Bu hafta sizlerle geçenlerde gördüğüm bir rüyayı, daha doğrusu bir kabusu paylaşmak istiyorum. Ama bunu yapmadan evvel bu kabusa yol açan nedenlere kısaca değinmem gerekiyor.
Gündelik gazetelere bir göz atmanın yanısıra, eğer o saatlerde evdeysem sekizdeki TV haberlerini seyretmek gibi bir kötü huyum var. Hani o bitmez tükenmez reklamların arasına sıkıştırılmış haberler var ya, işte onlardan söz açıyorum.
Seyrediyorum.
Dubai’de yapılan liselerarası robotik yarışmasında öğrencilerimiz 191 yarışmacı ülke arasında gümüş madalyayı kazanmışlar.
Gurur duyuyorum; ne akıllı gençlerimiz var diye geçiriyorum içimden.
İki büyük parti arasındaki koalisyon görüşmelerinden bugün de sonuç alınamadı. Komşumuz Lübnan kaynıyor. İç savaş tehlikesi var. Başbakan istifa etti.
Komşumuz Suriye de kaynıyor. İran memleketin her tarafına nüfuz etti. Bize karşı üslerini güçlendiriyor. Suriyede artık Asaddan başka İran, ABD, Rusya, Türkiye de var.
Gazzeden dün akşam yine bir roket atıldı.Boş bir arsaya düştü. Kaybımız, zararımız yok.
Maagan kibutzunun innovativ avokado yetiştirme tekniklerini uygulayan Hintli girişimci Haşit Godha, daha önce olanaksız olanı başardı. Yaşadığı Bhopalda avokado yetiştirmeyi başararak yüzlerce Hintli çiftçiye iş imkanları sağladı.
Bravo bizim kibutzniklere!
İran Suudi Arabistandaki başarılı operasyonundan cesaret alarak İsraeli Yemenden vurabilecek hava saldırılarını geliştirmenin peşinde. İsrael Hava Kuvvetleri alarmda.
Bölgemizdeki yeni durumlar nedeniyle güvenliğimizin tekrar tehdit altında olduğunu Genelkurmay Başkanımız açıklıyor.
Filistin Özerk Yönetimi Oslonun Batı Şeria kaynaklı İsrael ürünlerini boykot kararına övgüler yağdırıyor.(Bölgede birkaç bin Filistinli daha işsiz kalacakmış, kimin umurunda?)
İsraelli Raphael şirketinin geliştirip ürettiği, tankların içinde görev yapan askerlerin güvenliğini sağlayan TAPS,(Trohpy Active Protection System) bundan böyle sadece İsraelli askerleri değil, ABD için savaşan güçleri de koruyacak.
Ne akıllı mühendislerimiz var. Gurur duymamak mümkün değil.
Reklamlar var yine. Aklıma geçenlerde aya yolladığımız araç geliyor. Gerçi aya yumuşak inişi beceremedi ama, devlet desteği de olmadan, birkaç filantrop birkaç da üstün zekayla çok az milletin bugüne kadar yapabildiğini küçücük ülkemiz de başardı.
Ne akıllı milletiz diye geçiriyorum içimden.
Yedi aydır hükümetsiziz. Son normal hükümet kurulduğunda bütçe fazlası milyarları nerelere harcayalım diye kafa yorarken, şimdi parasızlıktan ve bütçesizlikten -ve de akılsızlıktan- Kasım ayındayız, grip aşısını henüz yurda getiremedik, 97 yaşındaki kadın hastanede kendisine bir hasta yatağı bulunamadığından 27 saattir acilde bekletiliyor.
Son üç günün siyasi gelişmelerini özetleyen panele katılan TV yorumcuları üçüncü bir seçime gitmenin kaçınılmaz olduğunu iddia ediyorlar. Sanki üçüncü bir seçimde birşey değişecekmiş gibi!
Düşünüyorum da bu akıllı öğrencilerimiz, gençlerimiz, kibutzniklerimiz, mühendislerimiz büyüyüp politikaya atıldıklarında akıllarını evde mi brakıyorlar?
Ve..................
Bayrakları almışız elimize, Rabin meydanına doğru akıyoruz. Genciyle, yaşlısıyla, dindarıyla, seküleriyle, Hertsliyadaki villasından kalkıp gelenle, Sderottan otobüslerle gelenlerle hep birlikte millet meydana akıyor.
Tek bir slogan atılıyor, tek bir afiş sallanıyor.
ÜÇÜNCÜ bir seçime HAYIR!
Tek bir politikacı yok; sadece millet ve sahne alan üç tane meşhur sanatçı.
Coşku inanılmaz boyutlarda.
Bu millet mitinginden çok etkilenen Cumhurbaşkanı Rivlin ertesi gün tüm parti başkanlarını evine davet ediyor. Netanyahu ve Gantz’a tüm parti başkanlarının önünde verilen direktif açık ve net.
Tam bir haftalık bir süreniz var. Bu sürede hükümeti kurun. Kurdunuz, kurdunuz.
Yoksa.....
Hafta geçip hükümet yine kurulamadığında, Rivlin Yüksek Mahkeme Başkanıyla görüşüyor, geçici olağanüstü hal ilan edip yönetimi eline alıyor. Parti Başkanlarına demeç verme yasağı getiriliyor. Bakanlıklardaki tüm genel müdürler kendi bakanlıklarının işlerini yürütmekle görevlendiriliyor. Ve bu yeni ve geçici bakanlar dört sene sonra yapılacak genel seçimlere kadar, Cumhurbaşkanının yönetiminde ülkeyi yönetmekle görevli kılınıyorlar..........
Ter içinde uyanıyorum. Ne biçim bir kabus görmüşüm. Rüyada bile olsa bu derece antidemokratik bir kabusu gördüğüm için acayip utanıyorum. Gerçi bir yandan ülke, millet, vatan hükümetsizlikten dolayı iyice bataklığın içinde ama olsun böyle antidemokratik bir rüya görmeyi hiç bir şey mazur gösteremez. Ve bu yüzdendir ki bu rüyamı kimseye anlatmıyor, sadece sizlerle paylaşıyorum. Siz siz olun, sakın ha, kimseye anlatmayın.