“Son dakika haberi: Düğün sonrası gelin ve damat dahil 5 kişide koronavirüs tespit edildi.” İnanılır gibi değil! “…. İlçesinde gerçekleşen düğün sonrasında 4 kişide Covid 19 virüsü tespit edildi.” Yok artık! “Düğün zehir oldu! 19 kişide korona tespit edildi.” Yine mi? “Gelinin annesi, ‘Düğüne kimse gelmez’ diye korona olduğunu sakladı…” A be kaynana n’aptın bize?
Gün geçmiyor ki gazetelerde buna benzer bir haber okumayalım ve, “Yeter ama! Bu dönemde düğün dernek yapmak şart mı?” diye içimizden geçirmeyelim. Elbette ki önceden planlanmış bir düğünü ertelemek her gelinin (ve azıcık da damadın) yüreğini burkar. Çocukluğundan beri kafasında tasarladığı gelinliğine kavuşup, “prensesler gibi” olma hayalini gerçekleştirememek her genç kadını üzer, ama bazen şartlara uyum sağlamak, bir günlüğüne prenses olmaktan daha önemlidir. Bu çerçevede, düğün salonları o kadar komik önlemler alınmış ki, bunlardan birkaçını sizinle paylaşmasam olmazdı. Yanlarına da naçizane yorumlarımı ekledim, tek amacım yüzünüzü hafifçe gülümsetmek:
Nikahlar ve düğünler bulaşma riskini azaltmak amacıyla mümkün oldukça açık havada yapılmalı. Süre de mümkün olduğu kadar kısa tutulmalı. (Koştur kıyamet evlen, aman çabuk ol, araba balkabağına dönüşmek üzere! Yazın açık hava tamam da, kışın millet ısınmak için durmadan halay mı çekecek?)
Girişlerde ve içeride uygun yerlere kurallar, sosyal mesafe, maske kullanımı ve el temizliğiyle ilgili afişler asılmalı. (Eskiden düğünlerde duvarlara çiçekler, ışıklandırmalar, süsler vs. asılırdı, şimdilerde kullanım kılavuzu.)
Nikah ve düğün salonlarına maske takılarak girilmeli. Tören ve kutlama süreci boyunca gelin, damat, nikah memuru ve şahitler dahil olmak üzere herkes maske takmayı sürdürmeli. (Duvağı kaldırıp gelini öpmek isteyen damat, bir bakacak ki maske engeli var! Hevesi kursağında kalacak.)
Nikah ve düğün salonlarında 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve davetli planlaması yapılmalı. (Zaten geniş düğün salonu bulmak sıkıntılıydı, şimdi çok davetlisi olan futbol sahası kiralamak zorunda.)
Asansörlerin kullanımı sınırlandırılmalı. Kapasitesinin üçte biri sayıda kişinin binmesine izin verilmeli. (Düğünü bir otelin roof’unda organize etmeyi planlayanların vay haline! Bütün davetliler gelinceye kadar çift balayına çıkmış olur.)
Nikah ve düğün salonlarına gelen ziyaretçi ve çalışanların ateşi ölçülmeli. Ateş ölçen personel tıbbi maske ve yüz koruyucu kullanmalı. (Kapıda insanları gelin ile damadın anne babası değil, sağlık personeli karşılayacak. Hediyeleri de onlar alır artık!)
Her masada yeterli sayıda en az %70 alkol içeren kolonya veya el antiseptiği bulundurulacak. (Aman dikkat, şarap niyetine içmeyin sakın!)
Nikah ve düğün salonlarında bulunan büfelerde maske kullanımı, hijyen ve sosyal mesafenin korunması ile ilgili tedbirlere uyulmalı, buralarda tek kullanımlık bardak, tabak vb. malzemeler kullanılmalı. (Eskiden masa dekorasyonu ne kadar da önemliydi! Şimdi fastfood’dan hallice bir düzen gelecek.)
Yakın teması önlemek amacıyla takılar sandık ya da benzeri bir toplama kutusuna bırakılmalı. (Gelin ile damadın gözü bütün gece o takı kutusunda olacak, kaçtı bütün düğün keyfi!)
Şaka bir yana, demem o ki, erteleyebiliyorsanız halka açık kalabalık davetlerinizi erteleyin. Çünkü bunca kısıtlama ile ne siz keyif alacaksınız, ne de davetliler. Üstelik aldığınız sorumluluk da cabası… ne gerek var bu kadar acele ettirmeye?