İsrael ana akım medyasındaki “güzel ve olumlu haberleri yayınlama yasağı” sitemizde geçerli olmadığından, artı, ürkütücü Corona virüsü, bu yüzden batmakta olan ülke ve dünya ekonomileri, seçim sonuçları ve hala kurulamayan hükümet haberlerinden gına geldiğinden bu haftaki köşemde size güzel şeyler anlatabilme olanağım var ve bunu uyguluyorum!
Başlayalım.
İsrael hitech dünyası 2010-2019 yıllarında altın çağını yaşadı.
1210 exitin (*) yaşandığı bu yıllarda, hitech sanayi 111 milyarlık bir gelir elde etti. (Tekrar edeyim; on yılda 111 milyar dolar !!!). En az bu rakkam kadar iç açan bir diğer veri de sanayiin yükselme trendinde olması.
Şöyle ki, sadece 2019 yılında 138 exit yaşanmış ve gelir 22 milyar dolara yaklaşmış. (Yani trend böyle devam ederse önümüzdeki on yılda rakkam ikiye katlanabilir). Niye mi bu kadar iyimserim?
Çünkü:
2010 yılına oranla 2019’da exitler yüzde elli oranında artmış, para girişi ise sekiz misli artmış.
Tabii, 2017 yılında 15.3 milyar dolara İntele satılan Mobileye bu alanda rekorunu hala sürdürüyor. İntel de bu on yıl zarfında 17.7 milyar dolarla İsraele en yüksek yatırımı yapmış yabancı şirket. Ülkemizde en yüksek yabancı yatırımcılar listesinin ilk onunda oldukça tanıdık isimler var.
Cisco dört şirkete altı milyar dolar yatırmış, Google oniki şirkete 2 milyar dolara yakın, Microsoft dokuz şirkete bir milyar dolar, IBM altı şirkete bir milyar dolara yakın, ve Amazon üç şirkete yarım milyar dolardan fazla yatırmış…
Bu göğüs kabartan başarıların arkasında neler yatıyor?
En önemli öğelerden biri dünyadaki teknoloji alanında çağ atlatan radikal gelişmeler. Özellikle bulut, (clouds), cyber teknolojileri ve yapay zeka bu alanda başı çekenlerden.
İkincisi faizlerin düşük olması nedeniyle parayı işletme seçeneklerinin azlığı ve birikimi olanların startuplara yatırım yapma riskini almaya hazır olmaları.
Üçüncüsü uluslararası fonların İsrael’deki beyinlere güvenlerinin artması ve yatırım alanı ararken bizlere öncelik tanımaları.
Ama tabii en önemlisi ülke eğitiminin -tüm memnuniyetsizliğimize ve tenkitlerimize rağmen- üstün seviyede olması. Ve bu exitleri gerçekleştiren gençlerimizi eğitebilmesi. Bir örnek vereyim:
Ülkenin sıradan bir şehri olan Megido Lisesinden beş öğrencilik bir ekip Dubai’de yapılan Dünya Robotik Yarışmasında İsraele gümüş madalya kazandırdı. Yarışmaya 191 ülkeden öğrencinin katıldığı hatırlanırsa ikinciliğin önemi daha da vurgulanır sanırım. Yarışmaya katılan projenin sponsoru ‘’First İsrael’’ isminde bir STÖ. Örgüt 1989 yılında kurulmuş. Amacı gençleri bilim ve teknoloji alanında geliştirmek… Kiryat Şmone’den Eilata kadar ülkenin her yöresinden kuruluşa katılan öğrencilerimizin sayısı 14,000. (Sıfır fazlam yok, yazıyla ondört bin). Üstelik ikincilik kazanan projenin amacı da dünyamızı ekolojik bağlamda daha temiz bir hale getirmek.
Önümüzdeki yıllar için öngörülen, bulut ve yapay zeka teknolojilerinin özelikle sağlık alanında yeni ve başarılı exitlerin kaynağı olacağı. Yapılan araştırmalara göre ülkede “Hayat Bilimleri” konusunda çalışan 1450 şirket var. Sadece 2017 yılında 135 yeni şirkete 1.2 milyar dolarlık bir yatırım yapılmış durumda.
Bu alanda yatırım yapan şirketlerden biri Microsoft İsrael. ‘’Intelligent Health / Akıllı Sağlık’’ adlı projelerine ağırlıklı yatırım yapıyorlar. Ayrıntılarına girmeden denilebilecek olan, bu yeni teknolojilerin uygulamaya geçirilmesiyle kamu sağlık sektöründe yepyeni bir devir açılacağı. Ve bireysel bağlamda da “doktora gitme” kavramının çok değişik bir şekil alacağı.
Microsoft bu sahada yalnız değil. İlaçlarımızı düzenli almamızı sağlayıp kontrol edecek Medisafe bu şirketlerden biri. MeMed ise ateşiniz olduğunda bunun nedeninin mikroplardan mı yoksa virüslerden mi kaynaklandığını çok kısa bir sürede doktorunuza bildirebilecek donanımın mucidi bir diğer şirket.
Yukarda adı geçen exitlerden ülke güzel bir gelir vergisi elde ettiği gibi, şirketlerin başındaki girişimci ve yatırımcılar da küçük veya büyük bir servete kavuşuyorlar. Ancak işin diğer güzel bir tarafı bu servetleri edinenlerin büyük çoğunluğunun bir mega yat satın alıp kırk huriyle Akdeniz ve Egenin koylarını gezmektense, yeni yatırım ve startupların peşinde koşmaları.
Mobileye’ın efsanevi girişimcisi Amnon Şaaşua bu örneklerden biri. Mobileye sonrası başka startup şirketleriyle de başarıdan başarıya koşuyor. Diğer öne çıkan üç isim ise yapay zeka ağırlıklı şirketleriyle Avigdor Willenz,(Galileo fonunun filantrop kurucusu), veri tabanı güvenliğinin sağlanması ve cyber konusundaki exitleriyle Miki Budai, (IBM’e satılan Trusteer şirketinin kurucu genel müdürü), ve yine cyber konusundaki başarılarıyla Zohar Zisapel, (1981 yılında RAD Data Communications ile başlayan bir başarı öyküsü).
Hepsi genç, pırıl pırıl beyinler.
Gurur duymak serbesttir.
(ve biraz da olsa içinizi açabildiysem ne mutlu bana!)
(*) exit: bir şirketin başka bir şirket tarafından satın alınması. Genellikle satılan şirketler startup veya yola yeni çıkmış genç şirketler, alıcılar genelde dev şirket veya fonlar ve satış fiyatları da on veya yüz milyonlarla, -veya bazen milyarlarla- ifade ediliyor.