(Yazarın yazısını sesli dinlemek için tıklayınız)
Evet, sevgili okurlar bu haftaki yazımın konusu aynen başlığımdaki gibi “hayatın içinden” olacak. Şimdi diyeceksiniz ki, “yazdığımız, okuduğumuz, deneyimlediğimiz, yaşadığımız her şey zaten hayatın içindendir.” Çok doğru… Ben bu yazımda bir kişiye ve ailesine odaklanıp “o hayatların içinden” yaşanmışlıkları sizlerle paylaşmaya çalışacağım .
Beyaz perdeye meraklı olanlarınız tanıyacaktır kendisini… Avi Nesher İsrael’in önde gelen, başarılı film yönetmeni, senarist ve yapımcılarından biridir. Filmleri ülkede gişe rekorları kırar. Avi Nesher’in filmleri birçok saygın film festivallerinde beğeni kazanırken, İsrael sinemasının ülke dışında tanıtılmasında da etkin olur. Film festivallerinin aşinası olan Türkiyeli seyirciler de Avi Nesher’in filmlerini izlemişlerdir.
Oldukça verimli ve filmografisi zengin bir yönetmen olan Nesher’in; “Turn left at the and of the World (Sof ha Olam Smola) 2004”, “Past Life (Ha Hataim) 2016” ve “The Other Story (Sipur Aher) 2018” en çok ses getiren filmlerindendir.
Avi Nesher, heykeltıraş ve fotoğraf sanatçısı eşi İris ile başarılı bir evlilik, kızı Tom ve oğlu Ari’nin de doğumu ile de güzel bir aile kurmuşlardı. Ama ne yazık ki bu güzel aile büyük bir felaketle karşı karşıya kalacak, eksilecekti.
Bundan tam iki yıl önce hızla geçen bir araç 16 yaşındaki yakışıklı mı yakışıklı Ari’ye çarpıp kaçtı. Evimizden beş dakikalık mesafede Sderot Rokah’ta… O anda yaşamını yitirdi Nesher ailesinin prensi… Yaşamı sönen Ari, başkalarına hayat verecekti. Ailenin kararı ile organları beş ayrı kişiyi yaşama döndürdü… Ari’nin uzuvları farklı bedenlerde varlığını sürdürüyor artık…
Yaşadığı dramatik olayın ardından toparlamaya çalışan Avi Nesher üretmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Yom Atzmaut’ta 12 meşaleden birini yakma onuru verildi kendisine… İsrael sineması emekçilerini temsilen… Ve yaptıkları organ bağışı ile başkalarının yaşamını kurtaran kişileri temsilen…
Avi Nesher’in gördüğüm birkaç filmi arasında bende en çok iz bırakanı “Past Life (Ha Hataim) 2016…” Konu şöyle; iki İsraelli kız kardeş, biri besteci ve şarkıcı, diğeri gazeteci… Babalarının II. Dünya Savaşı yıllarında Polonya’da ne yaptığını araştırmaya başlarlar. Çünkü şarkıcı olanın Berlin’de verdiği bir konser sırasında karşılaştığı bir kadın, genç kızı bir katilin kızı olmakla suçlamıştır. Aile geçmişini sorgulayan kızlar gerçekleri gün ışığına çıkarırlar…
Holokost Kurtulanı bir anne ve babanın çocuğu olarak 1952’de dünyaya gelen Avi Nesher’in eserlerinde Holokost’a değinmemesi beklenmezdi zaten.
Şimdi yeniden “hayatın içine” dalalım, güzel bir paylaşımla bu kez Nesher ailesinin bu günlerde yaşadığı mutluluğa ortak olalım. Hafta sonu basına bir haber düştü, haber şöyleydi; “Avi Nesher’in Holokost Kurtulanı 97 yaşındaki annesi Lili Nesher Corona’yı yendi.”
Düşünsenize bir… Tüm ailesini ve yakınlarını Holokost’ta yitiren, o cehennemden kurtulup 16 yaşında tek başına İsrael’e gelen, yeni bir ülkede yepyeni bir yaşama adım atan Lili, 97 yaşında Corona tehlikesini de yenmiş, tamamen iyileşmeyi başarmıştı.
Çocuk yaşta yaşadıkları Lili’yi güçlü kılmıştı. Torunu Ari’nin öldüğünü Lili’den gizlemeye çalıştılarsa da “umutsuz yaşanmaz, bunu da aşacağız” diyerek Nesher ailesine güç veren yine Lili olmuştu…
Lili Nesher kaldığı huzurevine geri döndü şimdilerde. Onu yeniden kazanmışçasına sevinen aile, uzaktan da olsa Lili ile buluşacağı günlerin heyecanı içinde… Öldürmeyen Tanrı öldürmüyor, değil mi?