top of page

Adım başı tarih…


Tarih ve arkeoloji ile ilgilenenlere İsrail, gezilecek eşsiz olanaklar sunar. Ancak, Tel Aviv’den beş dakikalık uzaklıkta, Herzeliya Pituah kıyısında yer alan üç bin yıllık paha biçilmez değerde tarihi kalıntılardan, bırakın yabancı turistlerin, yerli halkın da pek fazla haberi yoktur. Apollonia (Arsuf) Ulusal Parkı içinde yer alan bu tarihi kalıntılar arasında Haçlı Şövalyeleri tarafından oluşturulan yerleşim bölgesinin kapsamı ve genişliği karşısında insan hayrete düşmekte. Mekân sadece arkeolojik değeri yönünden değil, gezi alanları ve deniz manzarası ile de büyüleyici.

İsrael dünyada tarihi kalıntılar bakımından en zengin ülkelerden biridir. Bunun da nedeni bu topraklar üzerinden pek çok medeniyetin geçmiş olmasıdır. Yehuda Dağları üzerinde Maresha ve Beit Guvrin antik kentleri Yehuda Krallığından itibaren iki bin yıl süresince bu toprakları işgal eden Sidonlar, Persler, Bizanslar, Romalılar, Araplar, Osmanlılar gibi farklı toplum ve kültürlerin iz bıraktıkları kentler oldu.

Farklı medeniyetlerin bölgede oluşturdukları yüzlerce mağara günümüzde Beit-Guvrin-Maresha Ulusal Parkı içinde yer alıyor. UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak koruma altına alınan mağaralar görülmeye değer. Bölge Tel Aviv’den Beit Shemesh yönünde 35 numaralı yolda yer alıyor.

Geçtiğimiz hafta havanın güzelliğinden de yararlanarak Cuma günleri kurulan Rosh Ayin’deki pazar yerini gezdik; pazar olarak Şuk Ha Karmel kadar zengin değil ise de oturduğumuz yere hem daha yakın (15 dk. mesafede), hem de fiyatlar olarak çok daha ehven. Bir, iki şekelin bile bu pazarda bir değeri olduğunu görüyorsunuz. Rosh Ayin’in eski kısmı Yemenlilerin yoğun olarak yaşadıkları bir yerleşim bölgesi. Yemenliler genelde fazla para harcamayı sevmedikleri gibi, harcatmayı da sevmiyorlar.

Pazar gezisi sonrası Antipatris kalıntılarının da yer aldığı “Gan Leumi Yarkon”u veya diğer adı ile “Tel Afek National Parkı” ziyaret ettik. Yıllarca önce Yehuda ve Şomron dağlarından ulaşan yağmur suları Yarkon nehrini beslerdi. Ancak 2. Dünya Savaşı öncesinde suyun ticari amaçlarla kullanılması nedeni ile nehir kurudu ve bataklığa dönüştü. Son yıllarda pompalama ve arıtma tesislerinden akıtılan temiz içme suyu sayesinde daha evvelce denize kadar ulaşan akarsuyun 7 km.’lik bölümü temizlendi ve böylece civardaki pek çok balık ve canlının yeniden yaşam bulması sağlandı. Ayrıca oluşan suni göl çevresindeki yeşil ve ağaçlık alan nezih bir piknik yerine dönüştü. Çevreyi katleden de insan, koruyan da… (Rosh Ayin Bağımsızlık savaşı öncesi bir Arap köyü idi).

Parkta yer alan harabelerin M.Ö. 3300-4500 yıllık bir tarihi var ve Bakır Çağı (Chalcolithic Period) ile Roma dönemine ait. Tarihi kalıntıları çevreleyen surlar M.S. 1. yy’da Herod tarafından babası Antipater adına inşa ettirildi. Bölgeye günümüzde ismini veren “Tel Afek” Tora’da Afek Savaşı olarak geçer. Haçlı döneminde “Surdi Kalesi” adını alan surlar 16.yy.’da Osmanlılar tarafından yeniden inşa edildi ve kaynakların başlangıç noktası anlamına gelen “Pınar Başı” adını aldı.

Bir yazımda Beit Shean’ı tanıtmış ve 6000 yıl önceki döneme ait olan bu kalıntıların nerede ise Efes harabeleri kadar etkileyici olduklarını, bu eski yerleşim bölgesinin surlarının Kral Shaul ve oğulları tarafından inşa edildiğini belirtmiştim. Antipatris antik kenti Beit Shean’a oranla daha dar bir alana yayılmakta ise de 15 dakika mesafede, burnumuzun dibinde yer alan bu bölgeyi ziyaret etmek, hatta göl kenarında piknik yaparak güzel bir gün geçirmek mümkün.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page