top of page

Umut var oldukça…


Yaklaşık dokuz haftadır evlerimizdeyiz, yine dokuz haftadır ümidimizi söndüren, moralimizi bozan bilumum yazılar makaleler okuyoruz. Kimi zaman umudumuzu tamamen kaybediyoruz ve bu sürecin hiç bitmeyeceği düşüncesine kapılıyoruz. Kimi zamansa bir anda duyduğumuz bir haber içimizi aydınlatıyor. Bu haftaki yazımı Facebook’ta sıkı sıkıya takip ettiğim bir dostumun izniyle sizlerle paylaşıyorum. Çok mutlu bir hikâye olmayabilir biliyorum, ancak umut var oldukça dünyanın dönmeye devam edeceğine dair bir vaat niteliğinde. Hikâyenin başlığı: SADAKO SASHAKI VE KAĞITTAN TURNALAR.

Küçük Japon kız Sadako, 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atom bombası atıldığında iki yaşındaydı. On iki yaşına geldiğinde maruz kaldığı radyasyon nedeniyle kansere yakalanmış ve hastaneye yatırılmıştı. Durumu ümitsizdi. Hastanedeki tüm doktorlar, küçük kızın ölümü için gün sayarken, küçük Japon kız hayat doluydu. Koridorlarda koşup oynuyor ve diğer hastalara yardım ediyordu. Hastaların arasında en sevdiği kişi ise 80 yaşlarında, kendisi gibi kanser olan yaşlı bir kadındı.

Küçük Japon kızı, ölüm döşeğindeki bu yaşlı kadını hiç yalnız bırakmamıştı. Kadın ölmeden hemen önce “Benim için çok geç ama, bizim inanışımıza göre eğer bir kişi kağıttan 1.000 tane turna kuşu yaparsa, her istediği kabul olur. Ben yapamadım, ama sen yap ve kurtul,” diyerek son nefesini vermişti.

Küçük Japon kız çok üzülmüş, ancak hayatta kalma arzusuyla geleneksel Japon sanatı olan origamiyle kâğıttan turna kuşları yapmaya başlamıştı. Neşe içinde çalıştığından ilk başlarda öyle hızlı çalışıyordu ki, 1.000 tane turna kuşu yapması işten bile değildi. Ancak sağlığı git gide bozuluyordu. Bu hazin öykü önce yerel, sonra da uluslararası basında yer almış ve dünyanın dört bir yanından insanlar küçük kıza, binlerce turna kuşu göndermeye başlamıştı.

Haberler basında çıktığında, ne yazık ki küçük Japon kız artık elini kıpırdatamaz hale gelmişti. Hayattaki son saatlerini 644. kuşunu yaparak geçirdi. Kuşu bitirmiş, gözleri kapanırken hemşireler ve hastabakıcılar, postadan çıkan yüzlerce origami kuşuyla odasına girmişlerdi. Oysa küçük Japon kızı yüzünde bir tebessüme, yatağında cansız yatıyordu. Postacılar aylarca kağıttan turna kuşu taşıdılar hastaneye.

Sayısı milyonlara ulaşan o turna kuşları bugün Japonya’da bir müzede sergileniyor… İşte bu hikâye Japonya’da 1943-1955 yılları arasında yaşayan Sadako Sashaki’nin hikayesidir. Arkadaşları, eksik kalan 356 turnayı katlayıp onunla birlikte gömdüler.

Turna kuşu, o zamandan beri barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesidir ve o gün bugündür dünyanın her yanından insanlar rengârenk kağıtlardan binlerce turna kuşu yapıp, 6 Ağustos’ta Japonya'ya; Sadako'nun heykeline konsun diye, turnalar barışa uçsun diye, nükleere karşı kanat çırpsın diye, nükleer silahsızlanma olsun diye, çocuklar ölmesin diye, şiddet bağımlısı dünya iyileşsin diye uçururlar.

Not: Küçük kızın hayatı “Sadako ve Kâğıttan Bin Turna Kuşu” adıyla 1977 yılında Eleanor Coerr tarafından kaleme alınmıştır.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page