(Yazarın yazısını sesli dinlemek için tıklayınız.)
Philippe Sands: The Ratline (Fare Hattı)
Ralf Arditti
Kültürel çeşitliliğin karanlık ayları henüz başlamamıştı. Mayıs 2015, İstanbul’da bir tiyatronun fuayesindeyiz ve Paris doğumlu İngiliz hukuk duayeni Philippe Sands ile el sıkışıyoruz. Gösteri yeni bitmiş, içki servisi başlamış ve izleyiciler hararetle Sands’i kutluyorlar. Sonradan hapse girecek olan yazar Ahmet Altan ve birçok gazeteci de kutlamaya katılıyorlar. Kişi ve ifade haklarının kaldırılmasından önceki devirden bahsediyorum.
Biraz önce sahnede Philippe Sands’in yazarı olduğu ‘’Doğu-Batı Sokağı’’ bir başka, çok daha karanlık bir dönemi (1939 – 1945) sesli anlatıyor. Kitabından seçmeleri Türkçe, zamanın nağmelerini Almanca, Fransızca ve Yidiş dilinde dinleyerek o anları bir nebze hissediyoruz). Türkçe’ye ve İbranice’ye de çevirisi yapılan kitap uluslararası hukuk literatürüne geçen ‘’Soykırım’’ ve ‘’İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar’’ kavramlarını ortaya koyanların ayni Orta Avrupa kentinin hukuk fakültesinden yetişmelerine işaret ediyor.
Bu şehir: Lemberg, Lvov veya Lviv (savaştan önce Polonya, sonra Ukrayna) ağırlıklı Yahudi nüfusun yaşadığı Galiçya bölgesinde. Yazarın bağlantısı ise hem Soykırım’da katledilen tüm ailesinin anıları, hem de hukukçu olarak oradan yetişen bu 2 tarihsel kişinin dünya yasalarına katkılarından dolayı…
Anımsarsak:
İnsanlığa Karşı İşlenen (Hersch Lauterpacht) – Bireyi öldürme, yaralama veya yok etme amacını taşıyan suçlar ,
Soykırım (Rafael Lemkin) – Ortak değer paylaşan (din, etnik köken vb) bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmaya yönelik suçlar,
Olarak ayrılıyor.
‘’Doğu-Batı Sokağı’’nda Sands 2. Dünya Savaşında işgal altındaki Polonya (Galiçya dahil) Genel Valisi konumundaki Hans Frank’ın ülke Yahudilerini toptan öldürme programını aydınlatıyor. Frank’ın oğlu Nicolas ile irtibat kurarak yeni kuşak Almanların Soykırım’a nasıl yaklaştıklarını gözlemliyor.
Yeni kitabı ‘’Fare Hattı – Bir Nazi Kaçağın İzini Sürme Aşamasında Aşk, Yalan ve Adalet’’ (The Ratline – Love, Lies and Justice on the Trail of a Nazi Fugitive) ise gene önde gelen bir Nazi sorumlusunun oğlunun ortaya çıkardığı aile mektupları ve arşivler açısından inceliyor bu katliamlar ve sonrası kaçmalar süreçlerini.
Philippe Sands meslek olarak eriştiği seviyenin deneyimiyle (QC – Queen’s Council – İngiltere’nin en üst hukukçuları) Otto von Wachter’in Avusturya’da başlayan Hitler hayranlığını, 1932’de SS üyeliğini, Himmler’in en güvendikleri arasına katılmasını, 1939’da Krakow (Polonya) valisi atanmasını, 1942 Lemberg’de ‘’Son Çözüm – Yahudilerin Yok Edilmeleri’’ndeki sorumluluğunu, savaştan sonra müttefiklerden kaçarak Alpler’de geçirdiği 3 yılı ve sonunda İtalya’nın Roma kentinde 1949’da hastalanarak ölümününü kaydediyor. Detektif misali birçok ülkede tanıklarla konuşarak, arşivlere ulaşarak iz sürüyor ve açıklığa kavuşturuyor.
Okuduğumuz ‘’Soykırım’’ anlatılarından fark: Savaş öncesi ve esnasında önde gelen Nazi ailelerinin yaşam biçimleri ve Yahudi düşmanlığına nasıl sarıldıkları. Von Wachter ve ailesi, birçok dil konuşan, Avrupa’yı gezip tanıyan, Galiçya Yahudileri Treblinka’da gaz odalarına gönderilirken Guisseppe Verdi aryalarını konserde dinleyen Alman toplumunun üyeleri.
Otto’nun eşi Charlotte ve oğlu Horst, savaştan yıllar sonra dahi Von Wachter’in iyi bir subay olduğunu, kurbanların ıstırap çekmemesi için elinden geleni yaptığını ve Nazi suçlusu olarak yargılanmaması gerektiğini inanarak savundular.
‘’Fare Yolu’’, her zaman şüphe edilen fakat üzerinde pek fazla durulmamış olan ‘’Katolik Kilisesi – Nazi kaçkınları’’ ilişkisini de gözler önüne seriyor. Nitekim Von Wachter’in Vatikan rahipleri tarafından korunmasını, Güney Amerika’ya gidiş planlarını ve nihayet bir Katolik hastanede hayata veda edişini açıklığa kavuşturuyor.
Acı bir döneme ışık tutması kadar sürükleyici bir öykü misali okunan, sayfaları polisiye roman gibi hızla çevrilen eserin yakında Türkçe çevirisinin de çıkması bekleniyor.
Philippe Sands: The Ratline; 338 sayfa; Weidenfeld and Nicolson, Londra, 2020.
**********
Bir sonraki yazı: 16 Eylül 2020