top of page

Ah Bibi, güzelim yazımı mahvettin!


3-4 hafta kadar evvel aşağıdaki yazımı kaleme almıştım. Araya “Bıktım Artık” başlıklı yazımı koymayı tercih ettim ve “bizim mahallede fazla birşey değişmez nasıl olsa” deyip aşağıdaki yazımın basımını 15 gün sonraya erteledim.

Big Mistake!..Büyük Hata !

İzninizle ben size başlığı mahvolmuş, kısmen geçerliliğini yitirmiş yazımı yine de okutayım. Yazıktır bu kadar emek sarfetmişim.

-------------

Bizim Mahalle Hep Aynı Mahalle

Manşetlerden düşmeyen Ortadoğu haberleri her ne kadar son beş aydır son derece ciddi ve yeni bir rakiple mücadeledeyseler de, (Covid-19), sanmayın ki bizim mahallede önemli değişiklikler var. Herşey aynı tas, aynı hamam.

Biraz daldan dala gezinelim dersek eğer;

Zaman zaman ikili ortaklıklar sona erer, değişir ve yenileri ortaya çıkar bu coğrafyada. Son zamanlarda adını duyurmaya başlayan bir örnek Hamas – Houthi (Yemen) işbirliği. İran destekli bu iki grup şimdi gözlerini ezeli düşman İsrael’in yanısıra Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, (BAE)’de dikmiş durumda.

Öte yandan Houthilerin de taraf olduğu iç savaş sonucu talihsiz Yemen halkının yüzde sekseni insani yardıma muhtaç halde. Ama bu Houthilerin İsrael, Suudiler ve BAE gibi hedeflere Hamasla birlikte ve İran’ın desteğinde koşmalarına mani değil. Bakalım zaman ne gösterecek.

İsrael TV Kanal 11’de “Tehran” isimli çok iddialı bir dizi başladı. Seyirciyi ekrana kitleyen bir dizi. Öte yandan İran’da son 5-6 hafta zarfında meydana gelen ona yakın sebebi bilinmeyen, esrarengiz patlama, saldırı, imha ve sabotaj olayları “Acaba birileri bu dizinin daha fazla seyredilmesi için promosunu mu yaptırıyor” sorusunu akla getirdi. Ancak dizinin yapımcıları bu konuda yorumda bulunmaktan kaçındı!

Aslında İsraeli esas düşündürmesi gereken bu dizinin birkaç yüz kere ciddisi olan bir başkası. Çin-İran yakınlaşması. Gündemde 400 milyar dolarlık bir mega ticari antlaşma sözkonusu. Tabii İsraeli ve batılı müttefiklerini, (ABD, İngiltere), düşündüren yakınlaşmanın ticari boyutu değil sadece. Antlaşmanın gerçekleşmesi halinde İran Çin’e kendi limanlarında askeri mevcudiyet olanakları sunacak. Hint Okyanusunda ise iki ülke, (ABD’nin hiç istemeyeceği), müşterek üslere sahip olacaklar.

Ayrıca bu 400 milyarlık rakkamın büyük bir kısmı İran’ın silah gücünü arttırmaya yönelik olacak. Ortadoğudaki barut fıçısına ateş bir adım daha yaklaştırılıyor.

İran’ın tek destekçisi Çin değil.

Birleş(me)miş Milletler de İran’ı desteklemek için elinden geleni yapıyor.

Aslında İran’ın sözde Nükleer Antlaşmayı bağıra çağıra ihlal etmesine ses çıkartmak istiyor istemesine de, zavallı örgüt devamlı İsraeli kınamakla o kadar meşgul ki, diğerine zamanı kalmıyor.

İran’a uygulanan silah ambargosunun geçerlilik süresi de bitmek üzere.

ABD’nin hatırlatma ve ikazlarına rağmen örgütün bu ufak tefek işlerle uğraşmaya pek niyeti yok gibi. “Aslında bu tedhişçi devlet biraz da silah alıp satsa ve terör faaliyetlerini daha serbestçe yapabilse ne olur ki?”, diye düşünüyor olmalılar.

Lübnan’a gelince; fiili patronu Nasrallahın başı epey dertte. Ülkenin büyük patronu İran’ın yıllık 700 milyon dolarlık yardımının zora girmesi nedeniyle bütçe denkleştirilemiyor. Halkın yüzde elliye yakını açlık sınırını zorluyor. Hizbullah, yani Allahın Partisi’ne karşı özellikle sosyal medyada büyük bir suçlama ve nefret var. Durum o kadar kötü ve ciddi ki Nasrallah açıkça düşmanı ilan ettiği ABD’den dahi yardım almaya hazır olduklarını söyledi. Bakalım Başkan Trump’ın kalbi bu küstah ama açık sözlü düşmana karşı yumuşayacak ve dolarlar Lübnan’a akacak mı?

Suriye’de de değişen fazla birşey yok gibi. Ülke, topraklarında ve özellikle İsrael’e yakın bölgelerinde İran askeri mevcudiyetine izin verdikçe, konuya duyarlılığını her fırsatta dile getiren İsrael’den daha çok askeri tepki görüyor. Halk zaten perişan… İç savaşta 400 000 yurttaşı hayatını kaybetmiş. Yurttaşlarından beş milyon kadarı da mülteci durumuna düşmüş. Ülkenin diktatörü, artı Rusya artı İran bu halka daha ne kadar çok çile çektirecekler?

Filistin Özerk Yönetimi altındaki Batı Şeriada ise durum Hamasın lehine gelişecek gibi.

FÖY’nin tek taraflı olarak İsraelle güvenlik işbirliğine son vermesi, bu bölgede Fatah’ın zayıflayıp, Hamas taraftarlarının daha serbest hareket ederek güçlenmeleri anlamına geliyor. Acaba Abbas kendi ölüm fermanını mı imzalıyor bu kararıyla? Yoksa bir Hamas-Fatah yakınlaşması/ birleşmesi gündeme gelebilir mi? Zaman gösterecek.

Yazım burada bitiyordu.

Ama bakın üç haftada neler oldu.

1.Tehran dizisi bitti. Önemli değil. Başlar yine.

2. Beyrut şehri feci patlamayla yerle bir oldu. Zavallı, Hizbullahın esir aldığı Lübnan halkı. Nerden, kimden, ne kadar yardım alırlarsa alsınlar, bu durumdan çıkmaları çok zor olacak.

3. Ama esas yazımı mahveden Başbakanımız oldu.

Benim “ Bıktım Artık” yazıma çok kızmış (!) olmalı ki, yukardaki yazımın geçerliliğini sıfırlamak için tuttu BAE ile barış yaptı, mahalleyi değiştirmek için çok önemli bir adım attı. Bu arada, insanlarının savaşlardan bu kadar büyük zarar görmüş olduğu ve görmekte olduğu bir coğrafyada bir “Barış Antlaşması”nın bazı ülke liderleri tarafından kınanması ise gülünç, ironik ve anlamsız olmasının ötesinde acıydı!

Şaka bir yana tamamen kendi eseri olan, Trump’ın da yardımcı olduğu bu barışla Başbakan Netanyahu ülkeye çok büyük tarihi katkıda bulundu. Yiğidi öldür, hakkını yeme !

Not: Bu arada BM Güvenlik Konseyi İrana yaptırım kararının uzatılmamasına karar verdi bile!.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Adres                              : Mohrey Sigariyot 7 Bat Yam-ISRAEL
Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                          Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page