinde en önemli güç: Macron’un sağ kolu, Elysee Sarayı’nın Genel Sekreteri Alexis Kohler’dir. Az tanınan, hep arka planda kalmayı tercih eden, fevkalade ketum Kohler Starsbourg’da dünyaya geldi (1972). Annesi Hayfa doğumlu avukat Sola Hakim, babası ise Avrupa Birliği’nde önemli sorumluluklar taşımış Charles. Emmanuel Macron’un en güvendiği yetkilisi olarak biliniyor ve hükümetlerin kurulmasında Fransa Cumhurbaşkanının en yakından danıştığı ve önerilerine saygı duyduğu kişi olduğu belirtiliyor.


Fransa’nın üst siyaset kademelerinde artan Yahudi ağırlığı, Amerika’da Biden yönetiminin kabinesindeki bazı bakanlar (Anthony Blinken – Dışişleri, David Cohen – CIA Müdür Yardımcısı, Merrick Garland – Adalet Bakanı, Avril Haines – Milli İstihbarat Müdürü, Ronald Klain – Beyaz Saray Kurmay Başkanı, Alejandro Mayorkas – Ulusal Güvenlik Bakanı, Wendy Sherman – Dışişleri Bakan Yrd, Janet Yellen – Hazine Bakanı vb) ile birlikte anıldığında Batı’nın başta gelen ülkelerinde bir etnik grubun ön sıralara yerleştiğine dair savlara varılabilir mi?

Tabii fiiliyatta (de facto) giderek Batı’ya ait olan Ukrayna’da son ayların en rağbet gören devlet başkanı Zelensky’ye henüz değinmedik bile…


İngiltere’de (Birleşik Krallık) ise her iki partinin (İktidarda Muhafazakarlar, muhalefette İşçi Partisi) önde gelenlerinin Yahudilerle dostluklarını savunmalarını ve antisemitizme karşı güçlü cephe almalarını nasıl değerlendirelim? İşçilerin lideri Keir Starmer’in eşinin Yahudi olmasını bir kenara bırakırsak, Boris Johnson’un İsrail’e gönülden bağlılığın ardında Batı değerlerinin ve demokrasinin uç kalesi olarak görmesi mi yatıyor?


Fazla abartmamak gerek Yahudi kültüründen gelen siyasetçilerin veya devlet yöneticilerinin Batı’nın belli başlı ülkelerinin güç merkezlerine yakınlıklarını. Aralarında doğrudan seçimle iktidara gelenler az fakat seçilen siyasetçilerin güvendikleri kadroların oluşturulmasında önemli roller oynuyorlar. Neden?


Eğitim – Çok iyi okullardan ve sınavlardan geçerek yükseliyorlar. Alexis Kohler Sciences Po (Siyasal Bilgiler) ve Ecole National d’Administration (ENA – Ulusal Yönetim Okulu – Fransa’nın elit eğitim kurumu) mezunu. Elisabeth Borne ise Ecole Polytechnique’i (en üst mühendislik okulu) bitirdi. Örnek olarak Blinken’e eğilirsek Columbia ve Harvard Üniversitelerini buluruz.


Çalışkanlık – Genelde dosyalarına, verilen görevlerin detaylarına hakimiyet bakımından tercih ediliyorlar. Hitabetten ziyade bilgileri ve analizleri ile temayüz (üstün duruma gelme) ediyorlar.


Lidere rakip olmama – Yahudi kadroların bir başka niteliği de kendilerini seçen siyasetçiye pek rakip olmuyorlar. Batı aleminde halen sualtından devam eden antisemitizm onların oy peşinde koşmalarını ve en üst makama soyunmalarını kısmen de olsa engelliyor.


Gerçekçilik – Tarihlerini iyi bilen Yahudiler kalabalıkları bilinçsizce arkalarından sürükleyecek maceralara girmemeye gayret ederler. Vatandaşlarının onları sevmelerini hatta hayranlık duymalarını değil saygı gösterilmesini ve takdir edilmeyi beklerler. Genel geçer Yahudi düşmanlığına bir de kendilerinden kaynaklanacak hataların bedelinin tüm bir topluluğa mal edilmesinden kaçınırlar. İdealizm ve utopya değil, gerçeği iyi tahlil etme peşindedirler.


İlk sorumuza gelelim: Ağırlık artıyor mu? Uluslararası barış sürdükçe (Dünya savaşları olmadıkça), küreselleşme devam ettikçe (azalsa dahi), halkların kendilerini geliştirme ve daha iyi yaşam arzuları yükseldikçe… bilgili, özverili, kendi vatandaşlarına ve insanlığa katkıda bulunmak isteyen her ‘’nefer’’, Yahudi olsun olmasın, akıllı siyasi liderlerin çevrelerine toplayacakları arasındadır.














Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page