top of page

Türkiye’nin Tanıtımına Yahudiler Destek Vermeli mi?

Bu sorunun yanıtı ‘’Yahudiler’’ sözcüğünden ‘’T.C. Vatandaşları anlaşılıyor’’a göre değişir.

1974 Kıbrıs Harekatının ertesinde ABD Kongresi Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya kalktığında Ankara’nın sesinin daha iyi çıkması ve daha net anlaşılması için Türk iş alemi seferber olmuştu. ABD’ye giden heyetlere Fred Burla, İshak Alaton ve Jak Kamhi gibi iş adamları katılmış ve ülkenin çıkarlarını Washington nezdinde başarıyla savunmuşlardı.

Rejimin demokratikliğine, Başbakanların misyonlarına ve uluslararası sözleşmelerin Türkiye’ye tanıdıkları haklara inanıyorlardı. İsrail’e karşı resmi düşmanlık aşırıya yükselmemişti. Vatandaşı oldukları ve gururla temsil ettikleri ülkeye haksızca uygulanan ambargo; kıvrak İngilizceleri, ikna yetenekleri, Yahudi senatör ve Temsilciler Meclisi üyelerine yakınlıkları sayesinde ve tabii ki Dışişleri ve bilgili Büyükelçilerimizin büyük gayretleriyle, birkaç yıl içinde kaldırıldı.

Bugüne gelelim. Geçtiğimiz hafta Londra’da fotoğrafçı İzzet Keribar’ın Van Gölünde bulunan Ahtamar Adasındaki ‘’Kutsal Haç Kilisesinin’’ restorasyon sonrası fotoğrafları sergilendi. Arkadaşımız İzzet’in harika çekilmiş peyzaj ve detay resimlerinin yeni taşındığımız kentte İngiliz toplumuna sunulması Türkiye’nin doğru tanıtımı bakımından eşsiz bir fırsat olacaktı.

10 yıl kadar önce Toplum Gönüllüleri yönetim kadrosuyla ziyaret ettiğim Ahtamar (Resmi belgelerde ‘Akdamar’ olarak değiştirilen ve kulağı tırmalayan bu terim dünya Ermenileri tarafından benimsenmiyor) Kilisesi muhteşem bir doğa ve inanç abidesi. Yeni başlayan restorasyon çalışmaları devam ediyordu. Kilise 1915’lerden önce Ermenilerin en yoğun yaşadıkları kentlerden Van’a yakın adada 10ncu yüzyılda inşa edilmişti.

Önceleri T.C.Kültür Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon projesini şimdilerde Cumhurbaşkanlığı Tanıtım Ofisi sahiplenmiş. İzzet Keribar’ın resimleri İstanbul ve New York’dan sonra Londra’da da sergilenerek bugünkü Türkiye’nin ne ölçüde azınlık haklarına saygı duyduğu ve ibadet yerlerini koruma altına aldığı ispatlanmaya çalışılıyor.

Niyet buysa Londra sergisinin İngiliz kamuoyuna etkisi İzzet’in fotoğraflarının kalitesine erişmiş sayılmaz. Hiçbir İngiliz siyasetçinin, devlet erkanının, Avrupa’lı diplomatın veya sanatçının orada bulunduğuna tanık olmadım.

Kaldı ki yapılan ona yakın konuşmanın bir-ikisi hariç hepsi Türkçe idi. İngiltere’de yaşayan Türklere, bazı Avrupa’lı Ermeni cemaat yöneticilerine ve özellikle Ankara’dan geldikleri belli olan zevata hitap edildi.

En anlamlı sözler İngilizce olarak Musevi Cemaati’nin bir önceki Başkanı İshak İbrahimzade’ye aitti. Avraam Avinu çocuklarının dayanışmasına atıfda bulunmanın dışında 1915 olaylarının unutulmaması gereğini ‘’elim deneyimler’’ olarak vurguladı.

Bugün İngiltere dahil Avrupa’da ülkemizin uluslararası tanıtım bakımından resmi fevkalade olumsuz. Bunları yazmak Türkiye’yi seven, halen Türkçe yazan ve ülkeyi iyi tanıtmaya gayret edenler için ıstırap kaynağı!

Ermeni Kiliselerinin veya Yahudi Sinagogların (Edirne örneği) devlet eliyle restorasyonu ülkenin iyi yaptığı işler arasındaysa Türkiye Yahudilerinin bu projelerin tanıtımına destek vermeleri gayet tabiidir.

Fakat yapılanların dış dünyaya doğru yansıtılması isteniyorsa etkinliklerde Ankara’nın siyasi ağırlığının ve propaganda havasının iyice düşürülmesi ve kültür-sanat yanının önplana çıkarılması elzemdir.

Yoksa doğru işler de Ankara’nın dış dünyaya verdiği tatsız görüntüyü gideremiyor.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page