“Tüm kalbiyle ağlamayı bilmeyenler gülmeyi de bilmezler” Golda Meir
Bir filmden yola çıkarak varoluşçu felsefe ve terapi yöntemini anlatan müthiş bir sohbet izledim. Filmin adının Türkçe’ye tam çevirisi “Lekesiz Zihnin Sonsuz Güneş Işığı” . Ayrılan ama bunun acısını çekmek istemeyen çift bir doktorun geliştirdiği teknikle kötü anılarını zihinlerinden silmeye çalışırlar. Böyle mutlu olacaklarına inandırırlar. Ama öyle olmaz. Filmin analizini yapan psikolog Can Sabaner’e göre, “ lekesiz bir zihin imkansızdır, varoluşçu ve hümanist terapi insana lekeli zihnin sonsuz günışığı gibi bakar.”
Zor deneyimlerimizi, negatif duygularımızı inkar etmek insan olmayı inkar etmek gibidir. Zaten unutamayız, inkar edemeyiz sadece bastırırız. Onları su yüzüne çıkarmadıkça iyileşemeyiz. Bana göre en büyük cesaret kendimizle, duygularımızla yüzleşebilmektir. Bunu yapmadan ilerleyemeyiz, gelişemeyiz. Sürekli mutluluk diye bir şey olabilir mi? İyi ve kötü deneyimler nasıl yaşamın gerçeği ise pozitif duyguların yanında kızgınlık, yalnızlık, haset , korku, hüzün gibi negatif duygular da insan olmanın bir gerçeği. Kendimize insan olma iznini verebilmeliyiz.
“Kendimize insan olma iznini vermek” ..Bu kavramı ilk defa Israelli Doktor Tal Ben Shahar’dan duymuştum. Pozitif Psikoloji alanında dersler veren, mutluluk hakkında yazan Dr Ben Shahar’a göre iki çeşit insan acı veren duygulara sahip değildir: Psikopatlar, ölü insanlar.. Duygusal acı çekiyorsak demek ki yaşıyoruz ve psikopat değiliz. Araştırmalara göre zor duygular bastırıldıkça daha çok yoğunlaşırlar. Üstelik duygusal sistemimiz bir tane olduğu için negatifleri bastırınca pozitif duyguları da bastırmış oluyoruz. Duygularımızı fark edersek, kabul edersek eğer, harekete geçebiliriz. Ne kadar zor olursa olsun.. Bununla ilgili en güzel örneklerden biri şimdilerde tanınmış bir Psikiyatr olan Holocaust’tan kurtulan Dr Edith Eva Eger’dir.
Tüm ailesini ve erkek arkadaşını toplama kamplarında kaybeden Eva Eger, ölüm meleği diye anılan Dr Mengele’nin isteği üzerine onun için bale yaparak hayatta kalabildi. Psikiyatr olduktan sonra danışanlarıyla iletişimdeyken aslında kendisinin iyi olmadığını, kurtulmanın verdiği yoğun bir suçluluk duygusu taşıdığını fark etti. Büyük bir cesaretle Auschwitz toplama kampına giderek duygularıyla yüzleşti. Kendini affetti. Dr Eger halen hayatta. Yazılarıyla, konuşmalarıyla deneyimlerini anlatarak insanlara cesaret ve umut veriyor.
Acı tatlı ne varsa hepsi hazinemiz, bizi bir yapan deneyimlerimiz. Bizi güçlendiren, insan yapan gerçeklerimiz. Bize düşen farkındalıkla, kabullenerek, cesaretle, sorumluluk alarak yaşamın tadını çıkarmak..
Kaynaklar:
Verba Mea- Varoluşçu Film Sohbetleri- Film: Sil Baştan
Konuşmacı: Uzman Klinik Psikolog Can Sabaner
Moderatör: Klinik Psikolog Dr Erkan Kalem
How Do Your Emotions Conflict With Happiness? Explained By Tal Ben Shahar
Dr Edith Eva Eger https://www.facebook.com/goalcast/videos/1051970275230174