top of page

62:58 aritmetiğinde yurt sevgisi?


İnsanoğlunun en temel hareketlerine şöyle bir baktığımızda –karnını doyurmak, barınmak, aile yetiştirmek, toplumsal ilişkilerde bulunmak, eğlenmek, geleceğini düşünmek gibi– tüm bunların egoistçe yapılmış birer eylem olduğu gözden kaçmaz. ..Birey, bunları kendi beden, can ve ruh sağlığı uğruna yapmıyor mu? Keza, arzu ettiği sonuçlara ulaşmak için, gerektiğinde çevresindeki diğer insanları –en hafifinden daha ağır şekillere doğru– kırmıyor mu?

Bir adım daha ileriye gidecek olursak, Freud’un bilinen “Ben ve O” (“Das Ich und das Es”) kuramına göre, insanoğlunun ilkel dürtülerini oluşturan ve “O” olarak adlandırdığı yönü, bu organik ihtiyaçların giderilmesi için yerinde duramıyor, derhal eyleme geçiyor. Ancak burada dış etkenler devreye girmektedir ve bunların etkisiyle belirli bir değerlendirme/düşünme evresi oluşmakta – kısacası “Ben” yönü şekilleniyor ve insanoğlu daha rasyonel biçimde hareket etmeye başlıyor. Bunun üzerine, Freud’un tanımladığı üçüncü yön ortaya çıkar: Bu da, eğitimin ve bazı ideallerin etkilerinden oluşan “Üst-Ben”dir ki, “Ben”i etik açıdan sorgulamaya başlar...

Lütfen yanlış anlaşılmasın – burada, “basit” yoldan da olsa, Freud’un kuramlarından hareketle bilinçaltı konusunda ahkâm kesmeye niyetim yok – bunu da beceremem zaten!.. Öncelikle düşündüğüm, insanoğlunun bencilliğine bir kez daha parmak basmaktır. Tüm ailesel, toplumsal, ekonomik ve siyasi ilişkilerde bu bencillik her daim apaçık biçimde ortaya çıkmıyor mu?

İşte şimdi üçüncü bir boyuta geçmenin sırası gelmiştir – o da, egoizmin nerede son bulduğu konusudur. Bu sorunun yanıtını vermek aslında çok kolay: İnsanoğlunun bencilliği, gerçek sevgi ile –isterseniz, ona “aşk” da diyebilirsiniz!– sona erer. Bu türden bir sevgi, her hangi bir şart, bir gerekçe aramaz. İçten, derinden gelir. Karşılık istemez. Diğer bir ifadeyle, istediğin için veriyorsun sevgini ve her şeyini, tamamen beklentisiz olarak... Keza, en önemlisi: Karşındakini olduğu gibi seviyorsun – olmasını istediğin gibi değil! “Sen” ve “Ben” arasındaki farklılıklar da ortadan kalkıyor gerçek sevgide – onun yerine “Biz” unsuru geliyor.

Peki – tüm bunları niye anlatmaya çalıştım?

Şu talihsiz 62:58 seçim sonuçlarına gelmek için!

Dünyada belki hiç bir ülkenin neredeyse tüm sınırları, onu yok etmek uğruna kendilerince hazırlanan, onu denize dökmek için haykıran düşmanlar ile çevrili değildir. Hiç bir ülke, her biri ayrı birer özyapıya sahip 80 milletten oluşmuyor. Belki de hiç birinde, din-devlet ikilemi bunca zıt bir şekilde kamuoyunun önünde çatışmıyor...

Ancak ne yazık ki bu ülkedeki siyasi partilerin başındaki kişiler, o ülkeye karşı gerçek bir sevgi beslemiyormuş gibi görünüyor. Onlarda daha çok “O” ve “Ben”in dürtüleri öne çıkmakta, “Üst-Ben” yönü veya “Biz” kavramını çağrıştıran bir çözüm dürtüsü ise –ki ona isterseniz “milli birlik hükümeti” de diyebilirsiniz– hiç gelişmemişe benziyor...

Kısacası, siyasetçiler(imiz)de kişisel egoizm olgusu diz boyu – מדינת ישראל’i ise olduğu gibi değil, olmasını istedikleri şekliyle seviyorlarmış gibi!

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Adres                              : Mohrey Sigariyot 7 Bat Yam-ISRAEL
Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                          Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page