Bugün sayfamız Hollywood’un ünlü şirketi Paramount Pictures’ı kuran, film yıldızlarını keşfeden, günümüz Amerikan sinema anlayışını yaratan dahi yapımcı 1873’de Macaristan’ın geri kalmış bölgelerinden olan Zemplen’de Ricse adında küçük bir köyde doğan Adolf Zukor’u ağırlıyor.
Yedi yaşında anne ve babasını kaybeden Adolf Zukor’u dayısı himayesine aldı. İlkokulu dört yılda bitirince dayısı onu bakkalın yanına çırak olarak işe koydu. Orada insanları dinleyip fırsatlar ülkesi Amerika hakkında fikir sahibi oldu. Kendisine de oraya gitme hedefi koydu.
Sonunda on altı yaşındayken, ceketinin astarının içine diktiği 25 dolarla Amerika’ya giden bir vapura bindi. Yeni dünyaya tek kelime İngilizce bilmeden “merhaba” demişti.
New York’da kürkçü dükkanında çalışmaya başladı, işi ve İngilizceyi öğrenince kendi dükkanını açtı. Ama hayatını değiştiren olayı 20 yaşındayken yaşadı: İlk kez sinemaya gitmek. Resmen aşık olmuştu. sinemada yatan fırsatlar üzerine kafasında projeler üretmeye başladı.
1904 yılında daha dükkânını kapatmadan bir arkadaşıyla beraber, bugünkü sinemaların ilk modeli olan salonu (Nickel Odeon) açtı. Kısa filmler gösteriyordu. Okyanusta arkadaşı ile birlikte küçük balıktı. Büyük balıklar onları yutmak için bekliyordu. Büyük balık olmak, hatta okyanusun sahiplerinden olmak istiyordu. 1912 yılında İngiliz sinemasının en ünlü filmi olan Kraliçe Elizabeth filminin Amerika’daki gösterim haklarını alarak ilk büyük hamlesini yaptı. O yılların ilk uzun filmi olan bu filme yatırım yapmak çok riskli bir işti. Ama Zukor kendi tüm birikmiş parası olan yirmi beş bin doları yatırarak bu riski üstlendi. Bu filmden çok para kazanan Zukor daha o yıl a Paramount Pictures şirketinin öncüsü olan Famous Players Pictures in Famous Plays Company’yi kurdu. Zukor’un hedefi, Broadway’in ünlü tiyatrorlarının tanınmış eserlerini sinemaya uyarlamaktı. Ve ilk olarak da 1913’de Monte Kristo Kontu’nu beyaz perdeye taşıdı. Hedefleri büyüktü. Broadway oyuncuları ile uzun süreli sözleşmeler yapıp yılda otuz film üretmek istiyordu.
Film çekimlerini sürdürebilmek için Los Angeles şehrinin kenar mahallesi olan Hollywood’da portakal bahçeleri arasında bir tarlayı kiralayarak orada bir film stüdyosu inşa ettirdi. Peki film sektörü için neden Kalifornia’yı seçmişti? Zukor’un bu seçimi aslında onun dahiliğinde gizliydi. kış aylarında da çekimlerin yapılabilmesi için Los Angeles’de iklimin elverişli olmasıydı.
Zukor’un şirketi 1916’da L. Lasky’nin produksüyon şirketiyle birleşti ve ardından da Paramount Pictures Corporation kuruldu. Şirket o tarihten itibaren de en iyi yönetmenlerle film yapmaya başladı. Birinci Dünya Savaşı sonrası sektör daralmaya başlamış Zukor bunu da fırsata çevirme şansı olarak görmüştü. İnsanların zihinlerini dinlendirmeye her zamankinden daha çok ihtiyacı vardı. Üstelik artık sesli filmler de çekilebiliyordu.
Aşk Hikayesi, Ben Hur, Baba, Terminator gibi filmlerle her dönem sinema sektörünün ön saflarında kalmayı başardı.
1948’de Yaşam Oscar Ödülüne layık görüldü.
Uzun bir yaşamın ardından 1976’da tam 103 yaşında hayata veda etti. Macaristan’ın kırsalında başlayan Öykü sinemacılık tarihini değiştiren bir peri masalı olarak sona erdi.
Comments