Biz bir aileyiz…
top of page

Biz bir aileyiz…

906 denek üzerinden yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre ABD Yahudilerinin yüzde otuz beşi artık İsrael’in Yahudiler açısından bir kurtuluş yolu olduğuna inanmıyor.

Söz konusu anketin bütün sonuçlarını, “HaMea Haİsraelit” (İsrael’in yüzyılı) adlı kitabında inceleyen Tel Aviv Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Yossi Shain’a göre, yirminci yüzyılın ortalarında, ABD Yahudileri arasında yüzde 12 olan karışık evlilik oranının günümüzde yüzde 60’lara ulaşması “etnik kişiliği” zayıflattı.

ABD Yahudiliği bir başkalaşma geçirdi, dine bağlılık zayıfladı. Yeni liberal anlayışa göre Yahudilik daha evrensel boyutlara taşındı. Yahudi kimliği bir “Kehila”ya, belli bir sinagog çevresine bağlı olmakla veya Yahudi bir mahallede oturmakla özdeş tutuldu. Reformist ve konservatif akımlar güçlendi. Buna karşılık Ortodoks dindarlar kendi aralarında sayıca daha da çoğalarak içlerine kapandılar.

Günümüzde İsrael Yahudiliği ABD Yahudiliğine göre daha güçlü ve belirleyici konumda. Ancak yine de ABD Yahudiliği ile bağları koparmamak gerektiği konusunda herkes hem fikir. “Biz hepimiz bir aileyiz” düşüncesi ABD Yahudilerinin önemli bir bölümünde anlamını yitirmekte ise de maalesef California, Pittsburgh sinagoguna yönelik terör saldırıları sonrası bir yakınlaşma sağlandı.

Sayısal açıdan, bugünkü nüfus artış oranları göz önünde tutulduğunda, önümüzdeki 20 senede, Yahudi nüfusunun İsrael’de 9 milyona ulaşacağı, ABD’de 5 milyonun altına düşeceği öngörülüyor. (Yahudi Dünyası 20 Yıl Sonra Neye Benzeyecek? Gary Schiff Çeviri: Betsy Penso, Avlaremoz).

Bar İlan Üniversitesi öğretim üyesi Fütürist Profesör David Passig öngörüsünde daha ileri gidiyor ve 2050’de dünya Yahudi nüfusunun 18 milyon olacağını, bunun 16 milyonun İsrael’de yaşayacağını ileri sürüyor. Geleceğe yönelik tahminler ne yönde olursa olsun Diaspora Yahudiliğinin çok kan kaybedeceği anlaşılıyor. Bunun da temel nedeni asimilasyon.

Otuz yıl kadar önce sosyolog Dr. Walter F.Weilker, 1988’de kaleme aldığı “The unseen Israelis” adlı araştırmasında Türkiyeli Yahudiler açısından dernek faaliyetlerinde bulunmanın, gönüllülük esasına dayanan yardımseverliğin Yahudi kimliğinin temel taşlarından biri olarak görüldüğünü belirtmişti. Amerika’da nasıl bir “Kehila”ya dahil olmak Yahudi kimliğini belirleyebiliyorsa Türkiye’de de yönetimde veya belli derneklerde etkin olmak aynı işlevi görmektedir.

Ne var ki son dönemde Türkiye’de de yüzde elliyi aşan karışık evlilikler nedeniyle sadece gönüllülük esasına dayanan yardımseverlik faaliyetlerine katılmanın gelecek genç kuşak açısından Yahudi kimliğinin korunmasında yeterli olmadığı, Yahudi eğitimine daha fazla önem verilmesi gerektiği, Yahudiliği korumanın dine bağlılıktan geçtiği kabul edilmeye başlandı.

Bu defa da yetişen genç nesil “Kipa”, “Tsitsit” gibi Yahudi sembollerini özgürce giyememenin huzursuzluğu ile İsrael’in yolunu tuttu, Ra’anana veya Ashdot’a yerleşerek kendi Sinagog’larını ve “Kehila”larını kurdular.

Su kimi zaman damla damla, kimi zaman da seller halinde yatağında akmaya devam ediyor.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page